Kapı tıklanınca gözlerimi kapıya diktim hocanın lafı kesilmişti. Kapı gel komutunu almadan açıldı ve içeri bir çocuk girdi. Bu geçen gün instagramdan baktığımız Ecevit adlı çocuktu.
"Buyur evladım?" diye sordu Tarih hocası. Ecevit sınıfa bir göz gezdirip hocaya döndü.
"Yeni geldim hocam, bu sınıfa vermişler beni." dedi tekdüze bir sesle. Hoca gülümsedi.
"Aa hoşgeldin, geç boş bir yere otur." dedi samimi bir şekilde, çocuk samimi bir şekilde gülümseyip tek boş yer olan duvar kenarında ki arka kısma ilerledi. Sırtını duvara yaslayıp yayvan bir şekilde oturdu. Hocaya kısık gözlerle bakmaya başladı.
"Bak geçen gün baktığımız çocuk." dedi Burak kafasını arkaya çevirirken.
"Öyle bir anlattın ki sınıfa sarhoş falan olup girer sandım." dediğimde sırtı titrediğinde güldüğünü anlamıştım. Sinan bedenini sıradan kaldırıp dilini damağında gezdirirken gömleğinin ucunu çekip düzeltti. Bakışları bana döndüğünde ona baktığımı fark etti ve tebessüm ederek yanağımdan öptü.
Zil çaldığında hava sıcak olduğu için sınıfta durmuştuk. Bizim tayfa sıralara dağılmış uzanarak telefonla oynarken Sinan yine 'Karan'ın boynundaydı'. Yumuşak bir şekilde öptüğü için huylanıyordum. Her öldüğünde kokumu içine çekiyor gibiydi.
O sırada Ecevit bir ara dışarı çıkmışken, sınıfa geri dönmüştü. Kapıdan içeri girip bizi gördüğünde adımlarını durdurup şok içinde boynumu öpen Sinan'a baktı. Daha sonra gözlerimiz birleşti. Ağzını bir karış açmış bakarken sınıfa dönüp baktı, kendi gibi izleyen var mı diye. Ama kimse bakmıyordu, kendi halinde takılıyordu. Farkındalıkla bize olan bakışlarını sürdürerek sırasına oturdu ve sırtını duvara yaslayıp bizi izlemdhe devam etti.
"Sinan şu yeni gelen çocuk, bize bakıyor." dediğimde Sinan kafasını boynumdan çekti.
"Rahatsız mı etti seni bakışları?" diye sordu kaşlarını çatarak. Kavgaya hazır gerilen bedeni ile arkasını dönecekken onu tuttum.
"Hayır lan etmedi." dediğimde şüpheli baktı, ama onu boynuma çektiğimde birkaç saniye durup yeniden nefes alırmış gibi yumuşak dilini de kullanarak boynumu öpüyordu.
Çocuğun bakışları bir an olsun ayrılmadı bizden. Başka biri olsa kavga edilecek bir pozisyondu ama şuan en doğal olan çocuğun yaptığıydı. Nerde görülmüştü iki tane delikanlının sınıfın ortasında bu kadar samimi görüldüğü. Muhtemelen şuan kafasından gay bunlar diye geçiriyordu ama zamanla herkes gibi kabul edecekti.
"Aşkım, bugün Ayla'nın sevgilisi de gelecek kafeye. Sende gel lütfen..." dedi Sinan'a doğru. Sinan boynuma bir öpücük kondurup geri çekildi.
"Kızım sürekli kafede falan olamam ben, işim gücüm var çocuk eğlemiyorum." dediğinde Arzu'nun dudakları bir çocuk edasıyla büzülmüştü.
"Ama lütfen...." dedi son kısmı uzatarak. Oflayıp sinirli bir şekilde kafasını olumlu anlamda salladı. Arzu uzanıp yanağından öptü. Yerinde duramıyordu.
Gözüm yeniden duvar kenarına yaşlanmış olan çocuğa dönünce konuşmaya şahit olduğunu anladığım dehşet ve şok içinde ki bakışları ile ortada dönen manzaraya bakıyordu yine. Kendimi tutamayıp boğazımdan gülmeye yakın bir ses çıkınca kafasında bıcır bıcır konuşan Arzu, ve Sinan duymamıştı.
---
Çıkış zili çaldığında hızla sıradan kalktık, bizim tayfa yine kimseyi takmadan aşağı inerken Sinan, Arzu'nun gelmesini bekledi. Biz bizim tayfa ile kapıdan çıktık. Bizimkiler bir ayarlama yaparken ben öylece kapının önünde bekliyordum elimi cebime koymuş bir şekilde. Omzuma biri dokununca arkamı dönüp baktım. Ecevit karşımda durmuş bana bakıyordu. Ayni boyda sayılırdık, belki benden bir santim uzundu. Göz kırpıp 'ne var' anlamında gözlerinin içine baktım. Çocuk bugün korku filmi izliyor gibi bakıyordu.
"İki dakika bir gelir misin bir şey soracağım." dediğinde kafamı salladım ve boşalmaya başlamış olan okulun kapısının yan tarafına geçtim. Bizimkiler o kadar dalmışlardı ki beni farketmemişlerdi. Ecevit gözümün içine kaşları çatık bir şekilde bakıyordu.
"Üçünüz grup mu yapıyorsunuz?" dedi iğrenen bir ses tonuyla. İlk başta ne dediğini anlamasam da daha sonra kafama dank etmesiyle yüzüne baktım ciddi mi diye. Gayet ciddi olduğunu anladığımda bir kahkaha attım.
"Ulan daha önce böyle bir soru soran olmamıştı." dedim kahkalarımın arasından. Kaşları çatılmıştı. Bizimkiler bana doğru bakmaya başlamışlardı.
"Yakında anlarsın sen de." dedim sırıtarak.
"Karan!" Sinan'ın sesi arkamdan sert bir şekilde değildiğinde kafamı çevirip gülümseyerek ona baktım. Kaşları çatık bir şekilde Arzu'nun elinden tutmuş bana doğru bakıyordu. Önüme dönüp Ecevit'e bir kez daha gülümsedim.
Sinan'ın yanına gittiğimde, halen çocuğa bakıyordu. Ardından bana döndü ve yüzü yumuşadı. Yanağıma eğilip öptü ve eliyle beni yöneltti. Biz mahalleye doğru giderken yeni çocuğun şaşkınca arkamızdan baktığına emindim.