"Neden gidiyorsun? Sana bu kadar kötü ne yaptım da beni bırakıp gidiyorsun!" dedi gözyaşlarına zorlukla hakim olarak.
"Yapabileceğim her şeyi yaptım! Seni kendimden uzak tutabilmek için! Hayır... Hayır! Kendimi senden uzak tutabilmek için her şeyi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-Kimi insanlar diğerlerinin aksine yaşayamadıkları anılarla sınanır.-
Bu kitapta geçmiş ve gelecek sahneleri ayrı puntolarda ele alınmıştır. Koyu puntolarla yazılanlar Gelecekteki sahneleri içermektedir.
İlk bölüm tanıtım amaçlı yazılmıştır o yüzden başlangıcı bu bölüm olarak düşünebilirsiniz.
ℒℒℒ
Günlerinin hepsi bir diğerinin aynısı gibi geçiyordu.
Doğrusu saymayı bırakalı uzun zaman olmuştu, elindeki kalemle boş kağıda gelişigüzel karalamalar yaparken diğer elini çenesine dayamış ve bir anlığına kafasını cama doğru kaldırmıştı. Etrafından gelip geçen insanların yüzlerini inceliyor, bu koşuşturmacanın sebebini merak ediyordu. Hemen yanındaki açık pencereden esen rüzgar kısa kahverengi saçlarını havalandırırken yüzüne düşen birkaç tutam teli geriye itelemek için çaba göstermedi. Bunu onun yerine yapacak olan kişi hemen karşısında bitmiş ve eğlenen bir suratla kendisine bakıyordu.
''Oturabilir miyim?'' diye sordu Arslan. Sarı saçları geriye doğru düzgünce taranmış ve hafif çekik gözleri sevimlice kısılmıştı. Genç kız yöneltilen soru karşısında tepki vermeden önünde duran defteri kapatarak çantasına koydu. Masanın üzerindeki birkaç kalemi de çantaya attığında kalan su şişesini eline alarak ayaklanmıştı.
''Hala küs müyüz? Bende bu kadar çikolatayı tek başıma nasıl yiyeceğim diye düşünüyordum!'' dediğinde Hazal olduğu yerde duraksayarak sert bakışlarını genç çocuğa çevirmişti.
''Zayıf noktalarımı çok çabuk öğrenmişsin!'' diye çıkıştı ve tekrar oturdu. Genç adam onu ikna etmiş olmanın verdiği zevkle gülümsemiş ve yanlarına gelen garsona siparişleri vermişti. Çok geçmeden her ikisininde kahveleri gelmişti.
''Ne yapacaksın bugün?'' dedi Arslan, sıcak kahvesini yudumlamak için bardağı eline almıştı.
''Birazdan Defne ile buluşacağım. Bugün babamın ölüm yıl dönümü.'' diye yanıtladığında sesini normal tutmaya çalışıyordu. Sabahtan beri sakin bir gün geçirmek için elinden gelini yapıyor ve kriz yaşamamak için dua ediyordu.
''Öyle mi? Üzgünüm... Çok oluyor mu peki? Defne bir ara bahsetmişti aslında.''
Sesi bir yarayı deşmek istercesine değilde, bir acıyı paylaşmak istercesine nazik ve ilgili çıkıyordu. Hazal bunu anlayacak kadar deneyime sahipti... Yaşadığı süre boyunca kimin gerçek, kimin sahte bir üzüntüyle yüzüne baktığını öğreneli çok olmuştu.
''5 yaşındaydım.'' dedi dalgın gözleri buğulanmış, titremeye başlayan ellerini gizlemek için masanın altına indirerek birbirine kenetlemişti.