Sabah erkenden kalkmıştım. Bugün zamanında ertelenmiş lansman vardı ve güzel bir para kopardığımdan tekrardan gidiyordum. Günün acelesi ile Buğra'nın attığı mesajlara bakmamıştım bile. Aslına bakılırsa Buğra'yı hiç tanımıyordum. Lansmanla ne ilgisi vardı bunu bile bilmiyordum. Tanışalı hemen hemen 10 gün olan bu adamla nasıl bu kadar kısa süre içerisinde, onlarca kez karşılaşmış hatta date çıkmıştım hiç bir fikrim yoktu. Her şeyin bu kadar hızlı ilerlemesi içten içe beni huzursuz ediyordu. Galiba onunla düzgün bir şekilde tanışmam gerekiyordu. Hem nereden bilebilirdim ki belki de bana yaptığı gibi başka kızların da peşinden karım karım diye gidiyordur.
Aslıyı daha fazla bekletmeden aşağı indim. Lansman henüz başlamamıştı ama biz çalıştığımız için erkenden gidiyorduk. Lansmanın olduğu otele vardığımızda içerisi mis gibi kokuyordu. Zaten kadın parfümü lansmanı olduğunu varsayarsak bundan doğal bir şey yoktu. Kıyafetlerimi değiştirmek için giyinme odasına gittim. Giyeceğim kostüm pembe bir parfüm şişesinin kostümüydü. İçerisinde kim olduğunu kimse bilemeyeceği için oldukça rahattım. Karizmam kaymayacaktı. Geçen sefer maskotluk yapmıyordum aslında ama Hasan abi bir boşluk olduğunu ve ücretinin daha yüksek olduğunu söyleyince kıramadım. (İşin aslı paraya dayanamadım.) Buğranın mesajlara cevap vermiştim ama kendisi henüz bakmamıştı.(Saatlerdir.) Bugünde gelip gelmeyeceğini düşünmeden edemedim, ki gelse ne hoş beni zaten tanımazdı.
Aynanın karşısına geçip -görüş alanım dar olsa bile- aynaya baktım. Fıstık gibiydim(!) Güzele ne yakışmaz!
İnsanlar yavaş yavaş doluşmaya başlayınca parfüm testerlarının olduğu masaya geçtim. İnsanlar geliyor geçiyor bazıları kokuları deniyor ben de onlara yardım ediyordum. Kimisi bana bakıp gülüyor hatta benimle fotoğraf bile çekiniyorlardı. Pardon 'Soysal Kozmetiğin' parfümleriyle! Kostümün içi ne kadar bunaltıcı ve sıcak olsa da günün sonunda koparacağım parayı düşünüp kendimi motive ediyordum. Üstelik istemediğim kadar parfüm hediyesi de almıştım.Son bir kadına daha istediği kokuyu koklattıktan sonra kulağıma tanıdık bir ses ilişti.
"Merhaba, ben Buğra Soysal. Davetimizi reddetmeyip geldiğiniz için çok teşekkür ediyor ve sizi bu önemli günde eşimle tanıştırmak istiyorum."
Buğra Soysal!
Bir dakika ne eşi mi?
Dünya mı dönüyor başım mı?!
Kim başımdan aşağı kaynar su döktü?
Kaç dakika geçti bilmiyorum, ya da saat. Tamam dur abartmayayım beş dakika falan olmuştur. Buğra sevgili eşlerinden birisi olan sarı saçlı kadını misafirleri ile tanıştırıp aile masalarına dönmesi kaç dakika sürdüyse o kadar diyelim! Nutkum tutulmuş ve gözümden altı tane göz yaşı düşmüştü.(Altı tane olduğunu varsayıyorum.) Hayal kırıklığına uğramıştım. Hiç düşünmeden (donakaldığım süreç boyunca bunu düşündüm.) Buğrayla karılarının masasına ilerledim. Yani şimdilik bir tane karısı vardı ama daha kaç tane çıkar pek emin olmadığımdan genelleme yapıyorum. Sinirli bir şekilde ailecek durdukları masaya yürüyordum. Şimdi tüm masa bana bakıyordu! Buğra hala pişkin pişkin gülüyordu, yüzsüz! İnsan da utanma olur yüzü kızarır bende sevgilisi sayılırdım sonuçta. Aklıma şuan bir parfüm şişesi kostümünde olduğum gelince niye kızarmadığını şimdi anlamıştım. Kimsenin beni tanımayacak olması özgüvenimi yükseltince hızladım.
Masaya bir kaç adım kaldığında koştum ve Buğra'nın bacaklarının arasına sert bir tekme indirdim. Buğra acıyla inlerken herkes şaşkınlıkla bize bakıyordu."Noluyor?!" diyen adama aldırış dahi etmeden içimdekini hiç çekinmeden dışa vurdum.
"Pezevenk!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaktüs Güzeli +99 /yarı texting
Comédie**** Soysal Kozmetiğin düzenlediği 'KADINLAR ÇİÇEKTİR' adlı bir kadın parfüm lansmanında tesadüfen karşılaşan Buğra ve Melisa'nın komik hikayesi. ***** "Evet buradaki tüm kadınlar çiçektir, sende kaktüssün mesela..." Diyen adama baktım. Sert yumruğu...