"Uzun zamandır onun farkındaydım. Böyle bir fanım olduğunu bilmek beni hem sevindirmiş hem de heyecanlandırmıştı." -Jeon Jungkook
*****
Sonbaharın soğuk rüzgârlarının bir insanı üşütmemesi için iki sebep vardır. Ya sıkı giyinmişsinizdir ya da sıkı giyinmenize gerek kalmayacak bir şey içinizi ısıtıyordur: mutluluk.
Hoseok, balkona ilk defa sigara içmek için çıkmamış Jimin'e baktı. O, oldukça mutlu gözüküyordu. En son onu böylesine gülümserken gördüğünde, Jimin istediği üniversiteyi tutturmuştu.
Balkonun kapısı açılınca Jimin arkasını dönüp kapıyı açan Hoseok'a baktı. Hoseok yüzüne çarpan soğuk havadan dolayı kaşlarını çattı: "Hâlâ sıcaklamış mı hissediyorsun? Bence burası oldukça soğuk."
Jimin Hoseok'un söyleyeceği bir sonraki cümleyi tahmin ettiği için Hoseok'un söylemesine gerek kalmadan kalktı ve içeri girdi. Jungkook ile yaklaşık bir saattir mesajlaşıyordu. Telefonunu kapattı ve Hoseok'un yanına gitti. Yatmadan önce beraber bir şeyler atıştırdıktan sonra yattılar.
Jungkook için aynı şey geçerli değildi. Kendisine cevap vermeyi görüldü attıktan sonra kesen Jimin ile olan mesajlaşmasını telefonunu kapatarak bitirdiğinde o da balkona çıkmış ve sigarasını yakmıştı. Yüksek binanın en süt katlarından birinde olmak, havanın daha da sert ve soğuk bir şekilde yüzüne çarpmasına neden oluyordu.
İçeride bıraktığı telefonunun zil sesini duyunca aldırış etmeden sigarasını içmeye devam etti. Bu saatte onu arayan ya Seokjin ya da Taehyung olabilirdi. Cevap vermeye lüzum yoktu çünkü hangisi arıyor olursa olsun boş yere arıyordu.
İkinci sigarasının yarısına geldiğinde, zil çaldı. Jungkook aldırış etmeden sigarayla içeriye girdi ve kapıyı açtı. Sigarasını bir kapı zili yüzünden söndüremezdi. Kapıyı çalan kişinin Taehyung ile Seokjin olduğunu görünce sigarayı söndürmediğine şükretti.
"Tanrım, neden telefonuna bakmıyorsun?" dedi Seokjin bembeyaz olmuş yüzüyle. Dışarının soğuğu Seokjin'in yüzünden anlaşılıyordu. Jungkook omuz silkip "Balkondaydım, duymadım." şeklinde cevap verince Taehyung dudaklarını büzdü: "Elektrikler kesilmiş. Bu yüzden zil çalışmıyordu Jungkook. Evdesin diye anahtarlarımızı almamıştık. İyi ki elektrikler geldi! Eğer gelme-"
Jungkook Taehyung'un sözünü kesti: "Bunları neden bana anlatıyorsun?" Taehyung'un yalandan yaptığı isyankâr yüz ifadesi birden soldu ve yerine donuk bir yüz ifadesi geldi. Seokjin gözlerini devirdi: "Hadi ama Jungkook, bize hâlâ kızgın olamazsın."
Jungkook düşmek üzere olan sigara izmaritini görünce balkona çıktı ve izmariti küllüğe bıraktı. Sigarasının keyfi, hâlâ sinirli olduğu adamlar yüzünden kaçmıştı. İçeri geçip kendi odasına ilerlemeye başladığında Taehyung Jungkook'un kolunu yakaladı: "Otur şuraya adam akıllı konuşalım."
Jungkook gitmeye çalıştı ama Taehyung onu daha da sıkı tuttu. En sonunda pes eden Jungkook "Neyi konuşacağız, beni nasıl rezil ettiğinizi mi?" diye bağırdı. Taehyung'un eli gevşediğinde Jungkook hızla kolunu çekti ve odasına geçti.
Taehyung seslice nefes vererek salondaki koltuklardan birine kendini attığında Seokjin de geldi ve başka bir koltuğa oturdu. Bir süre süren sessizliği bozan, Seokjin'in sesi oldu: "Onunla konuşmazsak, kendini üzmeye devam edecek."
Taehyung hızla Seokjin'e döndü: "Yoksa yaptıklarına pişman mı oldun hyung?" Seokjin kaşlarını çatarak "Bu işin içinde bir tek ben varmışım gibi konuştun." dediğinde Taehyung dişlerini sıkarak konuştu: "Bir tek sen yaptın demiyorum hyung. Ancak başlatan sendin."
Seokjin kahkaha attı. Bu, aşağılayıcı bir kahkahaydı ve ortamın daha da gerginleşmesine sebep olmuştu. Birkaç saniye süren aşağılayıcı kahkahası bittiğinde "Vicdanını rahatlatmak için suçu bana mı atıyorsun?" dedi Seokjin. Taehyung seslice yutkundu. Kendini, yanlış bir hareket yapmamak için tutuyordu.
"Ben gerçekleri söylüyorum." dedi Taehyung dişlerinin arasından. Seokjin tam cevap verecekken tekrar konuştu: "Eğer sevdiği oğlana 'Seni seven biri var, gel tanıştıralım.' demeseydin oğlanın Jungkook'tan haberi bile olmazdı. Sana en başında böyle bir şey yapmanın doğru olmadığını söylemiştim."
Seokjin hızlı bir şekilde nefes alıp vermeye başladı. Taehyung'un söylediği her bir kelime onun sinirlenmesine sebep oluyordu. Gergin bir şekilde dudaklarını yaladıktan sonra konuştu: "Sadece Jungkook'un özgüven sorununu yıkmak istemiştim. Bana sonradan destek verip yardımcı olduğunu unutuyorsun Taehyung. Sadece beni suçlama."
Taehyung gözlerini büyüttü ve etrafa bakındı. Aralarındaki anlaşamamazlık onu çıldırtıyordu. Elini yumruk yaparak koltuğa vurdu: "Sadece seni suçlamıyorum hyung. Beni dinlemiyorsun!"
Seokjin sinirlenip bağırıp çağırmak yerine sakin olmayı seçti: "Pekala, özür dilerim. Olan oldu artık. Şimdi Jungkook ile konuşalım, tamam mı?"
Yaklaşık on beş dakika süren sessiz tartışmanın ardından Jungkook'un odasının kapısı tıklatıldı. Cevap gelmediği hâlde kapıyı açan Seokjin, yatağında kıvrılarak yatan Jungkook'a doğru ilerledi. Peşinden gelen Taehyung da Jungkook'un yanına gittiğinde, Jungkook'un uyuduğunu gördüler.
"O ağlamış." dedi Taehyung yastıktaki küçük ıslaklığı göstererek. Taehyung'un gözleri doldu: "Onu karanlık çukurdan yeni çıkartmışken tekrar içeri ittik resmen."
"Taehyung, hiç motive etmiyorsun." dedi Seokjin ters ters bakarak. Odadan çıkıp kapıyı kapattıklarında Seokjin ile Taehyung odalarına geçtiler.
"Hyung, bir şey soracağım." dedi Taehyung kendi yatağında otururken. Sırtı dönük olan Seokjin, Taehyung'a döndü ve soruyu sormasını bekledi. Taehyung oldukça ciddi bir şekilde soruyu sordu: "Neden Jungkook'un kendine ait odası varken biz seninle aynı odayı paylaşmak zorundayız?"
"Aynı odayı paylaşmak zorunda değiliz Taehyung." dedi Seokjin Taehyung'un konuyla alakası olmayan sorusuna karşılık. Taehyung kaşlarını kaldırdı ve "Gerçekten mi?" diye sordu. Seokjin tekrar sırtını Taehyung'a döndü: "Eğer odayı paylaşmak istemiyorsan koltukta yatabilirsin."
Taehyung'un yüzü düştü ve sırtını, kendisine sırtı dönük olan Seokjin'e döndü. Bir süre sonra tekrar Seokjin'e döndü: "O zaman ben de kendime büyük bir yatak istiyorum."
Seokjin sinirle nefesini dışarı verdi: "Bu odada büyük yatak koyacak kadar yer yok Taehyung."
Taehyung gülümsedi: "Tabii ki var. Eğer senin yatağını çıkarırsak, neden olmasın? Sen de koltukta yatarsın."
Seokjin, Taehyung'u takmayarak uykuya daldığında, Taehyung takılmadığını anladı ve o da uykuya daldı. Ancak Jungkook bütün gün yatağında öylece yattı. O kadar iğrenç hissediyordu ki, uyuyamıyordu.
Her ne kadar güçlü gibi gözükse de o, en ufak bir şeyde yıkılacak kadar güçsüzdü. Jungkook'un trajik geçmişi, onun güçlü biri olmasını engelliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hurts like hell ❦ jikook
FanfictieEğildi, sevgilisinin dudağına uzun bir öpücük kondurdu, elini tuttu: "I loved and I loved and I lost you." "I loved and I loved and I lost you." "I loved and I loved and I lost you." "I loved and I loved and I lost you." "And it hurts like hell." "Y...