THREE: TIME OF YOUR LIFE

366 32 30
                                    

Bölümün şarkısı 5 Seconds of Summer'dan Disconnected (evet, bölüm ile alakalı) ve multimedia'da Hazel ve Leo var, kesinlikle ve kesinlikle bakmalısınız *-*

"I like the summer rain,
I like the sound you make,
We put the world away,
We get so disconnected."

Kapıdan çıkmadan önce bir an için durakladı Thalia. Ardından kısık bir sesle "Frank'i düşün Hazel." dedi "İnan bana Leo'yla olmandansa bir Artemis Avcısı olmanı tercih ederdi."

Hazel'ın tek yapabildiği, içindeki boşluk hissiyle birlikte yutkunmak oldu.

Gerçekten Frank bunu mu isterdi?

Bir Artemis Avcısı olmasını?

***

17 Aralık. Ah, saçmalamayın, Leo tabikide bu tarihin ne olduğunu biliyordu. Pekala belki birazcık unutmuş olabilirdi.

İşin aslı, o günün Hazel'ın doğumgünü olduğu tamamıyle Leo'nun aklından çıkmıştı ve hala bunun şokunu yaşamaktaydı. Herkes aynı anda "İYİKİ DOĞDUN HAZEL!" diyerek üstlerine atladığında, tayfanın nerede olduğu sırrı çözülmüştü. Hazel kocaman gülümseyerek kendisine baktığında, Leo yutkunup zayıfça sırıtmak dışında bir karşılık veremedi. "Leo?! Bunu sen mi planladın?" Cidden Hazel onun planladığını mı düşünmüştü? Tam 'evet' demek için ağzını açmıştı ki, Thalia ondan önce davrandı "Hayır, sabah planladık, Leo'yu bütün gün görmedik."

Leo, Thalia'ya hırlamamak için kendini zor tutuyordu. Aniden aklına gelen bir fikirle gülümsedi. Thalia, Hazel'dan uzak durmasını istemişti, değil mi? Pekala... "Üzgünüm çocuklar ama bugün kapalıyız. Hazel ve ben New York'a gidiyoruz." Hazel, şaşkınca ona bakarken Thalia hızlı ve keskin bir sesle "Katiyen olmaz." dedi. Leo, şimdi resmen hırlamıştı işte. "O. Senin. Malın. DEĞİL THALİA! Ne yapıp yapamayacağını ona sen söyleyemezsin çünkü o henüz bir Artemis Avcısı değil!"

Üç Büyükler'den birinin çocuğuna meydan okumak? Leo istemsizce yutkundu. Şimdi ayvayı yemişti işte.

Leo'nun düşüncelerini doğrularcasına, dışarıda şimşekler çakmaya başladı. Tüm bu gerginliği bölense Hazel'ın bağırışı oldu "YETER!"

Tüm kafaların ona dönmesiyle Hazel yerinde rahatsızca kıpırdandı ve bu sefer daha sakin bir sesle "Kesin kavgayı." dedi. "Leo'yla gidiyorum."

Yeni melez dahil herkes ona şaşkın bakışlar atarken Hazel, Leo'ya döndü ve gülümsedi.

Leo, Hazel'ın elini tutmuş güverteye ilerlerken arkasına dönüp Thalia'ya dil çıkarmamak için zor tutuyordu kendini.

Ama yemek salonundan çıkıp güverteye vardıklarında ve Hazel, Leo'ya dönüp gülümseyerek "Evet, New York'ta ne yapıyoruz?" diye sorduğunda paniklemeye başladı. "Errr... Ben... Biz... Biz gezeriz diye düşünmüştüm. Sadece sen ve ben." Leo, kendi fikrine yeni yeni alışmaya başlamışken devam etti "Özgürlük Heykelini görebiliriz, sonra... Bilmiyorum, biz sadece şehirde takılıp eğleniriz belki?"

Leo sonlara doğru tam emin olamadığı için sesi soru sorar gibi çıkmıştı. Hazel, omuz silkti ve "Bana uyar." dedi "Ne de olsa senin planın."

Leo tekrar yutkundu. Eyvah...

***

Leo'nun tüm korkularını tek tek boşa çıkaran, tek kelimeyle mükemmel bir gün geçiriyorlardı. Bir kere, Hazel'la konuşmak eskisi gibi zor değildi, Frank'in ölümünden beri kızın üzerinde dolanan karabulutlar sanki bugün biraz aralanmıştı. Birlikte gülüyorlar ve Leo'nun tabiriyle "en-az-Leo-kadar-muhteşem-Bay-alet-kemeri" sayesinde para sıkıntısı da yaşamıyorlardı.

HAZEL, THE DIAMONDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin