"Kumsal. Kumsal bana bak! Özür dilerim böyle olsun istemedim. Lütfen sakinleş." diyordu ama hiç dinlemiyor ısrarla ağlamaya devam ediyordum...
---------------------------------------------
Uyandığımda kendimi yatakta buldum. Benim yatağım değildi ama tanıdık geliyordu, daha önce buraya gelmiştim fakat şuan tam idrak edemiyordum.
Kalktım, odada yürümeye başladım. Bir yanda motor posterleri, diğer yanda basket ödülleri. Şimdi hatırlamaya başlamıştım, burası Ataberk'in odasıydı. Odası da kendisi gibi iç karartıcıydı. Siyah ve griyle döşenmiş odaya sadece dışarıdan güneş ışığı giriyordu.
Ataberk'i bulmak için içeriye giderken aynada berbat haldeki yansımamı gördüm. Cin çarpmış mübarek kendimden korktum. Kendime daha dikkatli bakana kadar üstümdekilerin benim olmadığını anlamamıştım.
Bana 2 beden büyüktü ve erkek parfümü kokuyordu. Bi dakika, ne yani benden yararlanmış mıydı?!! Ataberk'i kesinlikle bir an önce bulmam gerekiyordu.
Yarım saat boyunca evi bir ucundan bir ucunda durmadan sinirle yürürken bir anda kapıda kilit sesi duymamla beraber irkildim, bu Ataberk olmalıydı. Kapı açıldı, Ataberk elinde poşetlerle içeri girdi. Sinirle yanına gittim. Ben ona sinirli bir şekilde bakarken o bana alayla gülümsüyordu, piç.
"Ne yaptığını sanıyorsun ? Bana yine uyuşturucu mu vereceksin ? Beni sikip bir kenara atıp yine tüm okula mı yayacaksın ? Amacın ne ya ! Ne yapmaya çalışıyorsun sen ?! Benden uzak dur dedikçe bana bunu yapıyorsun. Yaşattıkların yetmedi mi? Beni ne kadar çok kırdığının farkında değil misin hala, senden nefret edi..."
Daha fazla dayanamamış olacak ki, cümlemi tamamlamama izin vermeden sözümü kesmişti. Bu kadar sinir bana bile fazlaydı.
"Kumsal kes sesini ! Öyle bir amacım yok, susta açıklamama izin ver."
Bunu demesinin üzerine daha çok sinirlenmiştim. Sanki bu durumun açıklaması olabilecekmiş gibi. Bu sefer daha şiddetli bir şekilde bağırmaya başladım, iyice sinirleniyordum
"Neyini açıklayacaksın ya, bu durumun nesi açıklanabilir. Bi uyanıyorum senin yatağındayım, o da yetmezmiş gibi aynaya bi bakıyorum üstümde senin kıyafetlerin. Neyini açıklayabilirsin ?"
Sakinliğini koruyarak benim sinirimin geçip, lafımı bitirmemi bekledi.
"Bitti mi?" diye sordu
"Bitti." dedim tükenmiş bir sesle.
"Şimdi sus ve sadece beni dinle. Sen okulda bana bağırırken deli gibi ağlamaya ve vurmaya başladın. Sakinleştirmeye çalıştım ama sakinleşmedin, sinir krizi geçirmeye başladın ve daha fazla dayanamayıp bayıldın, bende seni eve getirdim rahat etmen içinde üstünü değiştirdim. Başka türlü bir amacım yoktu. Şimdi bana bağırmayı kes ve yemeği yapmama yardım et."
Şomdo bono boğormoyo kos vo yomoğo yopmomo yordom ot.
Gerizekalı, hala utanmadan yemek diyor. Kendinden o kadar nefret ettirmişti ki bu söylediklerine bile inanasım gelmiyordu, onu dinlemek bile istemiyordum çünkü geçmişte bana kurduğu her iki cümleden biri mutlaka yalandı.
Bu düşünceler aklıma geldikçe iyice sinirlenmiştim. Tanrı aşkına cidden daha ne kadar sinirlenebilirdim, ya da daha fazla sinirlenmem mümkün müydü? Kafamda deli sorular...
Ne yemeğe yardım etmek, ne de o evde daha fazla kalmak istiyordum. Bir an önce bu evden çıkmam gerekiyordu. Hızlıca içeriye, odasına geri döndüm. Üstümü değiştirip bu lanet yerden çıkacaktım.
