"İlk başta yine onunla kavga edeceğimi düşünmüş ve korkmuştum. Ancak sanırım tek korkan ben değildim." -Jeon Jungkook
*****
Jimin, hastaneden çıktığında eve gitmek yerine Hoseok ile kafa dağıtmak için film izlemeye gitti. Bu tabii ki de Hoseok'un fikriydi.
Artık para da kazanmıyordu çünkü bir işe gitmiyordu. Bir de korkmasını istemiyordu. Jungkook ile tanıştığından beri mutluydu ama başına iyi şeyler gelmiyordu. Bir süreliğine Jungkook'u Jimin'den uzak mı tutsa bilemiyordu Hoseok.
Film bittiğinde Jimin telefonunu eline aldı. Hoseok hızla Jimin'in telefonunu aldı ve kendi cebine attı: "Bir süre kendine vakit ayır. Sadece kendine. Kitap oku, spor yap, müzik dinle. İstersen, sigara da içebilirsin. Ama sadece kendi başına."
Jimin gülümsedi: "Endişelendiğini biliyorum. Ama sadece Jungkook'u arayacaktım."
Hoseok zoraki gülümsedi. Hayır, Jungkook ile konuşmasına izin vermeyecekti. Jimin, Hoseok'un kendisine attığı bakışları anladı ve kafasını yana doğru eğerek imalı bir şekilde gülümsedi: "Jungkook ile konuşmama izin vereceksin, değil mi?"
Hoseok dudaklarını büzerek kafasını sağa sola salladı ve "Sadece kendine vakit ayır, dedim Jimin." dedi. Jimin seslice nefes verdi: "İnanmıyorum, sen cidden... Sen ciddisin, cidden benim Jungkook ile konuşmamı istemiyorsun."
Hoseok bunu neden yaptığını açıklamak istedi ancak cümlesinde geçecek "Taehyung" ismini kullanmak bile zor geliyordu. Evet, Taehyung ismini duyar duymaz panik atak geçirecek değildi ama... Korkuyordu işte.
"Jimin lütfen sadece..." derken Hoseok, Jimin onun lafını kesti: "Sadece kendime zaman ayırayım, anladım."
Hoseok, Jimin'in kendi odasına ilerlediğini görünce fazla inat etmemesine hem şaşırdı hem sevindi. Telefonu ise kapatıp kendi odasına koydu.
Aradan bir saat geçtiğinde Taehyung Seokjin'in yanına gitti: "Jimin cevap vermiyor."
Seokjin Taehyung'un korku dolu bakışlarını gördüğünde acır gibi oldu. Ancak yüz ifadesini tepkisiz tuttu: "Bir iki gün bekle."
Telefonunu koltuklardan birine fırlatarak saçlarını karıştırdı. Çok stresli gözüküyordu Taehyung. Gözleri hafif doluydu.
"Jungkook da aramalarıma cevap vermiyor. Bu çocuk nerede?" dediğinde Seokjin omuz silkti. Taehyung gergin bir şekilde dudaklarını yaladı: "Ne yaptım ben? Kötü taraftaydım, sonradan pişman oldum ve şimdi yine pişman olamama rağmen kötü tarafa koydum kendimi... Özür dilemem gerekirken tehdit ettim..
Seokjin Taehyung'un yanına gidip omzunu sıvazladığınds Taehyung ağlamaya başladı: "O çocuk bunu hak etmemişti hyung. Ben, hayatını kararttım onun. Belki de Jungkook ile mutluydu. Yine sıçtım sıvadım!"
"Bana bak." dedi Seokjin. Taehyung gözyaşlarını silip ağlamamak için kendini tuttu ve Seokjin'e döndü. Seokjin gülümsedi: "Her şeyi anlatıp özür dilemek için geç değil, Tae. Duydun mu? Geç değil. Pişmansan git hatanı düzelt."
Taehyung zoraki gülümsediği sırada Jungkook üşüyerek uyandı. Telefonunu eline alıp saate baktığında Jimin'i hastanede Hoseok ile bırakalı iki buçuk saat olduğunu gördü. Hastaneye, Jimin'in yanına, gitmek istedi ama çekindi. Eve gitmeliydi. Banyo yapıp yemek yemeliydi. Uyumalıydı. Ancak evde onu bekleyen Taehyung vardı. Korktu. Taehyung kendisini defalarca kez aramıştı.
Sonunda korkak adımlarla eve geldiğinde zili çaldı. Seokjin, Jungkook'un döndüğünü gördüğünde rahatlamış bir şekilde kapıyı açtı. Uzun zaman haber alamayınca korkmuştu.
Taehyung koşarak Seokjin'in yanına geldi. Jungkook kapıda belirdiğinde Taehyung ile Jungkook uzun süre bakıştı. Taehyung'un gözleri şişmişti.
"Hoşgeldin, Jungkook." dedi zoraki gülümseyerek. Jungkook, Taehyung'a sinirli bir bakış atıp içeri girdi. Seokjin Taehyung'u dürttü: "Anlatsana."
Taehyung Seokjin'e soru işareti dolu gözlerle baktığında Seokjin gözlerini devirdi: "Jimin'e ne söyleyeceksen aynısını Jungkook'a da söyle."
Taehyung kafasını sağa sola salladı: "Bugün değil. Bugün, anlatmak için kesinlikle kötü bir gün."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hurts like hell ❦ jikook
FanfictionEğildi, sevgilisinin dudağına uzun bir öpücük kondurdu, elini tuttu: "I loved and I loved and I lost you." "I loved and I loved and I lost you." "I loved and I loved and I lost you." "I loved and I loved and I lost you." "And it hurts like hell." "Y...