Gök gürlüyordu... Kapkara bulutlar her yere yayılmış ve yeryüzüne öfkesini kusuyordu. Ormanın en derinliklerinde hayvanlar bile fırtınadan kaçmak için birbirleriyle yarışırken tek bir kişi hareketsizce durmaya devam etti.
Sırılsıklam kıyafetleri çamura gittikçe batarken, uzun saçlarının uçlarından akan damlalar toprağa, bulutların aksine usulca dokunuyordu.
''Öldür onu!'' diye yükselen sese döndüğünde elinde tuttuğu silah gittikçe ağırlaşmaya başlamıştı. Tam karşısında duran Aras'ın kararlı mavi gözleri Hazal'ın üzerinden bir an olsun ayrılmıyordu.
''Yapamam...'' Çaresizce başını sallamaya devam ediyor ve önünde dizlerinin üzerine çökmüş olan adama bakıyordu. Aşık olduğu adama...
Ayakta dikilmeye devam eden Aras'ın kaşları sertçe çatılmış ve aldığı cevaptan hiç hoşlanmamıştı. Kafasını kaldırarak son hızıyla yağmaya devam eden yağmuru izledi bir süre. Daha sonra yumruklarını sıkarak derin bir nefes aldı ve yerde dizlerinin üzerine çökmüş olan kişiye baktı. Onun bugün ölmesi gerekiyordu...
''Sana öldür onu dedim Hazal! Bunu yapmayı ben de isterdim fakat sadece sen öldürebilirsin onu! Şimdi her şey için çok geç olmadan bas o tetiğe!'' diye haykırdığında gök şiddetle gürlemişti. Köklerine zorlukla tutunan ağaçlar fırtınayla savrulup dururken genç kadın dolu dolu gözlerle baktı diz çökmüş olan adama.
''Ama... O.... O sensin!'' Bir çığlık gibi çıkan sesi yerde oturan Aras'ı mahvetmişti. Çaresizliği yüzünden tek kelime edemiyordu. Şakaklarından akan kan çenesine doğru bir çizgi halinde inerken patlamış dudağınındaki kanda ona eşlik ediyordu.
Artık acı hissetmiyordu.
Karşısında duran iki adamda görüntü olarak birbirlerinin aynısıydı. Genç kadın titreyen elleriyle silahı daha güçlü kavradığında yerde oturan, başını eğerek gözlerini kapattı.
Artık sona gelmişti.
''Yapabilirsin Hazal! Gerçek olan benim! O değil!''
İki eliyle kavradığı silahı havaya kaldırdığında biraz sonra çıkacak olan kurşun, saplanacağı bedeni kendi seçmişti.
Dehşet verici sesle yuvalarından gökyüzüne doğru uçmaya başlayan her kuş, kanat çırparak gök gürültüsünü bastırmaya çalışıyordu.
Geçmiş, geleceğe meydan okumuş ve savaşı kaybetmişti.
Toprağın üzerine yayılan kan, yağmura karışarak aktığında silah Hazal'ın avuçlarının arasından kayıp yere düştü.
Aras'ın ölü bedeni yere yığılırken genç kadının bedeni de onun hemen yanına düştü.
Onu yaşatmak için elinden geleni yapan adamı... Kendi elleriyle öldürmüştü.
Eveeet bu bölüm çoook ileri gelecekteki bir bölüme ait.
Yeni bölüm ise bir aksilik çıkmazsa yarın akşam sizlerle olacak. :) Uzun yazmaya çalışacağım hafızalarınızda güzel bir Aras & Hazal sahnesi bırakmak istiyorum! Beklemede kalın lütfen :)
-Diğer fantastik ve romantik türdeki kitabım Eriha'nın ilk 10 bölümü yayında!-
Profilimden ulaşabilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neden SEN?
Fantasy"Neden gidiyorsun? Sana bu kadar kötü ne yaptım da beni bırakıp gidiyorsun!" dedi gözyaşlarına zorlukla hakim olarak. "Yapabileceğim her şeyi yaptım! Seni kendimden uzak tutabilmek için! Hayır... Hayır! Kendimi senden uzak tutabilmek için her şeyi...