¡8¡

390 21 1
                                    

"Tanrı biliyor, ilk başta sadece fandım. Tanrı biliyor, ona ilk defa yüz yüze görüştüğümüzde aşık oldum. Tanrı biliyor, onun hakkında her yeni bir şey öğrendiğimde ona daha da hayran kaldım, onu daha da çok sevdim." -Park Jimin

*****

Jimin dudaklarını yalayıp ağzını şapırdatarak ayağını Jungkook'un üzerine attı. Kolu, zaten uzun süredir yanındaki bedenin üzerindeydi. Jungkook, üstündeki ağırlık onu rahasız edince homurdanarak öbür tarafa döndü ve elini yanağının altına koydu. Jimin tekrar arkası dönük olan Jungkook'a arkadan sarıldı ve kedi gibi kafasını birkaç defa sürttü.

Jungkook bedenine sürekli olarak bir şeyin dokunmasından rahatsız olup huzursuzca uykusunun kaçmasına izin verdi. Gözlerini açıp tavana baktı. Başı çok fena ağrıyordu. Şakaklarını ovuşturarak yatakta oturur vaziyete geldi: "Sikeyim, neden bu kadar ağrıyor? İçkinin beni bu kadar fena yapacağını hiç tahmin etmemiştim."

Bir süre öylece odaya baktığında, bulunduğu odanın hiç de tanıdık olmadığını anladı. Daha sonra solundaki kabarıklığa baktı. Jimin huzurlu bir şekilde uyuyordu. Jungkook'un kalp atışları hızlandı: "Burası onun odası mı? Ve ben onunla mı uyudum? Onun odasına?"

Birden gözleri fal taşı gibi açıldı. Hızla Jimin'i dürtmeye başladı: "Jimin, kalk!" Jimin yüzünü buruşturarak kendisini dürten bedene baktı ve "Ne oluyor ya?" dedi. Jungkook'u gördüğünde hışımla yatakta oturur vaziyete geldi, etrafına bakındı ve kendi odasında olduğunu fark edince Jungkook'a döndü: "Senin burada ne işin var?"

Jungkook dudaklarını yaladı ve eliyle ensesini kaşıdı. Jimin'i belki neler olup bittiğini hatırlıyordur diye uyandırmıştı ancak o da bir şey hatırlamıyordu. Ellerini beline koyup "Anlaşılan ikimiz de bir bok hatırlamıyoruz." dedi. Daha sonra argo konuştuğunu fark edip ellerini salladı: "Kusura bakma öyle demek istememiştim! Hiçbir şey hatırlamıyoruz, demek istemiştim!"

Jimin kıkırdadı ve bunun sorun olmadığını söyledi. Jungkook sertçe yutkundu: "Jimin, biz sadece aynı yatakta yattık, değil mi?" Jimin kaşlarını çattı: "Ne?"

Jungkook elini sağa sola salladı: "Bir ayağa kalksana." Jimin, Jungkook'un ne yapmaya çalıştığını anlamlandırmaya çalışırken ayağa kalktı. Jungkook, Jimin ayağa kalktığında tekrar elini sağa sola salladı: "Yürüsene."

Jimin kaşlarını çattı: "Neden odada durduk yere ileri geri yürüyeyim ki?" Jungkook dudaklarını yaladı: "Sadece dediğimi yapar mısın Jimin?"

Jimin dediğini yaptı. Jungkook kuşkucu gözlerle Jimin'e baktı: "Rahatça yürüyebiliyorsun yani?" O an Jimin, Jungkook'un neyi test etmeye çalıştığını anladı: "Jungkook!" Jungkook gülümseyerek Jimin'e baktığında Jimin gözlerini devirdi.

"Ben de mutlu mutlu uyanırsınız diyordum. Bu bağırtı ne böyle?" dedi bir ses. Hoseok, kapıdan kafasını uzatmış kaşlarını çatarak Jimin ile Jungkook'a bakıyordu. İkilinin kendisine bakmasından rahatsız olunca elini burnuna götürdü: "Burası hep alkol ve testesteron kokmuş be."

Daha sonra Jungkook'a döndü: "Kaç yaşındasın sen? Ergenliğini tamamlamadın mı hâlâ?" Jungkook kaşlarını çattı: "Kokunun Jimin'den gelmediğini nereden biliyorsun?"

Hoseok konunun saçma bir şekilde uzaycağını anladığında homurtuyla Jungkook'u geçiştirdi ve camı açtı. Kapıyı da sonuna kadar açıp bırakıp merdivenlerden aşağı indi.

"Ben olgun bir bireyim. O adam koku hakkında yalan söylüyor." dedi Jungkook Jimin'e dönerek. Jimin kahkaha attı: "Hoseok sana kafayı birazcık takmış olabilir. Hem iyi hem kötü anlamada. O yüzden sana karşı dengesiz davranışlar sergileyebilir."

hurts like hell ❦ jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin