İçim sıkıntıyla dolarken yattığım yerden doğruldum. Neden böyle bir şey yapmıştım gerçekten bilmiyordum. Sabah olmuştu ve gözüme gram uyku girmemişti. Kalkıp okul formamı giyindim ve kahvaltı yapmadan dışarı çıktım. Sinan'ı ve bizim çocukları beklemeye başladım.
"Bu gözler neler görüyor?"
"Kıyamet alametleri."
"O ne la öyle."
Sırayla Burak, Onur ve Refik yanıma gelip bana garip garip bakarken söylemişlerdi. Gözlerimi devirdim.
"Abartmayın amınakoyayım." dedim durgun bir şekilde.
Tam o sırada Sinan heybetle bize doğru gelirken oldukça sinirli ve keyifsiz görünüyordu. Sinan kimseyi bu kadar takmazdı, zaten taktığı kişileri direkt siker atardı. Bu sefer işler istediği gibi gitmediği için oldukça sinirliydi. Yanımıza geldiğinde onun gözlerinin içine bakıyordum, yine de bana tebessüm etti ve boynuma bir öpücük kondurdu.
"Abi Karan'ın bugün erken çıkması sebebi ile akşama parti düzenleyelim." dedi Burak gevşeklik yaparak. Sinan ona aldırmadı ve yürümeye başladı.
"Ne boş insansın Burak." dedim ilerlerken. Hareket çekip yapmacık bir şekilde gülümsedi.
"Dolu insan da konuştu." dediğinde Sinan'a doğru baktım. Bizi dinlemiyor gibiydi. Kalbim yeniden ağrırken boş boş konuşarak okulun önüne geldik.
Bahçeye geldiğimizde neredeyse tüm okulu dışarda gördüğümde kaşlarım çatıldı. Burak direkt birini durdurup sordu.
"Ne oluyor lan beleş bir şey mi var?" dediğinde bizden küçük olan çocuk kafasını olumsuzca salladı.
"Yok abi ilk üç ders öğretmenlerin toplantısı varmış." dediğinde hep birlikte küfür ettik.
"Böyle işin amına koyayım ya ben, neden haber vermiyorlar geç gelirdik." diye soludu Refik. Sıkıntı ile nefesimi dışarı bıraktım. Sadece Sinan ses çıkarmadı, ona doğru döndüğümde bir noktaya kilitlenmiş sinirlice bakıyordu. Baktığı yeri takip edip Ecevit'i bulmam ile yutkundum. O da ona sırıtarak bakıyordu.
"Bu piç neden sırıtıyor." dedi sinirlendiği ses tonundan belliydi.
"Siktir et Sinan." dediğimde bana bile aldırmamıştı.
"Hayırdır aslan parçası, ne artist gibi bakıyorsun?" diye bağırdı dalgayla Ecevit. Gözlerim büyürken, yanımda afallayan ve ardından küfür ederek üzerine yürüyen Sinan'ı tuttum. Bizimkiler sinirle bakıyordu. Tüm okul bizden tarafa dönerken Sinan cebinde ki çakıyı çıkaracaktı ki kolundan tuttum. Sinirden titriyordu.
Onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Karşısında ilk defa ona kafa tutan biri vardı. Bu durum hiç alışık olmadığı bir şeydi.
"Hadi yürü gidelim lütfen." dedim gözlerinin içine yalvarırcasına bakarken. Beni duymuyordu.
"Sinan!" diye bağırdım, bakışları bana döndü. "Ne olur yürü." dedim ve bize bakan kalabalığın içinde onun kaskatı olmuş bedenini çekip okuldan içeri soktum. Benimle yürürken halen öfkeli nefesler alıyordu. Basketbol sahasına götürdüm. Sinirden deli olacak gibiydi.
"Karan bana kafa tutuyor!" dedi sinirle, tam yeniden bahceye gitmek için adım attığında onu tuttum.
"Sinan Allah aşkına dur." dedim, ne yapacağımı bilmiyordum çok sinirli görünüyordu. İlk defa bana bakarken bile sakinleşmiyordu. Sakinleşmesi, katil olmaması için bir şey yapmam gerekiyordu.
Kafasını çevirip dudağımı dudağına bastırınca donup kaldı. İki yıldır dudağıma bir kere bile sürtmemişti dudağını. Çünkü bu normal öpmelerden farklı duruyordu. Dudağını içer gibi öptüğümde tüm siniri gidip yerini şaşkınlığa bırakmıştı. Yüzü bembeyaz olmuştu.
Kendine gelmesi birkaç saniye aldı, ardından yanağımdan tutup dudaklarıma saldırdı. Ağzını öyle büyük açıp dudağımı kemiriyordu ki nefessiz kalmıştım. Yıllardır su içmemiş gibi davranıyordu.
Ne kadar ayakta dudaklarımı yaladı bilmiyorum ama üç kere zilin çaldığını hesaplanmıştım. Sadece öpüyordu, ölüyordu.
Dudaklarımın kızardığını ve şiştiğini hissedebiliyordum ama yine de karşılık veriyordum. Tüm yılların acısını çıkarmak istermiş gibi öpüyordu. Yeniden birkaç dakikalık nefes alma molası verdiğinde alnını alnıma yasladı.
"Şey Sinan, acaba bu şekilde sadece yalnızken mi öpüşsek?" dediğimde gülümsedi.
"O zaman seni bir yere kaçırmam gerekiyor, yoksa dayanamam." dediğinde gülümsedim. Uzanıp dudağından öptüm.
"Ağlayasım var Karan." dedi boğuk çıkan bir sesle.
"Neden?" diye sordum dudağına doğru fısıldarken. İki dudağımı da dudaklarının arasına aldı.
"Seninle böyle öpüşmek, bir bütün olmak beni ağlama isteğine sokuyor. Delireceğim seni severken." dediğinde boynuna sarıldım biraz daha. O da direkt nemli dudaklarını boynuma koyup öptü.
Arkadaşlar hikaye garip biliyorum, normal şartlarda böyle bir şeyi asla kardeşlik arkadaşlık diye görmezler dünyanın en saçma olayı olur. Ama Sinan gerçekten çok iyi kanıtlamış kendini ahdhdhdh. Sinan'ı yazarken ben bile ona aşırı güveniyorum.
Bu arada kafanız karışmasın diye yazıyorum Sinan ve Karan asıl çift, tabi siz isterseniz tarih hocası ile bile shipleyebilirsiniz neyi daha çok seviyorsanız. Ben sadece belirteyim dedim...