1982, eylül
Yağmurun izlerini omuzlarımda taşıyarak apartmanın giriş kısmına ulaştım. Ayağımdaki topuklu ayakkabılar beni ölesiye rahatsız ediyordu ve tek isteğim bir an önce evime girmekti.
Şemsiyemi kenarda silkeleyip bağını hızlıca bağladım ve çantamı mecalimin son damlalarıyla diğer omzuma aldım. Yoğun bir iş gününün ardından yağmura yakalanmak epey şanssız bir durumdu ancak ben çoktan önlemimi almıştım. Tabii, yine de yağmurdan nasibimi almazsam olmazdı.
Apartman girişinin dibinde bulunan posta kutularına şöyle bir baktım, bu her gün yaptığım bir şeydi. İşten döndüğümde, apartmanın önüne gelir gelmez posta kutuma bakardım. Elimdeki minik anahtarı kutunun deliğine soktum ve bir çevirişten sonra kapağı açtım. Evet, tahmin ettiğim gibi, bir yeni mektup vardı.
Mektubun üzerini okumadan kapağı geri kapattım ve kilitledim. Apartman kapısının ağırlığının altında ezilmekten son anda kurtulup rutubet kokan apartmanın merdivenlerini çıkmaya başladım.
Genelde mektuplar annemden, askerdeki erkek kardeşimden, Bursa'daki çocukluk arkadaşlarımdan ya da akrabalarımdan gelirdi. Tabii akrabalar hep düğün davetiyesi gönderirdi ancak diğerleri hep sohbet mektupları atardı. Benim de en çok zevk aldığım şeylerden biri bu mektupları okumaktı.
Loş ışık yüzünden kimden geldiğini okuyamadığım mektubu yine bekleterek çantama attım. Üç katlı binanın üçüncü katında yaşıyordum ve bu bine diğerlerine nazaran daha yeniydi. Bankacı maaşıyla en rahat ödeyebileceğim kira buraya ait olduğu için, bu sevimsiz ve soğuk apartmanda yaşamaya mecbur kalmıştım.
Evime ulaştığımda bir çırpıda üzerimi değiştirdim ve eskiciden aldığım kanepeye uzandım. Şimdi mektubu okuyabilirdim.
Hevesle çantamdan çıkardığım mektubun ön yüzüne baktım. Gözüm direkt gönderenin isminin yazılı olduğu yere kaydı.
B. Almakay.
Bulut Cad. Hüma Mah. Nemira Aprt. No 4. Şile/İstanbulKaşlarım çatıldı. Almakay soyadlı bir arkadaşım yoktu. Mektubu direkt köşeden yırtıp açıverdim. Kimdi ki bu? Adresimi nereden biliyordu? Belki de iş yerinden biriydi, işle ilgili bir şey olabilirdi. Ama işle ilgiliyse neden bankaya gelmemişti mektup? Ayrıca mektup İstanbul'un ta öbür ucundan gelmişti.
Tüm sorularımın cevabını almak için mektubu okumaya başladım. Düzgün bir el yazısıyla saman kağıdına yazılmıştı. Hemen okumaya başladım.
"Merhaba sevgili dostum,
Son mektubundan sonra cevap vermem birkaç ayımı aldı, biliyorum. Ancak annem vefat etti. Bunu sana daha erken iletmek isterdim ama biliyorsun, mesafeler acı haberleri duyurmak için büyük bir engel.
Neler olduğunu merak ettiğini biliyorum, anlatacağım. Annemin vefatı beklenmedik bir şey değildi. Hastalığından bahsettiğimi hatırlıyorum, belki sen de hatırlarsın. Bir sabah uyandım ve işte, yatağındaydı, cansızdı. Öleceğini biliyordum ancak bu hissin bu kadar ağır olacağını hiç tahmin etmemiştim.
Yaptığım hiçbir şeyden zevk alamaz oldum. Tatsız bir hayatım varmış meğer, diyorum. Sevgili dostum, annemin hayatımdaki yerinin bunca değerli olduğunu nasıl göremedim?
Sanırım daha fazlasını yazmaya elim varmayacak. Biliyorsun, duygusal bir adam değilimdir. Ancak şu sıralar ne kadar çok ağladığımı anlatsam, inanasın gelmez.
Bana neler yaptığını anlat, son zamanlarda nasıl geçiyor günlerin? Lütfen annemin lafını uzatma, deşme sen de. Başka şeyler anlat bana. Nişanlın nasıl? Annenler?
En kısa zamanda mektubunu bekliyorum.
Bünyamin."
İrice açılmış gözlerle mektubun zarfını aldım elime. Alıcı kısmına kaydı gözlerim korkuyla. Cenk Artuk.
Hayır. Kendime inanamıyordum. Az önce bana ait olmayan bir mektubu açmıştım. Hem de bir buçuk ay önce buradan taşınıp gitmiş olan komşumun mektubunu!
İçli içli yazılmış satırları utanarak yeniden okudum. Başka birinin özelini adeta taciz etmiştim ve bu yüzümü cayır cayır yakmaya yetmişti. Mektubu zarfına hızlıca yerleştirip ne yapacağımı düşünmeye başladım. Günün yorgunluğunu unutuvermiştim, çıkar yol arıyordum.
Fakat apartman sahibinden Cenk Bey'in yeni adresini öğrenmeye çalışmak dışında hiçbir şey gelmemişti aklıma. Nitekim, denemiştim de. Ancak apartman sahibimiz Fahrettin Bey de bilmiyordu Cenk Bey'in nereye taşındığını.
Sonuç olarak hiç tanımadığım bir adamdan gelen acı dolu bir mektupla öylece kalakalmıştım.
xxx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
posta kutusu ruhları
Romance1982. Artık işim dışında düşündüğüm başka bir şey daha vardı; posta kutuma sıkışıp kalan, acı dolu ruhlara sahip mektuplar. xxx 280620