Biz hâlâ orada saklanırken yanımda ki adamın telefonu çaldı.
"Evet... Hmm... Anlıyorum... Yoo... Hayır... Önemli değil... Tabii bizde böyle olsun istemezdik... İyi geceler..."
Derin nefesler alırken bir yandanda arada dışarı bakmaya çalışıyordum. Yanımdaki deli ile telefondaki kişinin konuşması kısa sürmüştü. Kısa cevaplar ile adamı geçiştirmeye çalıştığı çok bariz bir şekilde ortadaydı. Adam tefonu kapatınca önce derin bir nefes aldı. Sonra kendi kendine konuşmaya başladı.
"N'olmuş biliyor musun? Birisi bir kadını öldürmüş sonrada polisi aramış geri kaçmışlar. Vee lansmanda iptal olmuş.. Asılsız ihbarmış yani canım."
Adam kendi ile konuşurken onu pekte umursamıyordum.
"Heyyy kaktüs güzeli sana diyorum!"
Anlamadan ona baktım.
"Sana diyorum dedim!"
"Hıh?"
"Sana dedim dedim dedi diyor, yaa öfff beynimin içine ettin seninle konuşuyorum diyorum haa?"
"Haaa.. tamam tamam ben kendi kendine konuşuyorsun sandım..." Yani sonuçta yanımda ruh hastası bir şizofreni vardı. Acaba onu polislere versem mi diye düşünmeden edemedim. Belki de bu koca adam bir kaçkındı, bizim mahallede yaşayan Muhsin amcada kendisini köpek sanıyor ve bizi ısırmaya çalışıyordu. Bu adamın da hasta olabileceği düşüncesiyle üzüldüm kendi kendime.
"Sen şu telefonu tutta bende bir bakıp geleyim. Şu delikte sıkışıp kaldık."
diyerek elime tutuşturdu telefonunu. Ben telefonu aldığımda oda sokağa çıktı ve ilerledi. Görünmez hale geldiğinde gelmesini bekledim. Biraz bekledikten sonra geldi.
"Tamam gidebiliriz."
Dedi. Yıkık evden çıkarak bende sokağa çıktım. Etrafıma hangi yönden gidebileceğimi düşünerek baktım.
"Tamam şimdi tekrar şirkete gideceğiz arabam orada, seni evine götürebilirim.."
"Hayır. Ben seninle gitmem."
"Ne? Neden? O nasıl bir tepki?"diyerek gülmeye başladı.
Evet biraz anormal bir tepki vermiş olabilirim.
"Kusura bakma ama sana ısrar falan etmeyeceğim gelmezsen sen bilirsin.. benimde işime gelir zaten gelmemen."
"Ya of tamam gevezeliği bırakta şirketin yolunu bul, Daha fazla burada kalmak istemiyorum."
Adam etrafına bakınırken geldiğimiz tarafa doğru yürümeye başladı. Bende peşinden gitmeye başladım, hava iyice kararmıştı. Ara sokaklarda olduğumuzdan ve etrafın karanlık olmasından dolayı adama biraz daha yaklaşıp öyle yürümeye devam ettim. Elimdeki telefonu daha fazla fazlalık etmemek için boynumda asılı olan çantamın içine attım.
Yaklaşık yarım saat sonra şirketi bulmuştuk. Şirketin önüne geldiğimizde ikimizde durduk.
Adam bana dönerek konuşmaya başladı.
"İsmimi sana söylemeyeceğim."
"Ne?! İsmini soran olmadı zaten."
"Ne yani şimdi ismimi merak etmiyormusun?"
"Hayır."dedim emin bir ses tonu ile.
"Şimdi sana 'ismimi söylemeyeceğim' dediğimde de mi ismimi merak etmedin?"
"Hayır bee!"
"Bak emin misin?"
"Evet eminim ismini merak etmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaktüs Güzeli +99 /yarı texting
Humor**** Soysal Kozmetiğin düzenlediği 'KADINLAR ÇİÇEKTİR' adlı bir kadın parfüm lansmanında tesadüfen karşılaşan Buğra ve Melisa'nın komik hikayesi. ***** "Evet buradaki tüm kadınlar çiçektir, sende kaktüssün mesela..." Diyen adama baktım. Sert yumruğu...