bir bisküvi ile çözülen meseleler
. . .
Ben James Potter ve üç-dört gün kadar önce, öğlen vakitlerinde bir canavar yarattım.
Hani Maureen hakkında soğuk ve mesafeli olduğuna dair söylenen sözler vardı ya. Hepsini geri alıyorum. Maureen, ona hiç bulaşmadan önce tam bir melekmiş.
Muhtemelen şu an onu Lily'i kıskandırmak için ya da onu unutmak için- her neyse kullandığımı düşünüyor. Profesör McGonagall'dan bildiğim kadarıyla McGonagall öfkesi bayağı problem bir şeymiş. Üstelik genetik olarak aynı öfkenin Maureen'de yer alması da benim şansımdı.
Buluşmamızın ertesi günü, Birinci sınıflardan birini sadece bir cümle kurarak ağlattıktan sonra, ki ne dediğini duyamamıştım, bir süre ondan uzak kalmamın sağlığım açısından da doğru olduğuna karar vermiştik. Evet biz, Çapulcular.
Tabii, ilk buluşmamızdan sonra ele ele tutuşup, Gryffindor ortak salonunda öpüşmemizi bekleyen kalabalık kız grubu hayal kırıklığına uğramıştı. Gryffindor'un en iyi oyuncusu kaptanına çıkma teklifi ediyor! Bu dedikodunun insanların nasıl ağzını sulandırdığının farkındaydım ve çıkma teklifinin başarısızlığı şüphesiz ağızlarını daha da sulandırmıştı. Şimdi herkesin fısıltılarla arkamdan bin türlü şey dediğinin farkındaydım. Hoş, hiçbiri umurumda değildi ama girdiğim her ortamda fısıltıların rahatsız edici tınısını duymak iyi gelmiyordu.
Biçim Değiştirme dersliğinde tüy kalemimin tüylerini bir yandan yolarken bir yandan bunları düşünüyordum işte. McGonagall'ı dinlemem gerekiyordu fakat kafam darmadumandı.
Ama buluşmanın sadece kötü yönleri yoktu tabii. Lily'den daha büyük bir derdim olduğu için mi yoksa Maureen'in artık kafamda daha çok yer kapladığı için mi bilinmez, kafamın her zaman arkasında yanıp sönen Lily alarmları durmuştu.
Olur olmadık yerlerde, bir İksir kitabı gördüğümde, kırmızı renk herhangi bir şey gördüğümde veya onun gibi yeşil gözleri alan birine baktığımda aklıma gelmiyordu. Remus bunun benim için başarılı bir adım olduğundan bahsedip, doğru yolda ilerlediğime dair söylevler verse de, Sirius onun aksine daha büyük bir derdi başıma aldığım için olumsuz bir tavırla yaklaşıyordu. Tahmin ettiğiniz gibi yine zıt şeyleri söylüyorlardı.
Yanımda oturan Peter, karnıma dirseğini geçirdiğinde yerimde hopladım. Belimde tikim olduğunu hala kavrayamamıştı. Ona ters bir bakış attıktan sonra önüme döndüğümde McGonagall'ın doğruca bana bakıyor olduğunu görmek hiç iyi değildi. Yutkundum.
Peter yarım ağız bir şekilde bana, "Bir sayı söyle." diye fısıldadığında aklıma gelen ilk sayıyı söyledim. "7!"
Yedi mi? Yedi dememeliydim. Gözlerim hemen ön sıraya yerleşmiş olan Maureen'e kaymıştı. Yedi onun forma numarasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aşkı harcamanın 80 yolu ‧ james potter
FanfictionJames Potter takıntılarının ve saplantılarının arasında yeni bir yol çizmeye çalışıyordu ve bu yol Maureen McGonagall'ın kalbinden geçecekti.