00.23

1.9K 209 176
                                    

Yüzün yıldız çiçekleri
Gecelerden kalma
Gönlünün kuyusuna düştüm
Çıkarma n'olur
Yusuf'un kalayım
Issızlığımda koyma beni
Kuşlarını ört üstüme
Arif Ay

Jungkook ve ben yanyana oturuyor onlar ise tam karşımız da birbirlerine bakıyordu. Haneulun telefonda ağzından kaçırdığı "plan" dedikleri oyunu öğrenmiş jungkooku da alıp onların yanına gelmiştim. Baronun yüzüne bakabildiğim söylenmezdi ama şu an ki sinirimle utanmam hafiflemişti.

"Kim anlatıyor?" Kollarımı önümde bağladım ve hepsine tek tek baktım. Taehyung hariç hepsi korkulu yüzle bana bakıyordu. Tabi onlar biliyordu ben sinirlenince neler olduğunu. Ama henüz Taehyung bilmiyor gibiydi. Sorun değil öğretirdik.
"Senden duydum madem ne var ne yok her şeyi anlatan da sen ol canım arkadaşım." Haneul parmağıyla kendini gösterdi. Başımla onu onayladım. Büyükce yutkundu. Diğerlerine yardım dilenircesine baktı ama onların kendisine faydası olmayınca el mahkum konuştu.

"Hani Taehyungla tanıştığın gün var ya.. Işte o gün Taehyung bizi buldu. Hala nasıl olduğunu bilmiyoruz bizi sizi bir araya getirmek için ikna etti. Hatta Yoongiyi bile.." yani bu zamana kadar onlar birbirini tanıyordu?!?!
"Her birlikte olduğunuz zaman içimizden biri sizi takip ediyor durumu diğerlerine bildiriyordu. Zaten senin sakarlıkların olsun yada tesadüfen gelişen olaylar olsun pek durumlara el atmıyorduk. Taki o gün jungkookun gelipte sana sevgilim ol diyene kadar. Sen çıldırınca duruma el atmaya karar verdik. Sizi bir araya getirmek için Yoongiyle kavga etmiş gibi yaptık. Aslında o gün Yoongiyle bu durumu bilerek yaptık. Bu sayede sizin evde buluşacaktık. Ama Namjoonunda işi çıkınca işimiz daha kolay oldu. Bu günde öyle. Sabah Taehyung bizi arayıp bugün jungkookun aklına girdim.." o anda Taehyung haneulun ağzını kapattı.
"O kadar ayrıntıya girmeye yok. Gerisini bana bırak haneul" Tanrım benden habersiz neler dönmüş? Sinirle Taehyunga baktım. Hayatımızı resmen yönlendirmişti?

Elini haneulun ağzından çekip oturduğu yerde doğruldu. Yüzü ciddi bir hal aldı.
"Onların bir suçu yok. Hepsini ben yaptım" bu sefer konuşan Baron olmuştu. Geldiğimizden beri bir kere olsun ağzını açmamış öylece bizi izlemişti.
"Neden?" Taehyung omuz silkti.
"Sana daha önce söyledim kook. Bir zamanlar yüzünden gülümseme düşmez ve asla susmazdın. Uzun bir süredir ise içine kapandın. Ne zaman linah ile karşılaştın işte eski seni tekrar gördüm. Sana iyi gelen tek kişi o oldu. Bu yüzden yaptım. Kalbinin yeniden yerine getirecek seni hayata döndürecek tek kişi oydu çünkü." Sanki ben yokmuşum gibi konuşuyordu.

"Teşekkür ederim" hepimiz büyük gözlerle Barona baktı. Ne demek teşekkür ederim? Kızmayacak mıydı?
"Kızmayacak mısın? Ne bileyim en azından yüzüme bir yumruk gelir diye düşünmüştüm" Taehyung şaşkın bir şekilde konuştu.
"Kızmayacağım. Çünkü haklısın. Linah beni dünyaya geri getiren tek kişi" yüzü bana döndü.
"Aptal değilim. Bunu bende anladım. O gün. Kalbim hızlandığında ve bugün beni öptüğünde. Baron sanırım harusunu buldu. Yada haru, baronu buldu da diyebiliriz. Ne dersin linah?" Kalbimin gürültüsünden kulaklarım çınlıyordu. Ne diye bilirdim ki? Ne demeliydim?

Arkamızdan gelen gürültüyle hızla oraya döndük. Hoseok ve Namjoon bize kocaman gözlerle bakıyordu. Namjoonun önünde yere düşmüş bir tepsi vardı. etrafa saçılan karton bardaklara ve kahveye baktım.

Yoongi ayağa kalktı.
"Namjoon.." Hoseok korkulu gözlerle bir bize bir Namjoona bakıyordu. Ayağa kalktım ve bir kaç adımda yanına geldim.
"Namjoon? Iyi misin? Bir yerin yanmadı değil mi?" Sağına soluna bakındım ama bir şey görünmüyordum. Ama neden acı çeker bir yüz ifadesi vardı. Bir yeri acıyor olmalıydı. Kesinlikle bir yeri yanmıştı. Ah benim sakar arkadaşım.

00.00 (zero oclock)/ jeon jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin