Burada olmak istemiyordum, sanki buraya ait değildim. Ruhum burada derinlere gömülüyor gibi hissediyordum. Burayı sadece 2 ay önce bir kişi için sevebilmiştim. Göğsüne yaslandığımda dinlendiğim, ruhumda yankılanan sesleri onunlayken duymadığım bir kişi için...
--------------------------------------------
Bu düşüncelerimden sıyrılıp okuldaki koridorun tam ortasında büyük adımlar atarak yürümeye başladım. Anlaşılan yine geç kalmıştım. Merdivenleri çıkarken o kadar yorgundum ki ellerim yere değmemek için büyük uğraş veriyordu.
Sınıfın o eski kapısı büyük bir sesle açıldı. Herkesin gözleri garip bir şekilde benimle buluştu. Yaklaşık 5 gündür okula gitmiyor, ruhuma daha iyi gelen bir yere gidiyordum. Ölümlerini bekleyen insanlara sarılmak benim içimdeki boşluğun girintilerini ve çıkıntılarını dolduruyordu.
"REHABİLİTASYON MORAL MERKEZİ"
Burası sadece 2 katlı, kanser hastaları için yapılmış, pek kimsenin bilmediği bir yerdi. Açıkçası oradaki insanlar için üzülüyordum ama buraya benim gibi kimsenin gelmesini istemiyordum sadece ben teselli etmeye yetebilirdim sanki.
Başka insanlar gelse sanki bütün huzur bozulacaktı. Zaten bizim katta sadece benim gibi gelen 5 kişi ve yalnız 11 kanser hastası vardı. Bütün bu düşünceler, tek bir elimi yanağıma yaslayıp dinlediğim, kocaman basenleri olan ve sürekli kalem etek giyen kadının sesini duymamla beraber dağıldı.
Öğle tenefüsü en sevdiğim... Hiç arkadaşım yoktu, ben de sadece kendimi dinlemek için bahçeye gittim. Yağmur yağdığı için neredeyse hiçkimse yoktu. Gözlerimi bir noktaya dikip sadece üzüntümden arınmaya çalışıyordum. Burada canım sıkılmıştı. İlk kez tek başıma kaldığımda sıkıldım.
Bende hızlı adımlarla kimseye görünmeden koridorda yürümeye başladım. Taa ki onu görene kadar. Ataberk yine eskimiş bakışlarını gözlerim hizasına tutturdu. Onun kokusunu unuttuğum an canımın acıdığını hissetmiştim. Sanki benimle bir şey konuşmak istiyormuş gibiydi bakışları. Bir an durakladıktan sonra yürümeye devam ettim.
Tam yanından bütün aldırmazlığımla geçerken bana seslendi. İlk başta beynim beni durdurdu, aldırış etmeden yürümeye devam ettim. Bu sefer daha sert bi şekilde seslendi, umursamadım. Bunu sevmemişti. Arkamdan küfretti canı cehenneme.
Ondan nefret etmemi sağlamıştı. Bana yaptıkları içimdeki bütün duygularımı sikmişti. Ben ona kendimi vermişken, o içindeki beni öldürmüştü. Sanki kendi zevkleri için bana sadece kısa süre ruhunu açmıştı, belki de açmamıştı bile.
Hayal kırıklıklarım çoğaldıkça içimdeki hıçkırıklarımda boğuluyordum. Söz vermişti bana... Ama o da herkes gibi elimi bırakmıştı. Bugün de bitti, bir gün daha yaklaştım çarşambaya.
Elimdeki sigarayı yarıya gelmeden fırlattım, yürüdükçe nefesim daralıyordu. Burnumu çekerek omzumdan düşmüş montumu çektim boynuma doğru. Pislik bir kız olduğumu belli ediyordum. Apartmanın eskimiş demir kapısını aralarken sol taraftan kavga sesleri yükseliyordu.
Büyük ihtimalle kız yine onu biriyle aldattı. Ben onlarınki kadar iğrenç bir ilişki daha görmedim. Ama birbirlerine bağlılıkları ve bitmek bilmeyen ihtirasları kıskandıracak düzeydeydi. Sol taraftaki adam sızmıştı büyük ihtimalle. Sadece kadının yükselen çığlıklarını beklemek kalıyordu geceye.
Kapımı açtığımda is kokusu hakimdi. Küçük oturma odama doğru ilerlerken soğuk mermerle buluştu ayaklarım. Koltukta uyumayı seçtim bugün, kadının sesi daha iyi yankılanıyordu bu odada. Bekledim, ama hiçbir ses gelmedi. Sessizlik içinde uykuya bıraktım kendimi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Umut
Teen Fiction"Burayı sadece bana çıplak duygularını gösteren insanlar için seviyorum... Sanki burada bağırsam herkes duyacak, ağlasam gözyaşlarıma herkes üzülecek gibi. İçimdeki taze ölü için herkes iyi taziyelerini sunuyordu. Belkide burayı sadece ruhumla yalnı...