Evini is kokusu sarmıştı. Çok fazla sigara içiyordu, gereğinden fazla. İçimde o kadar çok şey kırmıştı ki, artık tarif edilemez bir acı vardı.
Sigaraya onun yüzünden başlamıştım, acımı sigarayla dindirmeye çalışıyordum ama artık pek fayda etmiyordu, sigaranın kokusu onu daha da çok hatırlatıyordu bana. Sigara dumanın her içime çekişimde o aklıma geliyordu.
Belki de o da bu yüzden bu kadar çok sigara içiyordu, acılarını dindirmek için. Küçükken doğduğu sırada annesi ölmüştü, hiç tanışamamıştı annesiyle ve ölümünden kendini sorumlu tutuyordu.
10 yaşındayken de babası ve abisiyle yolda giderken çok büyük bir kaza yapmışlardı. Babası orada ölmüştü, abisi ise ambulansta hastaneye giderken... Ağır yaralıydı, 1 ay hastanede tedavi görmüştü ve 16 yaşına kadar annesine en çok benzettiği kişi olan teyzesinde kalmıştı.
Annesiyle hiç tanışmamış olsa bile teyzesi ona anne sevgisini vermişti. Biliyordu ne demek olduğunu. Ve şimdi 1 yıldır bu çöplükte tek başına yaşıyordu. Evet, kesinlikle o da acılarını dindirmek için bu kadar çok sigara içiyordu.
Odasına geldiğimde eşyalarımı bulmaya koyuldum. Kendi etrafımda döndükten sonra koltuğun üzerinde paçaları yere düşmüş, eski siyah pantolonumu ve beyaz t-shirtümü gördüm.
Üstümü orada değiştirdim fakat sütyenimi bulamadım. Benden bir parça daha onda kalmıştı, bu destekli sütyen olsa bile. Koşar adımlarla evden çıkıp sert bir şekilde kapıyı kapattım.
Ceplerimde para yoktu. Bu taksiye binemeyeceğim anlamına geliyordu, yürümek zorundaydım. Hızlı adımlarla yürümeye başladım, tek başıma bu sokaklarda yürümeyi severdim.
Sokaklar sanki gerçek bir duyguydu. Köşeyi döndükten sonra daha da hızlandım ve koşmaya başladım.
Koşmak bana özgür olduğumu hissettiriyordu sanki. Yağmur yine başlamıştı, hırkamın kapşonunu kapatırken koşmaya devam ediyordum.
Sonunda evin bulunduğu sokağa gelmiştim. Saat çok geç değildi, 9 olmalıydı. Apartmanın eski büyük demir kapısını açarken yalnız yaşayan adamdan ses çıkmıyordu. Ya sızmıştı ya da daha çok bira almak için dışarıya çıkmıştı.
Alt katımızdaki çift yine sevişiyordu, oturma odasına gitmiyordum çünkü her gün seslerini duymak gerçekten mide bulandırıcıydı.
Kendi kapımın önünde gelince karşımızdaki kadın yine şarkı söylüyordu. Ah, bir insanın sesi bu kadar güzel olabilir miydi?
Nihayet odama girdiğimde, evin soğukluğunu çok keskin bir şekilde hissedebiliyordum. Ama ben böyleydim sıcakta kalamazdım, soğuğu severdim. Hızlıca bi duş alıp kendimi yatağa fırlattım.
Yarının çarşamba olduğunu hatırlamamla birlikte yüzümde büyük bir gülümsemenin belirlemesi bir oldu. En azından yarın bunları bir süreliğine de olsa unutabilecektim.
O kadar çok şey yaşamıştım ki bugün. Hepsi Ataberk'in suçuydu. Böyle bi piçi neden hayatıma sokmuştum ki. Bugün yaşadıklarım düşünürken daha fazla dayanamayıp yorgunluğuma yenik düşüp uykunun rahatlatıcı kollarına bıraktım kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Umut
Teen Fiction"Burayı sadece bana çıplak duygularını gösteren insanlar için seviyorum... Sanki burada bağırsam herkes duyacak, ağlasam gözyaşlarıma herkes üzülecek gibi. İçimdeki taze ölü için herkes iyi taziyelerini sunuyordu. Belkide burayı sadece ruhumla yalnı...