Aslında, yaşamak için pek bir şeye ihtiyaç yok. Yaşamak sadece nefes almaktan ibaret. Belki de sadece benim için böyle emin değilim. Söylesenize, bu Dünya'da ne kalıcıdır ki? Dostluk mu? Aşk mı? Para mı? Hangisinin sonsuzluğu var? Kesinlikle hiç birinin sonsuzluğu yok, hepsi geliyor ve geldiği gibi gidiyor.
''Abla geldik, inmeyi düşünmüyor musun'' Dedi. Muhtemelen benden büyük olan taksicinin sesiyle, düşüncelerimden kurtuldum. Taksimetreye bakıp ücreti ödedikten sonra fakülteye doğru ilerlemeye başladım. Müzik listemden sürekli dinlediğim parçalardan birini açarken, etrafıma bakmayı ihmal etmedim. Gene her şey dünün tekrarıydı, tek fark insanların dış görünüşü birazcık değişmişti. Kıyafetler, saçlar falan. Ve gece yarısı bir sayfa daha eksilecekti takvimden. Dersliğe girdiğim gibi, en arkadaki sıraya oturdum. İletişim bölümünü seçmekteki amacım neydi acaba?
''Hey, selam'' Başımda dikilen kıza bakmaya başladım, neydi bu şimdi benim kimseyle konuşmadığımı hala anlamadı mı? Aylardır neden etrafımda dolanıyor cidden insan olan sıkılır ya.
''Ben melisa, artık tanışalım'' Elini tanışmak için uzatan kızı umursamadan önüme döndüm. Nasıl olsa şimdi giderdi. Yanıma oturduğunda gene sustum, neydi bu şimdi? Tanışmak istemediğimi hala anlamadı mı? Bu kadar saf olamaz herhalde.
''Pekâlâ, sen tanışmak istemesen de ben istiyorum ve bu sefer ismini söyleyesiye kadar yanında oturacağım.'' Vazgeçtim bence bu kız tamamen katıksız saf olmalı, sınıf listesi var bir kere oradan bakmayı akıl edemiyor mu?
''İsmim hazar'' Ona bakmadan ismimi söylediğimde, şaşkın bakışlarını üzerimde hissediyordum. Bu durumdan fazlasıyla rahatsız olmuştum, bu kadar yüzsüz oluşu sinirlerime dokunuyor.
''Memnun oldum hazar'' Dediğinde, aldırmadan sınıfa giren profesörü izlemeye başladım. Nasıl olsa gidecekti, herkes gibi. Not defterimi çıkartıp, profesörün dediklerini not almaya başladım. Not almazsam unutacağımın, haftalar sonra farkına varmış ve her dediğini şimdi olduğu gibi not almaya başlamıştım.
Ellerimi yazmaktan hissetmemeye başladığımda, şükürler olsun ki ders bitmişti. Bugünün günlerden Cuma olduğunun farkına vardığımda ise istemsizce yüzümde tebessüm oluştu. Hem hafta sonu hem de bugün başka dersim yoktu. Toparlanıp hemen sınıftan çıktım. ''Hey, hazar beni beklesene'' Arkamdan bağırmaya başladığında umursamadım, melisaydı bu. Yapışkan mıdır, nedir cidden anlamıyorum. En son bana yetişip yanımdan yürümeye başladığında, gene umursamadım. Neredeyse okullar açılalı 4 ay olmuştu ve bu kız o süre zarfından beri benimle uğraşmaktan bıkmamıştı.
''Ne istiyorsun benden''
''Sadece arkadaş olmak istiyorum ve sana bir teklifim var'' dediğinde durdum, oda önüme geçip durduğunda istemsizce yüzüne baktım. Çok fazla masumdu bu kız ve fazlasıyla saf. Tıpkı benim 1 yıl önce olduğum gibi.
''Söyle''
''Neyi?''
''Cidden bu kadar saf olma, teklifin diyorum söyle nedir?''
Kafasına hafifçe vururken, yüzündeki hiç eksilmeyen gülümsemesini daha çok genişletti. ''Çok pardon, bugün arkadaşlarımla bir şeyler yapacağız, lütfen hayır deme. Senin de gelmeni istiyorum'' Melisanın dediğine cidden gülmüştüm. Saçmalıktı.
''Hey sen güldün mü? Hoşuna gideceğini biliyordum, geliyorsun değil mi? '' Ne kadar çok gülümsüyordu bu kız böyle.
''Hayır, sadece teklif ettiğin saçmalığa güldüm, Melisa sana ilk ve son kez söylüyorum benden uzak dur. Bu kadar saf olma, ne arkadaş grubuna girmek istiyorum nede seninle arkadaş olmak istiyorum. Anlamıyorsun değil mi? Benden sana arkadaş olmaz'' Melisa'ya dediklerimden sonra, yanımıza üç tane genç adam geldiğini fark ettim. Üç tane genç adam ne olduğunu anlamaya çalışırken, Melisa ise umudu kırılmış bir şekilde yüzüme bakıyordu. Umursama hazar diye kendimi tembihleyerek, arkamı döndüğüm gibi yürümeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAMAK İÇİN.
ChickLit‘’Sen gökyüzü, ben yeryüzü anca birbirimizi izleyebiliriz. Bilmelisin kıyamete kadar ne ben sana gelebilirim nede sen bana gelebilirsin. ’’ Genç kızın dediklerinden sonra bir süre sustu genç adam. Ne diyebilirdi ki? ‘’Sen bana gelirsen kalbin param...