Kapımı açtığımda is kokusu hakimdi. Küçük oturma odama doğru ilerlerken soğuk mermerle buluştu ayaklarım. Koltukta uyumayı seçtim bugün, kadının sesi daha iyi yankılanıyordu bu odada. Bekledim, ama hiçbir ses gelmedi. Sessizlik içinde uykuya bıraktım kendimi...
---------------------------------------------
Sütyenimi takarken kolumu kaybediyordum sanırım. Üstüme geçirdiğim beyaz t-shirt, bana 2 beden büyük destekli sütyenimi gösteriyordu. Seksi görünmeyi pek sevmezdim, zaten pekte seksi değildim. Kapıyı hızla çektim. Bağcıklarımı asla bağlamak gibi bir niyetim yoktu, zaten bir süre sonra unutuyordum. Apartmandaki herkes üzgün gibiydi.
Sokağın başındaki taksi durağına üstümü düzelterek hızlı hızlı gidiyordum. Eski bir taksiye binip soğuk yollardan ilerlemeye başladık. Okulun karşısındaki büyük ağacın önünde durmasını istedim, parayı verip taksiden inerken Ataberk'i her zamanki gibi demir kapıya yaslanmış resmen sigarasıyla sevişirken gördüm.
Son nefesini çekip bir köşeye fırlattı. Gözleri bir an benimle buluştu ona aldırmadan demir kapının en ucundan yürümeye başladım. Hiçbir şey demedi, sadece peşimden geldi. Adımlarımı takip ederken konuşmalarını duyabiliyordum.
Herkes sadece bize bir kere kafasını çevirip bakmıştı, birlikte olduğumuzu çoğu kişi biliyordu. Tabi ki bu sokuk anlatmıştı!
Ders başlamak üzereydi, merdivenlerden çıkarken biri beni bileğimden kavrayıp aşağı kata doğru çekmeye başladı. Bu hayvanın Ataberk olduğunu anlamam çok uzun sürmemişti. Başka kimse onun gibi öküz olamazdı. Bu bildiğimiz öküzlerden değildi, resmen özel üretim gibi bir şeydi.
Bunun arkadaşları da böyle. Hayır anlamıyorum, tamam sen öküzsün arkadaşların nasıl senin gibi öküz olabiliyor? Ben bunları düşünürken beni çekiştirmeye devam ediyordu. Büyük ihtimalle dün bana seslendiğinde onu umursamadığım için sinirini çıkarmaya gelmişti.
"Siktir git, bırak beni!" diye bağırırken beni duvara yasladı. Boşuna öküz demiyorum. Spor salonunun giyinme odalarından birindeydik, hareketsiz duruyordum. Zaten başka çarem yoktu, o kadar güçlüydü ki... Beni bir kez daha bırakıp, şimdi gitmesini istiyordum. Siktir olup gitmesini.
Boynuma nefesini yaklaştırıyordu, her ne kadar istemesemde, kendime engel olmaya çalışsamda kokusundan sarhoş oluyordum. Zaaflarımı biliyordu piç.
Soğuk duvardan belimi kendine doğru çekene kadar duvarla neredeyse sevişmek üzere olduğumu anlamamıştım. Bu zamana kadar bana yaptıkları beynimde yankılandı. Benimle sebepsiz yere kavga edip sonra evime geldi.
Bana uyuşturucu, bira ve sigara verdi, birlikte olduğumuzu herkese anlattı. Bunları hatırladıkça ondan daha çok nefret ediyorum. Ben bu düşüncelere dalarken nefesinin tenime daha çok yaklaştığını hissettim.
Bu da düşüncelerimden sıyrılıp elinden kurtulmam gerektiğini hatırlattı bana. Kendimi geri çekip tekmelemeye çalıştım ama başarısız oldum, bu onu daha da çok sinirlendirmişti.
Bırak beni diye bağırmaya başladım. Şaşırmış olacak ki bir an duraksadı, ne olduğunu anlayamadı. O sırada kendimi yavaş yavaş duvara yaslanmış bir şekilde yere bırakıyordum. Ağlamaya başladım.
Hıçkırıklarım artarken bir yandan bırak beni diye bağırmayı kesmedim. Bırak beni dedikçe daha çok ağlıyor, hıçkırıklarım daha da şiddetleniyordu.
"Bırak beni, en son yaptığın gibi, en iyi yaptığın şeyi yapıp beni tekrar bırak" dedikten sonra şaşırarak bir iki adım geriledi.
Gözlerini benden ayırmıyordu. Büyük ihtimalle beni hiç böyle görmediği için bana acımıştı. Acımasını istemiyordum. Ne onun, ne de başka birinin. Kimsenin bana acımasını istemiyordum.
Bana yaptığı şeyler beynimde tekrar tekrar canlanırken daha çok sinirleniyor, bir kez daha kırılıyordum. Önümde dizlerinin üstüne çöktü ne yapıcağını şaşırdı, sadece bana bakıyordu. Öküzün trene baktığı gibi bana, şu anki halime bakıyor beni izliyordu.
Boşuna öküz demiyorum ben bu çocuğa. Bana bakmaya devam ederken elimi tuttu, sinirle geri çektim. Bana dokunmasını istemiyordum, her dokunuşu daha da çok acıtıyordu canımı. "Git artık, lütfen git." dedim ama dinlemedi, karşımda dizlerinin üstünde oturmaya devam etti.
"Kumsal. Kumsal bana bak! Özür dilerim böyle olsun istemedim. Lütfen sakinleş." diyordu ama hiç dinlemiyor ısrarla ağlamaya devam ediyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Umut
Teen Fiction"Burayı sadece bana çıplak duygularını gösteren insanlar için seviyorum... Sanki burada bağırsam herkes duyacak, ağlasam gözyaşlarıma herkes üzülecek gibi. İçimdeki taze ölü için herkes iyi taziyelerini sunuyordu. Belkide burayı sadece ruhumla yalnı...