mektup 4

500 114 29
                                    

1982, kasım

Arabamı kaldırım kenarına park ettikten sonra yan koltuğa koyduğum poşetleri de alıp arabadan çıktım. Ayaklarım şişmişti, bir an önce bana işkence eden bu topuklu çizmelerden kurtulmak istiyordum. 

Son bir haftadır yaptığım gibi yorgunluğumu unutup heyecanla posta kutuma doğru koştum. Üç kez hayal kırıklığına uğramıştım, üç mektubun üçü de arkadaşlarımdan gelmişti çünkü. Beklediğim mektup gelmiyordu. Belli ki kızmıştı, ancak ben yine her gün umutla kurcalıyordum posta kutumu.

Poşetleri yere indirip kutuyu açtım. Gördüğüm mektup yine beni heyecanlandırmıştı. Bir çırpıda mektubu kapıp üzerini okudum.

B. Almakay.

Elimde olmadan topuklarımı yere vurup heyecanımı bastırmaya çalıştım. Sonra aceleyle poşetleri alıp dik merdivenleri adeta koşarak çıktım. Bir an önce okumak istiyordum. Merdivenleri çıkarken aklımdan türlü senaryolar geçirdim. Çoğu kötü senaryolardı ama ben mektubun iyi şeyler söylemiş olduğunu umuyordum. 

Eve geldiğimde poşetleri adeta muftağa fırlattım. Sonra sandalyeye oturup zarfı aceleyle yırttım.

"Merhaba Ece Hanım,

Merak etmeyin, size kızmadım. Aksine birilerinin farkında olmak beni rahatlattı, kaygılanmayın. 

Size yazmam konusunda gerçekten istekli misiniz, yoksa bana yalnızca bir kapı mı açmak istediniz, tam anlayamadım. Ancak ben istekli olduğunuza inanmak istiyorum. Sizi rahatsız etmek son istediğim şey bile değil. Sonuç olarak tanımadığınız bir adamdan geliyor bu mektuplar. Ayrıca bana güvendiğinizi görmek de beni gerçekten mutlu etti. Ve birde, kalp sıkışıklığımdan uzaklaşmak için yazdığım bu mektupları okumaya gönüllü olduğunuz için teşekkür ederim.

Daha başka ne yazsam bilmiyorum, fazla şaşkınım. Artık mektuplarımda neler yazdığımı hatırlamaya çalışıyorum, umarım saçma şeyler yazmamışımdır. Yazdıysam, affola. Artık dikkat edeceğimden emin olabilirsiniz. 

Ne denir ki başka? Tanıştığıma memnun oldum? 

Kendinize iyi bakın. Bir sonraki mektubum yakında elinize ulaşır. Hoşça kalın.

Bünyamin."

Dudaklarımı ısırdım. Umduğum olmuştu işte, kızmamıştı bana. Bu içimde gizlenen huzursuzluğu yok etmiş, yerine sonsuz bir rahatlamayı koymuştu. Artık yeni bir arkadaşım, hayatıma dahil olan yeni bir heyecanım vardı. Bu beni mutlu etmeye yetmişti.

Saniyeler içinde bir kağıt ve kalemi kaptığım gibi yazmaya koyuldum.

"Merhaba Bünyamin Bey,

Bana kızmamış olmanız inanın beni çok mutlu etti. Merak etmeyin, yazdıklarınızın hiçbirinde tek bir kusur yok, en azından ben göremedim. Kendinizi rahat hissedebilirsiniz. Çünkü dediğim gibi, samimiyetinize güveniyorum.

Ayrıca gerçekten ben de size karşı içtenim. Samimiyetime güvenin, bana yazmanızı elbette isterim. Benim için yeni bir dost olursunuz hem, fena mı?

Damdan düşer gibi gelen mektubumun sizi şaşırtmasını bekliyordum zaten. Şimdi densizlik etmemiş olmak için size kendimi tanıtmayı bir borç bilirim.

Bankacıyım, hayatım işimin çevresinde dönüyor. Annem, erkek kardeşim ve birkaç arkadaşım dışında pek insan yok çevremde. Bu kadarım. Benimle ilgili en belirgin şeyler bunlarla sınırlı ne yazık ki.

Aslında en başında söylemem gereken şey, sanırım anneniz için baş sağlığıydı. Allah rahmet eylesin. Sabrın sonu selamet derler, buna da sabır. Bana bununla ilgili hislerinizi de yazın lütfen. Bastırıp kaçmak neye yarar?

Ben de daha fazla ne yazsam bilemiyorum, inanın. Zaman geçtikçe kalemimizin bağı çözülür umarım. Bir dostunuz olmak için çaba sarf edeceğimden emin olabilirsiniz.

Kendinize iyi bakın, mektubunuzu bekliyor olacağım.

Ece."

xxx

posta kutusu ruhlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin