09 | james aslavazgeçmez potter

3.1K 284 237
                                    

james aslavazgeçmez potter

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

james aslavazgeçmez potter

. . .

Soğuk esen rüzgar sanki onu es geçiyormuş gibi, sabit bir şekilde duruyordu ağacın altında. Ben tir tir titrerken, onun soğuğu hissetmiyor bir halde duruyor olması sinir bozucuydu. Sıkı sıkı ördüğü saçlarından ayrılmış birkaç tel rüzgarla birlikte sallanıyordu. Gözleri Karagöl'ün karanlık suları üzerinde geziniyordu ve eminim kafasından bin bir türlü düşünce akıyordu.

Maureen'i böyle uzaktan izlemek tuhaf bir şekilde ilgi çekiciydi. Pekala, kalbimi çok kötü kırmıştı ve günler geçse de bir daha konuşmamıştık fakat beni bilirsiniz, hızlı yorulan veya çabuk vazgeçen biri değilimdir.

Maureen'in fazla üstüne gittiğimi anlayabiliyordum. Duygusal biri değildi kesinlikle ve bir anda her şeyi yüzüne söylemem nedeniyle geri çekilmişti. Ya da gerçekten kalpsizdi ve bana karşı bir şey hissetmiyordu. İçimdeki hissin birinci şıkkın doğru olduğunu söylüyordu ve ben de bundan güç alıyordum.

İlla ki bir şeyler hissediyor olmalıydı, değil mi? Herkes hissederdi.

Onu izlemeyi bırakıp çınar ağacının gövdesinin arkasına geçtim yeniden. Onunla tekrar konuşmak istiyordum fakat bu sefer farklı bir yol denemek konusunda kararlıydım. Maureen her şeyin yüzüne söylenmesinden hoşlanmıyordu. Onu ikna edeceksem, sözcükleri değil duygusal zayıflıklarını kullanmalıydım.

Ve elbette, bunu nasıl yapacağım konusunda zekice bir fikir bulmuştum. En büyük ortak noktamızı kullanacaktım. Yani Quidditch'i.

. . .

Gryffindor ortak salonuna girdiğimde gözlerimle etrafı aradım. Sirius koltuklardan birine yan şekilde oturmuştu ve kitap okuyordu. Remus ve Peter'ın ise şöminenin önünde Patlamalı Pişti oynadığını gördüm. Fazla bir kalabalık yoktu ve bugün şanslı günümde olmalıyım ki, hedeflerim de ortak salondaydı.

Sirius'un yanına gelip dürtükledim. "Hadi, harekete geçme zamanı."

Sirius kafasıyla onaylayıp koltuktan kaldırdı bedenini. İlk öncelikle Patlamalı Pişti oynayan Remus ve Peter'a işaret verdi. Daha sonra ilginin kendisine çekilmesi için ellerini birkaç defa birbirine vurdu. Yaklaşık on kişinin olduğu ortak salondaki öğrenciler kendisine dönmüştü.

"Arkadaşlar sizden bir ricamız olacak. Herkes on dakikalığına yatakhanelerine çıkıyor. Hadi bakalım!" dedi Sirius.

Öğrenciler birbirlerine bakıp Sirius'un ne saçmaladığını sorguladılar. Birkaç alt dönem hemen Sirius'un sözleriyle ayaklanırken üst dönemler fısıldaşmaya başlamışlardı.

Sirius onların hareketsiz kaldıklarını görünce bu sefer sesini yükseltti. "Hadi, sabah yatakhanesine Tezek Bombası yemek istemeyen herkes yatakhanelere!"

Bu sırada Remus ve Peter ise Sirius'tan aldıkları işaretle, kalkmaktan olan dördüncü sınıf iki çocuğun yollarını kesmişlerdi. Çocuklar memnuniyetsizce dururken, Sirius'un sözlerine ikna olan kalabalık ortak salonu boşaltmaya başlamıştı. O sırada içeride olan tek yedinci sınıf Dorcas'tı fakat o da işimize burnunu sokmak istemiyor olmalı ki, yatakhanelere giden merdivenlere yönelmişti.

Sirius ile kanepenin karşısına, Peter ve Remus tarafından sıkıştırılmış dördüncü sınıfların yanına ilerledim. İkisinin arasından geçip karşılarında durdum.

"James Potter, biz gerçekten bir şey yapmadık. Neden böyle oldu ki?" diyordu uzun boylu olan. Onların korkmuş halleri beni güldürmüştü.

"Problem yok çocuklar," dedim onları sakinleştirmek için. "Sizinle önemli bir anlaşma yapmamız gerekiyor."

"Bizim suçumuz yok gerçekten," dedi bu sefer tekrar kısa boylu çocuk. Ah, insanın şöhreti bir defa kötüye çıktığında tekrar iyiye dönmüyordu gerçekten. Uzanıp çocuğun omzuna elimi koydum. "Biliyorum, biliyorum. Sadece sizde ihtiyacımız olan bir şey var."

Çocuklar hala gergin gergin arkama doğru baktıklarını fark ettiğimde Sirius'un asası elinde bir şekilde bekliyor olmasına hiç şaşırmamıştım. Hala alt dönemleri korkutmaktan zevk alıyordu.

"Sirius, neden yatakhane tarafında beklemiyorsun?" diye sordum. Zaten ismi nedeniyle korkulan biriydi alt dönemler tarafından, bir de asasıyla karşılarına dikildiklerinde çocuklar paniklemiş olmalılardı.

Sirius gözlerinin önüne düşmüş bir saçı havaya doğru üfledi. "Öyle olsun bari." dedi ve sallana sallana yatakhane kapılarının oraya ilerledi.

"Şimdi, isimleriniz neydi?" diye sordum çocuklara.

"Luca Lightwood." dedi kısa boylu çocuk. Ondan bir karış uzun olan ve daha memnuniyetsizce bana bakan çocuk ise, "Julian Wardwell." dedi.

"İkinizi de seneye takımda oynamanız için Maureen McGonagall tarafından çalıştırıldığınızı biliyorum, çocuklar." dedim ciddiyetle. "Ancak bu haftaki çalışmanız için bir anlaşma yapacağız. Siz bana yerini ve zamanını söyleyeceksiniz, ben de sizin adınıza oraya gideceğim."

"İyi de, sen zaten takımdasın. Bir daha neden ek çalışmaya gidiyorsun ki?" dedi Wardwell.

Sabır istercesine yukarı baktıktan sonra, "Orası sizi ilgilendirmez. Şimdi programınızı söyleyin." dedim katı bir sesle.

Çocuklar kararsızca birbirlerine baktıklarında bıkkınca nefesimi dışarı verdim. Bunu yapmaktan hoşlanmıyordum ama beni mecbur bırakıyorlardı. "Sirius'u mu çağırmamı istersiniz, yoksa paşa paşa söyleyecek misiniz?"

Yatakhanelerden bize doğru sırıtan Sirius'u gördüklerinde elbette çocukların dili çözülmüştü.

"Quidditch sahasında, perşembe günü, saat 4'te başlıyor." dedi Lightwood hızlı hızlı.

Memnuniyetle gülümsedim ve kafa salladım. "Aferin, çocuklar. Bu kesinlikle aramızda kalıyor, tamam mı?"

İkisi de hızlı hızlı kafa salladılar.

"Eğer aramızda kalmazsa-"

"Maureen'e söylemeyeceğiz." dediler bir ağızdan. Ah, insanları hızlı ikna etmeye gerçekten bayılıyorum. Kötü şöhret gerçekten de o kadar kötü bir şey değil.

"İyi hadi, gidebilirsiniz." dedim ve önlerinden çekildim. Perşembe günü Maureen'e güzel bir sürpriz yapacaktım. 

. . .

Bu bölüme küçük bir yazar notu eklemek istiyorum. 

Bunun dışında, bir sonraki bölümümüz final. Aslında finali de bugün yayınlamayı düşünüyordum fakat whyareyouiscariot beni bir ek bölüm yazmam konusunda ikna etti. Bu nedenle ikisini de yarın yayınlamayı düşünüyorum.

Sonra görüşmek üzere, kendinize iyi bakın!



aşkı harcamanın 80 yolu ‧ james potterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin