ℒℒℒ
Günümüz Sahnelerine geçtiğimiz için normal punto ile yazdım.
Umarım sizler için daha anlaşılır olmuştur. :)
Karanlığın içinde aniden beliren bedeni üzerindeki kıyafetleri parçalarcasına çıkarmış ve banyoya doğru fırlatmıştı. Ter içinde kalmış olsa da nefes alış verişi şimdilik iyi görünüyordu. Alnına düşen sarı saçlarını geriye itelediğin de mavi gözlerinden ne kadar huzursuz olduğu anlaşılıyordu. Belinin biraz aşağısında biten siyah pantolonu uzun bacaklarını sarmıştı. Çıplak göğsünün açıkta bıraktığı yerler ise net bir şekilde görünüyordu.
''Aras Bey!'' diyerek kapısını tıklatan adamın sesiyle bakışlarını kapıya çevirdi. Sessizliğinin ardından kapı ağır ağır açılmış ve takım elbiseli orta yaşlı adam görünmüştü.
''Aras Bey, seslendim ama duymadınız sanırım.''
''Gördüğün gibi buradayım ve izin verirsen uyuyacağım.'' dediğinde sesi sıkıntılı çıkıyordu.
''Affedersiniz, size iyi geceler.''
Salih Bey odadan çıkarken kapıyı kapatmıştı. Ceketinin cebindeki telefonu eline aldığında biraz duraksadıktan sonra rehberdeki en önemli numarayı çevirmişti.
''Efendim?'' dedi karşıdaki tok ve bir o kadar da gür ses.
''Biraz önce kontrol ettim. Uyuyacağını söyledi, ben dediğiniz gibi bu gece yanından ayrılıyorum.''
Adımlarını pencerenin önüne doğru ilerletip aşağıdaki yığınla koruma ordusuna baktı. Hepsi burada tek bir kişiyi tutabilmek için duruyordu.
''Tamam. Oyalanmadan çık oradan.'' dedi ve kapatmaya yelteneceği sırada Salih'in duraksamasıyla bundan vazgeçti. Bu sessizlik dikkatinden kaçmamıştı. Gerçi... Söz konusu o olduğunda bir şeyin kolaylıkla dikkatinden kaçması olacak iş değildi.
''Bilmem gereken fazlası mı var?'' Telefonun öbür ucunda duyduğu tehlikeli sakinlik Salih'i daha da korkutmuştu. Hızla yanıt verdiğinde olacakları nereden bilebilirdi ki?
''Hayır... Hayır Ars Bey sorun yok!''
Telefon nihayet kapandıktan sonra koltuğun üzerinde duran ceketini alarak son kez Aras'ın kaldığı odaya baktı. Hiç şüphesiz o çocuğun normal olmadığını biliyordu! Korumalardan biri arabanın kapısını açarken aniden içi ürperdi. Bakışları gerisinde bıraktığı eve yönelse de perdelerin sıkı sıkıya örtülü olduğunu görünce rahatlamıştı. Fakat o perdenin arkasında kendisini izleyen bir çift mavi gözü fark edebilseydi yanıldığını anlayabilirdi. Aracın oradan ayrılışını elleri cebinde izleyen genç çocuk gülümsedi. Bu gülümseme asıl oyunun şimdi başladığını gösterircesineydi.
Hızla üzerini değiştirdikten sonra evden ayrıldığında kapısının önündeki bütün korumalar saygıyla ondan gelecek emri beklemeye başlamıştı.
''Siz burada kalıyorsunuz.''
''Ama Aras Bey...'' diyerek lafa girmeye çalışan adamı susturmak için sadece bakmıştı. Her zaman gülümseyen yüzü bu korkutucu ifadeye büründüğünde bambaşka birine dönüşüyordu. Korumalar sessizce geri çekildiklerinde arabasına bindi. Biraz sonra ana yola çıktığında telefonundaki mesaja göz gezdirdi. Demek misafiri gelmişti... Gazı kökledi.
Çok geçmeden buluşma yerine geldiğinde arabasını park etmiş ve dört katlı cafe'nin çatı katına çıkmıştı. Merdivenlerden çıkar çıkmaz boş masalardan birinde onu bekleyen Emre öfkeyle ayağa fırladı. Onun aksine Aras'ın yüzü gülüyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neden SEN?
Fantasía"Neden gidiyorsun? Sana bu kadar kötü ne yaptım da beni bırakıp gidiyorsun!" dedi gözyaşlarına zorlukla hakim olarak. "Yapabileceğim her şeyi yaptım! Seni kendimden uzak tutabilmek için! Hayır... Hayır! Kendimi senden uzak tutabilmek için her şeyi...