5.

66 5 2
                                    

Sahilde öylesine geziyorduk. Arda sevgilisiyle önden yürüyor bizse Meteyle arkalarından geliyorduk. Deniz havasını derince içime çektim. Çok güzel bir kokusu vardı. İnsanın içini rahatlatan bir koku. Ve sanırım akşama yağmur yağıcaktı. Ve ben yağmura bayılırım. Kolumun dürttülmesiyle Meteye döndüm.

"Hey baksana ben çok sıkıldım. Biz başka yerlere gitsekmi?"

"Durun durduğunuz yerde. Bizle geliceksiniz" Ardanın ciddi sesiyle kaşlarımı çatıp ona baktım. Bizimi dinliyordu? Ve ben emrivakilerden nefret ederim.

"Hadi Mete biz başka bir yere gidelim. Hem çifte kumrular yalnız kalmak isterler" Deryaya inat kala bilirdim ama neyse. Arda Metenin kolundan tutup başka tarafa götürdü ve kulağına bir şeyler söylemeye başladı. Deryada hemen arkasını döndü. Naptığına bakmak için biraz arkaya eyildim ve... Öğh! Salak kız suratına pudra sürüyordu. Oha hala sürüyor. Ve hala... Yeter be.

Gözlerimi devirip Metelere baktım ve Mete sırıtarak Ardada ciddi bir suratla yanımıza geliyordu.

Dikkat ettimde Ardanın bu hali hiç güzel diğildi. Yani çok ciddiydi. Ama onu ilk gördüğümde daha doğrusu bankta yanıma oturduğu zaman... Farklıydı gülmek ona çok yakışıyordu. Böyle dudaklarının kenarı yukarı kalkıyor, kaşları havalanıyor ( Atatürk hava limanınada iniyor sjsjs tamm. Sustum) , başını arkaya atıyor falan. Sadece gülüşünü beyendim. Sadece gülüş!
Onu kestiğimi fark ettim ve arkamı döndüm. Deryada suratındaki tazelenmiş pudrayla Ardaya gülümsüyordu.

Eceme mesaj atmam gerektiğini düşündüm. Ve mesaj atmaya karar verdim. Telefonu cebimden çıkarttım ve Ardalara baktım. Yanımıza ulaştıktan sonra Derya bir bankta oturmak istediğini söyledi. Bize en yakın banka oturduğumuzda buranın o bank olduğunu hatırladım ve sırıttım. Sonra olanlar aklıma geldikten sonra kaşlarımı çattıp Ardaya baktım. Oda dudaklarını birbirine bastırmış bana bakıyordu. Ama onun gülmesine ramak kalmıştı çünki elleriyle dudağının önünü kapatıyordu. Birden gülmesini istedim yani o gülüşünü görmek istiyordum. Ve kendini tutamayıp kahkahı bastı. Bende ona sinir olmuş bir şekilde bakıyordum. Aslında bende gülmek istiyordum sadece... Bende duramadım ve kahkahayı bastım. Mete ve Derya bize garipce bakıyorlardı. Onların suratlarını gördükten sonra dahada bir gülme krizine girdik Ardayla.

Taki Deryanın "NÖYÖ GÜLÜYORSUNUZ YÖÖÖ" diye cırlamasına kadar. O cırtlak sesin götüne girsin... Tövbe Tövbe
Ardada yüzünü buruşturup sustu.

Sonra bana bakıp "Geçen sefer birisi burda betonla aşk yaşıyordu biliyormusunuz?" Dedi ve kıkırdadı.
Mete bir bana bir Ardaya bakıyordu. Sonra sıkılmış olucakki"Abi ben bir bok anlamadım. Ama neyse hadi ben kaçar" dedi

"Ya nereye? Beni onlarla yalnızmı bırakıcaksın? Bana bunu yapamazsın Mete" ve yavru köpek bakışları. Nolursun gitmesin. Ben Deryanın bu sesine dayanamam. Hele birde huysuz benimle alay eder falan. I-ıh gerek yok.
"E sende gel o zaman?" Hemen kafamı salladım. Çifte kumrulara baktığımda Arda kaşları çatık bize bakıyordu. Aov! Sanırım arkadaşlarını kıskanıyordu. Bende olsam Meteyi kıskanırdım. Çok şebek ve eğlenceli birisi.

"Aaahh!!! Benim hemen ama hemen gitmem gerek. Aşkoom çok üzgünüm ama o gün gittiğimiz moğozoyo 100'de 70 indirim gelmiş. Hemen oraya gidiyorum. Hadi gölö gölö" Ve Derya kaçar. Şimdi bu salak sevgilisinin yanından bir indirim mesajı geldiği içinmi gitti?! Arda böyle şeylere sanırım alışıktı, çünki hiç şaşırmadı ve başını tamam der gibi salldı.

"Birdakka birdakka anladığım yerler şu. İndirim mesajı ve gitmem gerek. Bu salak alışverişemi gitti yani?"

"Evet akıllı kız. Ben ilk duyduğumda anlamamıştım. Arda sağolsun benim için türkçeye çevirdi" Metenin lafına kıkırdadıktan sonra Eceme mesaj atmam gerektiğini hatırladım ve telefonumu çıkardım.

Hey nasıl gidiyor işler? İlerleme varmı? ;D

Kafamı kaldırdığımda kafam Ardanın kafasına değdi.

"Ah! Acıdı be. Çek şu kafanı. Hem ne telefonuma bakıyorsun?"

"Berke seni bize emanet etti. Kimle mesajlaşıyorsun bilmem gerek"

"Yav he he. Hadi biraz yürüyelimde sonra eve gideriz" Hep bir ağızdan onayladıktan sonra yürümeye başladık. Mete bana Ardanın kğçüklüğünden bahsediyorlardı. Arda ve Mete çocukluk arkadaşlarıymış. Berke'yse onlarla 4'cü sınıfta tanışmış. Ecemde o sıralar sınıfta yalnız olan kızlardanmış ve onlarda Ecemi aralarına almışlar. Sonraysa ayrılmaz dörtlü olmuşlar. Keşke benimde böyle bir arkadaş grubum olsaydı. Hiç bir-birine arkasını dönmeyen.
Telefonuma gelen mesajla bakışlarımı onlardan çevirdim.

Ecem

Aslında aramamı cevapsız bıraktığın için sana işkence yapa bilirdim ama Berkeyle o kadar güzel bir zaman geçiriyoruzki... Sana teşekkür bile edebilirim

Mesaja sırıtarak baktım. E sonunda yani. Bir ilerleme kaydetmeleri gerekiyordu. Tam telefonu kapatcaktımki başka bir mesaj geldi. Mesaja baktığımda bilmediğim bir numaraydı

Seni çok özledim

Mesaja garipce baktım. Seni çok özledim? Yanlış numaradır diyip cevap yazmadan telefonu cebime sıkıştırdım. Arabaya binip yola koyulduk.

Camdan dışarıya bakarken yağmur damlalarının aşağıya inişine baktım. Yağmur yeni yeni yağıyordu.
Önce Meteyi evine bıraktık. Arda arabaya bindiğimizden beri sessizdi. Bende konuşması için konu açmamıştım. Evime vardığımızı gördüğümde kemerimi açtım. Arda hızla elini göğsümün üzerinde uzatıp kemeri tutdu.

"Ne yaptığını sanıyorsun? Araba durmadı ve kemerini araba durmadan bir daha çıkartma!" Ona şaşkınca baktım. Gözlerimi devirip kemeri elinden aldım ve takmadan bıraktım. Arda'da homurdanmaya başladı.

"Sanane be? Zaten eve vardık" diyip arabadan indim. Yağmur yağıyordu ve bir ana eve girmekle, girmemek arasında kaldım. Arkamı döndüğümde Ardayla burun buruna geldim. Anın şokuyla gözlerim iri iri açıldı. Aramızda en çok bir dudak mesafesi vardı. Boyum kısa diğildi 1.70 boyum var ama Arda baya uzun. O yüzden kafam çenesine geliyordu. Kafasını aşağı eğmişti. Bende onu görmek için kafamı yukarı kaldırmıştım. Yağmur damlası alnından şakaklarına sonrada çenesine kadar indi. Yüzündeki yağmur damlalarını izliyordum. Neden hala geri çekilmediğimi düşündüm ve bir adım geriye attım.

"Hani teşekkürüm?"

Yutkunup"Teşekkür ederim" dedim

"Birdakka burda yanlış giden bir şeyler var" kaşlarını çattı. Ona ne diyon? bakışlarımı attım. Elini ensesine attı ve konuşmaya başladı "Hani esas çocuk kızı evine bırakır sonra yağmur yağar kız dönmeye başlar sonrada çocuk onu kucağına alıp dönerler sonrada öpüşürler. Ve mutlu son olur. E? Bizde neden olmadı" onun bu sözlerine kahkaha atmaya başladım. Yağmur şiddetini koruyordu ama umursamıyorduk. Arkamı döndüm ve yavaşca yere eğildim ve avcumu ona belli etmeyerek birazcık çamurla doldurdum. Yeniden ona döndüm ve sırıtarak ona yaklaşmaya başladım. Yavaşca ayak parmaklarımda yukarıya çıkmaya başladım. Oda sırıtarak bana bakıyordu. Biraz daha yaklaştım ve dudaklarım kulağına deyecek şekilde konuştum.

"Öyle bir şey istiyormusun gerçekten?" Onaylar şekilde homurdanmasıyla elimdeki çamuru hızlı bir şekilde suratına yaydım. Ve hemen geriye kaçtım.

"Şimdilik çamur öpücüğüyle idare et huysuz"Karnım ağrıyana dek kahkaha atmaya başladım. Öyle komik bir surat hali vardıki. Birden öne atılıp beni yakaladı ve yere düştük.

"Çamur banyosu nasılmış bir tat bakalım ufaklık"Hemen eline çamur alıp suratıma vurdu. Bende hem kahkaha atıyor hemde çığlık atıyordum. Sonra bende elime toprak aldım ve üzerine attım. Kahkaha atarak gülüyorduk. Bu güzel anı bozan şeyde babamın öksürmesiydi. Hemen üzerimdeki Ardayı atıp kapıya baktım. Ama babam ve Aliyi görmeyi hiç beklemiyordum. Eski sevgilimin! Beni aldatan insanın evimde ne işi var?! Hemde babamla?!

Cola HırsızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin