8 | Bu iyi hissettirdi

7.5K 494 370
                                    

Bu iyi hissettirdi

"Bence bu film aşırı sıkıcı kapatalım." Oflayarak bana yanıt verdi. "Sen de hiç bir şey beğenmiyorsun. Kalk bara götüreceğim seni." Gözlerimi onunkilere çevirmiş konuşmuştum. "Hayatta olmaz. Hiç sevmem." Kolumu sarstı. "Hadi ama Jeongguk. Neden böylesin?" Barları ve içmeyi sevmiyordum. "Ama istemiyorum ki." Dudaklarını büzüp bana baktı. Ağlama moduna girmişti. Tanrım. "Tamam, gidelim madem. Kalk noona." Koltukta sıçrayıp bağırdı. "Yaşasın!" Çocuk gibi sevinmesine güldüm.

Evden çıkmış metroya yürüyorduk. "Sen de içecek misin?" Başımı salladım. "Hayır, sevmiyorum." Kaşlarını kaldırıp bana baktı. "Ama oranın içkileri çok güzel, ben şarabına bayılıyorum." Omuz silktim. "Belki içerim. Ama pek içecek gibi değilim."

Metroya binip üstümdeki bakışları umursamadan koltuklardan birine oturdum. Başımı eğerek telefonumu açtım. Biraz gezindikten sonra kapattım.

"Daha ne kadar kaldı?" Boşluğa baktı ve düşündü. "Şimdiki durakta ineceğiz galiba." Başımı salladım ve ayaklandım.  Biraz gittikten sonra metro durdu. Kapıdan birlikte çıkarak bara doğru ilerlemeye başladık.

"Şurası mı?" Onaylayan mırıltılar çıkarmıştı. Güzel bir mekan gibiydi. Kapısı ve dış duvarları simsiyahtı. Kapının kenarlarında solmuş kırmızı gül sembolleri vardı. Güllerin de koyu turkuaz yaprakları.

Kırmızı ışık gözümü alıyordu, bu yüzden pek etrafıma bakamıyordum. "İster misin?" Cevabımı vermeden bana uzatmıştı. İstemeyerek elinden bardağı aldım. Bir iki yudumu zar zor alarak kaşlarımı çattım. Fena değildi ya.

5-6 bardaktan sonra kendimde olmadığımı hisseddiyordum. Gözlerim kayıyor, başım dönüyordu.

"Ben geliyorum Jeongguk. Beni burada bekle." Ne dediğini algılayamamıştım. O, tabureden kalkmış birinin kucağına çoktan yerleşmişti bile.

Fark etmeden bir kaç bardak daha içtim ve durdum. Yanıma oturan bedene baktım. Oldukça yakışıklıydı. Kim bu esmer, koyu kahve saçlı, boylu poslu adam?

"Sende mi buradaydın Jeongguk-shi?" İsmimi nerden biliyordu? Ben onu tanımıyordum bile. "Seni tanımıyorum. İsmimi nerden biliyorsun?" Omuz silkti ve elini bacağıma atarak açıkta kalan kısmı okşamaya başladı. "Ben Yejoon. Hatırlarsın belki." Göz kırptı. Elini bacağımdan çekerek kucağına yan bir şekilde oturdum ve bir bardak daha istedim.

"Bana birini anımsatıyorsun Yejoon." Yüzüme yaklaştı. "Kimi?" Bir şey demedim ve yüzümü onun yaklaştığı kadar geri çektim. Bir fondip yapıp ağzımın kenarından akan beyaz sıvıyı sildim.

Elini tekrar bacağıma atıp tutmuş ve diğer tarafa atmıştı. Yüzü yüzüme dönüktü şimdi. Dudağımı yanağına yaklaştırıp sürttüm.

"Sarhoş olduğun çok belli Jeongguk." Diyip kıkırdamıştı. Yanağından uzaklaşarak yüzüne baktım. Bacaklarımı biraz daha açarak kucağında yayıldım.

Küçük bir kısmı açıkta kalan belimi iki parmağıyla okşuyordu. Kulağıma yaklaştı ve fısıldadı. "Dudaklarının tadına bakmak istiyorum." İki elimle çenesini kavradım ve dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdım. "Tat o zaman."

Dudaklarımız arasındaki kısa mesafeyi kapattı. Ellerini kalçama indirdi ve beni kendine çekti. Kendimi ona bastırdımda boğukca inledi. Dudaklarımı araladığımda dilini içeriye yollamış, kalçalarımı sıkmıştı.

Sentinus | taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin