Şirketten içeriye girince kapıdaki korumalar sana bakmış ve geçmene izin vermişlerdi. Sonuçta Jinyoung'un sevgilisisin.
Etrafına bakıp asansöre doğru yol alıyorsun, şansına asansör yeni gelmiş ve içeridekiler iniyordu. Onların çıkmasını bekleyip içeri girdin ve ses pratik odalarının bulunduğu kata basıp asansörün durmasını bekledin. O sırada arkandaki asansör aynasına dönüp üstündekileri düzelttin. Son kez saçlarını düzeltip açılan asansör kapısından çıktın ve koridorda yürümeye başladın. Stüdyoya doğru ilerlerken kenarda Yugyeom'u Jaebum ile uğraşırken görüyorsun ve onların bu haline gülüp hafif eğilerek selam veriyorsun. Onlarda aynı şekilde karşılık verip didişmelerine geri dönmüşlerdi.
Stüdyo kapısının önüne geldiğinde başını kaldırıp kapının üstündeki yuvarlak camdan içeri baktın. İçeride Jinyoung ve Youngjae masaya eğilmiş önlerindeki dosyaya bakıyorlardı. Kapıyı bir iki kez tıklatıp içeri girdin. Jinyoung kafasını kaldırıp şaşkınca sana baktı ve doğrulup sana doğru gelip kollarını sana sardı.
"Bebeğim, bu ne güzel bir sürpriz."
Sende kollarını boynuna dolayıp yüzüne baktın.
"Sevindin mi?"
"Tabiki." Kollarını iyice sana sarıp alnına bir öpücük kondurdu. Youngjae ise sana selam verip size tiksindiğini belirten bakışlar atıp stüdyodan çıkmıştı.
Jiyoung ona göz devirip seni elinden çekiştirerek odadaki büyük koltuğa ilerletmiş ve oturmuştunuz.
"Günün nasıl geçti, çok yoruldun mu?" Elini yüzüne koyup gözaltlarını okşarken konuşmuştun.
Jinyoung yüzündeki tebessümle yüzünü eline yaslamış sana bakıyordu.
"Seni görene kadar çok yorgundum *adın*. Galiba sen benim enerji kaynağımsın." Kıkırdayıp hala yüzünde olan ellerinle yanaklarını sıkmıştın.
"Kendine dikkat etmelisin Young. Yorulmaman mümkün değil ama en azından öğünlerini atlama."
Ellerini yüzünden çekmiş ve kafasını omzuna yaslamış bir şekilde derince iç çekti.
"Bana üç öğün yemek yemem için mesaj attığından öğünlerimi atlayamıyorum." Kıkırdamış ve kafasını omzuna sürtmüştü. Ellerini kaldırıp saçlarına götürüp yavaşça okşamaya başladın. Bir süre sonra yüzüne baktığında gözlerini kapatmış iyice mayışmış olduğunu gördün. Alnına bir öpücük bırakıp, gözlerini açması için onu dürttün. Hmlayıp burnunu boynuna sürttü.
"Jinyoung kalkta evimize gidelim. Burda uyuyamazsın." Kafasını kaldırıp sana baktı.
"Arabaya kadar yürüyecek enerjim kalmadı bebeğim." Gülüp hafifçe göğsüne vurdun.
"Hani ben senin enerji kaynağındım."
"Öylesin bebeğim ama yürüyecek kadar enerjiye sahip olmam için bir şey yapmalısın."
"Ne yapmam gerekiyor?" Sana sinsi bakışlarıyla bakıp dudağını işaret etti ne istediğini anlayınca gözlerini devirip ayağa kalktın.
"Hadi Jinyoung gidelim artık."
Oda ayağa kalkınca kapıya doğru gitmek üzereyken bileğinden tutup seni çevirdi ve dudaklarına derince bir öpücük bıraktı. Geri çekilince şaşkınlıkla ona bakan seni görünce küçük çaplı bir kahkaha bırakıp bu sefer de yanağını öptü ve hala tuttuğu elinden seni çıkışa doğru sürükledi.
"Yürüyecek kadar enerjiye sahip olduğuma göre artık gidebiliriz."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
