Düşünceleri birbirine girmişti. Burada durup olanları izleyemezdi bir şeyler yapmalıydı bu güçleri tanrı ona boşuna vermiş olamazdı. Hızlıca dükkândan koşar adımlarla çıktı. En son yaşlı adamın "nereye kızım" dediğini duymuştu ama cevap verebilecek bir vakti yoktu. Saçları koşarken yüzüne yapışıyor onu yavaşlattığı için sinirden kudurtuyordu. Tek istediği kötü şeyler olmadan önce o meydana yetişmek ve bir şeyler yapmaktı. Ne yapacağını düşünmemişti ama tek aklına gelen biran önce oraya varması gerektiğiydi. Nefes nefese kalmıştı ama bu onu durdurmadı hissettiği korku duygusu şuanda onun önüne ne engel koysa kaldırıp atacak kadar onu kontrolü altına almıştı. Koşarken sürekli "lütfen ona bir şey olmasın... lütfen.." diye kendisini tekrarlıyor. Yalvarıyordu. Ailesi olarak sadece babası vardı onu kaybedemezdi.
Meydana yaklaştığında büyük bir kalabalık görmüştü. Polisler çevreyi sarmış siren sesleri etrafı dolduruyordu. Amarona'nın kalbinin atışları ise yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu. Kalabalığı tek tek delip geçiyordu. Amarona'yı fark eden bir polis önüne geçti "oraya gidemezsiniz" diyerek onu durdurdu. Amarona sanki polisin dediklerini duymamış gibi babasına ulaşmak için bir yol arıyordu. "Benim oraya gitmem gerek anlamıyorsunuz" diyerek adamı geçmeye çalışıyordu. Amarona şuanda patlamaya hazır bir bomba gibiydi ve sinirleri git gide kızışmaya başlıyordu. Amarona polise zarar vermek istemiyordu ama şuan onu önündeki bir engel olarak görülüyordu. Adamın kararlılığını gördüğünde artık rica etmemesi gerektiğini düşündü "pekâlâ" dedi. Bunu yapmayı kendisi de istemiyordu. Amarona tam bir harekette bulunacaktı ki önündeki topluluktan yüksek bir uğultu duyuldu. Polisin dikkatinin dağılması ile Amarona insanların arasından koşarak geçti.
Gördüğü manzara onu dehşete düşürdü. Korktuğu şeyden daha kötüsü gerçekleşmek üzere gibiydi. Pamer babasını savunmasız bırakmış tutsak olarak onu almıştı onu önünde siper ediyor saldıran olursa diye kendisini güvenceye alıyordu. Diğer yetkililer onu ikna etmeye, anlaşmaya çalışıyordular.
Amarona'nın gözleri ona isyan ediyor birçok duygu altında eziliyordu. Bir şeyler yapmalıyım diyor ama elinden hiçbir şey gelmiyordu. Şuanda güçlerini kullanarak adama hedeflense yön olarak uygundu sadece onlardan biraz uzakta kalmıştı. Güçlerini kullanırsa gerçek kimliği ortaya çıkardı babası buna hayatta izin vermezdi ama "yapmalıyım" diye düşünüyordu babası için değerdi. Daha da yaklaşmak için onlara doğru koştu. Başka bir görevli durumu fark edip koşarak Amarona'ya yaklaştı kızı sıkıca tuttu gitmesine izin vermiyordu. "Bırak!" diye bağırıyor ama çığlıkları havada kalıyordu "oradaki benim babam.. Ne olur bırakın" diye görevlilere yalvarıyordu bir yandan da onu tutanlardan kaçmaya çalışıyordu.
Lincoln bağıran bir kızın sesini duyduğunda başını sesin geldiği yöne çevirdi. Bağıran kişinin kendi kızı olduğunu gördüğünde küfretti. Belki de burada canını verecekti ve kızının kendi ölümünü görmesini istemiyordu. Amarona'nın gözleri babası ile buluştu yapacağı şeyi anlamasını istiyordu. Lincoln kızını tanıyordu aklından geçeni yapsa da bu hiçbir şeyi değiştirmeyecekti o mesafeden başındaki adamı isabet ettirmesi imkansızdı. Kendi hayatından vazgeçmişti çoktan kızının hayatının da mahvolmasını istemiyordu. Kafasını olumsuz yönde salladı. Dudaklarını "hayır" diye oynattı. Lincoln'ün gözleri uyarırcasına kızına bakıyordu.
Amarona gözyaşlarını tutamıyor hıçkıra hıçkıra ağlıyordu "hayır.. hayır" diye çırpınıyor onu tutanlardan dolayı hareket edemiyordu. Bu durumu kabullenmek istemiyordu.
Timden birisi artık bu olaya son vermeliydi harekete geçmesi ile diğer pamer onu durdurmak için öne geçti ikisi arasında bir boğuşma yaşanırken artık her şey için çok geçti. Lincoln'ü tutan pamer güçlerini etkinleştirmişti kollarından eline doğru garip enerji hareket ediyor göz korkutan bir görünüm alıyordu. Lincoln son kez kaçmak için savaşmaya çalışmış ama pamerin ona dokunması ile acı içinde olduğu yere çökmüştü. Vücudunun eriyor olması ile acı içinde bağırmış sonunda acıya dayanamayıp bayılmıştı ama bu pameri durdurmamıştı Lincoln'ün vücudu kül olana kadar devam etmişti. Sonrasında ise kargaşa içinde arkadaşı ile arabaya binip hızlıca oradan uzaklaştı. Peşlerine askerler takılmıştı ama artık Amarona için bir anlam taşımıyordu.
Amarona gözyaşları içinde yere çökmüş vücudu onu taşıyamaz hale gelmişti. Aklından çıkmıyordu babasının acı içindeki çığlıkları zihninde dolanıyor her bir yeri istila ediyordu. Her seferinde daha büyük bir acı ile geri dönüyordu. Zihni patlayacakmış gibi hissediyordu. Onu tutanlar bırakmış üzgün ifadeleri ile ona bakıyordular. Amarona'nın gözleri onları bulduğunda öfke saçıyordu "artık bırakmış olmanız hiçbir şey ifade etmiyor!" diye bağırmış kaybetmenin verdiği duygunun boşluğunu öfke ile dolduruyordu. Olduğu yerden zor zar kalktı babasının yok oluşunu izlediği yere ilerledi. Her bir adım onun için daha da ağırdı. Kendisini dipsiz bir boşluktan düşüyor gibi hissediyordu sonu yoktu bunun.
Yere çöktü babasının ölü bedenine bile sarılamıyordu çünkü elinde olan tek şey küllerden oluşuyordu. Esen hava ile küller bir oraya bir buraya uçuyor hayat babasının küllerini bile Amarona'dan alıyordu. Hızlıca küllerin üstünü kapatmaya çalışıyor uçuşmasını engellemeye çabalıyordu. Dışarıdan onu izleyenler bu acı durum ile gözyaşlarını tutamıyor kıza acı ile bakıyordular.
Amarona yavaşça doğruldu. İnsanları umursamadan ilerledi şuan tek istediği eve gidip gözleri kuruyana kadar ağlamak kendisi ile yalnız kalmak istiyordu. Gökyüzünün gürlemesi ile bulutlarda Amarona'ya eşlik etti. Amarona'nın en nefret ettiği şeylerden bir tanesi ıslanmaktı. Saçlarının arasına düşen her bir damlada gördüğü görüntüler aklında canlanıyor daha ağır bir acı çekiyordu. Ağlamaktan nefes alamaz hale gelmişti. "Belki de daha fazla çabalamalıydın babanı kurtarabilirdin hepsi senin suçun" diye kendisini suçluyordu. Babasına bunu yapan pamer dışarıda geziniyordu hiç gözünü kırpmadan masum bir insanın canına kıymıştı. Amarona'nın öfkesi bir çığ gibi yuvarlanıyor git gide daha da büyüyordu. Tüm vücudunu ele geçiren istilacı hücreler gibiydi.
Evinin olduğu karanlık sokağa girdiğinde birkaç serseri köşede kaldırımda oturuyordu. Şuan onlarla uğraşacak hali yoktu. Savsaklayarak ilerliyordu. Gençlerden biri yanındakine Amarona'yı işaret etti. Kendi aralarında gülmeye başladılar. Amarona sinirleri ile boğuşurken şimdide bunlar çıkmıştı git gide kendini kaybediyordu. İçlerinden biri ayağa kalkıp Amarona'ya laf attı. Amarona burnundan soluyordu. Umursamadı genç oğlanın yanından sıyrılıp geçti. Amarona'nın kolundan tuttu. Onu sarhoş sanmışlardı yürüyecek hali yoktu başını bile kaldıramıyordu çaresizlik onu yenik düşürmüştü. Amarona sessiz ama bir o kadar tehditkar bir şekilde "bırak" dedi. Genç yüzünde tatlı bir gülüşle "sakin ol bize katıl sadece" dedi. Yüzündeki tatlı gülümseme yerine iğrenç bir gülüş ile yer değiştirdi. "Canın sıkkın görünüyor eğleniriz" dedi. Amarona için bardağı taşıran noktaya gelmişlerdi. Avuçlarını sıkıyordu ellerini gevşetti kristallerinden birine ihtiyacı vardı bunu düşünmesi ile hissettiği enerjiyle elinde küçük bir tane oluşmuştu bile. Gencin yakasından tuttu "sana bırak dedim" dedi diğer elini karnına yaklaştırdığında hiçbiri duruma daha uyanamamıştı. Genç alaycı bir şekilde kahkaha attı. Amarona'yı şuan yöneten duygularından biri öfkeydi tam aklından geçen kötü düşünceleri gerçekleştirecekti ki tanıdığı ses onu durdurdu.
Genci bırakıp kendisine seslenen kişiye baktı o Rheaydı. Rhea koşarak Amarona'nın yanına geldi gözleri endişeli bir şekilde ona bakıyordu. "Hadi gidelim biz" diyerek Amarona'nın kolundan çekiştirdi. Rhea'nın gelmesi ile Amarona yapacağı şeyin yeni farkına varmıştı. Evinin önüne geldiklerinde Rhea "iyi misin ?" diye sordu. "Değilim" diye cevap verdi. Gözleri yine doluyordu. Amarona normalde sulu gözlü birisi değildi hatta ağlamaktan nefret ederdi ama şuan elinde değildi.
Rhea kollarını kocaman açtı bu Amarona'nın şuan en ihtiyaç duyduğu şeylerden birisiydi. Amarona bunu reddetmedi sarıldı. Hıçkırıklarını tutamadı. Amarona kendisinin şuan ki durumunu açıklamak için dudaklarını aralamıştı ama Rhea önce davranarak "her şeyi gördüm bir şey anlatmak zorunda değilsin" dedi ve Amarona'ya daha da sıkı sarıldı aralarında bir bağ oluşmuştu. Belki de bu iyi bir dostluğun başlangıcıydı. Amarona kendisini topladıktan sonra Rhea'dan ayrıldı. Gözlerinde duygu kırıntısına dair hiçbir şey yoktu. Kahverengi gözlerinde derin bir boşluk vardı yaşadığı tüm duyguları son seviyede yaşıyordu. Duruşunu dikleştirdi önde olan başını emin bir şekilde kaldırdı.
Babasının ruhunun onu izlediğini düşündü bundan sonra yapacaklarını görmesini istiyordu. Gerekirse bu yolda gerçek kimliğini insanlara göstermekten çekinmeyecekti.
"Yaşamalarına izin vermeyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pamer- Uyanış-
FantasyPamerler ya her şeyin çözümü ya da sonu olacaklardı. Her şey yüzyıllar önce dünyaya başka bir gezegenden kaçıp gelen küçük bir grubun insanların arasında yaşaması ile başladı. Kendilerine Pamer ismini vermişlerdi. Bu özel varlıklar zaman geçtikçe g...