İSTİLA

67.7K 4K 2.5K
                                    

Sinan'dan;

"Dün buralarda bir kavga olmuş, bizim Ayşem abla kocasını aldatıyormuş. Kocası da bunu duyunca ortalığı birbirine katmış." Burak'ın heycan ile anlattığı dedikoduya gözlerimi devirdim. Bizene karşı komşunun kocasını aldattığından..

Sigaramdan bir duman daha çekerken telefonuma gelen mesaj ile dumanı burnumdan geri bıraktım. Cebimden telefonumu çıkarıp elimde dönderdim ve ekran kilidini açtım. Ferman abi bir mesaj göndermişti. Ona cevap verip telefonu kapatacakken düzenli olarak yaptığım şeyi yapıp galerimi açtım. Karan'ın fotoğrafını bulduğumda sigaradan gözlerimi kısarak bir duman daha aldım ve fotoğrafa bakarken dumanı üfledim.

Telefonu birkaç dakika sonra kapatıp cebime koyarken, kafamı kaldırdığım an sokağın girişinde ağlayarak yürüyen Karan'ı görür görmez elim ayağım birbirine dolanmıştı. Sigaram elimden düşerken Burak ve Onur'u umursamadan ayağa kalktım ve hızlı adımlarla Karan'a doğru yürüdüm. İçini çektiğinde kalbimin parçalandığını, bir toz tanesine dönüştüğünü hissettim.

"Karan..." dedim endişeli ve gergin sesimle. Birkaç adım sonra yanına varınca ıslanmış kirpikleri ile bana baktı. "Neden ağlıyorsun?" dudakları büzülürken kolunu hafifçe yukarı kaldırdı.

"Biri bu küçük kediye çarpıp gitmiş.." dedi çatallaşmış bir sesle. Ancak o zaman Karan'ın kollarında bir kedi olduğunu fark etmiştim. Kedi çok küçüktü ve acı çekiyordu.

"Tamam, ağlama. Veterinere görürüz." dedim yumuşak bir sesle. Bir kediye bir de bana baktı.

"Bende götürecektim ama nerede var bilmiyordum." ama çocuk gibi konuşursa ben dayanamaz sarılırdım ki bu çocuğa...

"Ben biliyorum, gel." dedim ve hafifçe beline dokundum. Bizimkilerle döndüğümde artık Karan ile ilgilenmeme alıştıkları için pek bir tepki vermiyorlardı. Elim ile geliyorum işareti yapınca kafalarını salladılar.

"Yakın mı?" diye sordu içini çekerek kediye bakarken. Şimdi o ağlıyor diye oturup bende ağlayacaktım ama.

"Yakın bebeğim.." o kadar yumuşak konuşuyordum ki bazen ben bile inanamıyordum bu sesin ve sözlerin benden çıktığına. "Ama ağlama artık." dedim bir kez daha iç çeken çocuğa.

O kafasını uslu bir şekilde sallarken gülümsedim. Elinde tuttuğu kedi bir kere miyavlarken bakışlarını hemen ona indirdi. Beyaz kemikli elleri ile kafasını okşadı hafifçe. Hâlâ belinden tutarken, buna itiraz etmemesi nefesimi hızlandırmıştı.

Veterinerin önüne geldiğimizde bir bakış attı ve ardından benim yönlendirmem ile beraber içeri girdi. Ağlaması durmuştu ama halen mutsuzdu. Kedinin hemen iyileşmesi gerekiyordu.

"Selamün aleyküm Tekin abi." dedim içeride ki beyaz önlüğü ile duran adama. İçeri girdiğimizde bize baktı, ardından bakışları Karan'ın kucağında ki kediye döndü.

"Aleyküm selaam..." derken kediye doğru gelmişti. Dikkatlice bakıyordu."Ne oldu?"

"Araba çarpmış." dedi Karan yine ağlamaya meyilli sesiyle. Tekin abi sabır dilenir gibi sağa sola oynattı.

"Sen ver bakalım bana." dedi kediyi dikkatli bir şekilde kucağından alırken. Karan sanki çocuğu elinden alınmış gibi bakıyordu kediye. "Siz bekleyin, ben bir durumuna bakayım.." dediğinde kafamızı salladık.

Veteriner içeri girerken ikimiz tek kalmıştık, yanda ki bahçeyi fark edince Karan'a döndüm. O masum masum kedinin arkasından bakıyordu.

"Gel bahçeye çıkalım, burada bekleme." dediğimde kafasını çevirip bana baktı.

"İstersen gidebilirsin." dedi, yanında bir saniye durabilmek için ömrümü veririm bana hâlâ gidebilirsin diyor...

"Yok bende merak ettim kediyi." dedim yalan uydurarak. Başkaları yere düşerken kafasını salladı ve bahçeye doğru ilerledi. Onu izlerken kalbimin sancılanmasını derin bir nefes alarak önlemeye çalıştım ama olmadı tabi ki. Peşinden bende bahçeye çıktım, küçük bir bahçeydi ve dört tarafı kapalıydı. Aslında bahçe değil de, balkon gibiydi.

Karan bir köşeye geçip duvara yaşlanınca onun yanına gittim. Hâlâ üzgün üzgün bakıyordu, büzülmüş dudağına bakınca nefesim uydurdu.

"Üzülme.." dedim tekrardan yanındayken. Kafasını kaldırıp bana baktı. Biraz daha yakınlaştım ve uzanıp boynundan öptüm. Derin bir nefes alırken gözlerimi kapatmıştım.

"S-Sinan..." dedi titrek bir sesle. Bir kez daha dudaklarımı değdirdim boynuna.

"Eğer istemiyorsan bir daha gözünün içine bile bakmam." konuştukça dudaklarım beyaz tene değiyordu. Gözünün içine bakma konusunda çok emin olmasam da bir daha asla elimi sürmezdim.

"İstememek değil de..." mayışık ve pes etmiş bir sesle konuşurken gülümsedim. İkimiz de duvara yaslanırken yakasını biraz açıp uzun süredir hasret kaldığım o boyuna yöneldim.

Gömleğimin ucundan tutup avuçlarının içine aldı ve nefesini tuttu. Şuan boynuyla öpüşür gibi öpüyordum ve kafayı yemek üzereydim. Boynuna bir iz bıraktım, her gördüğümde benim olduğunu fark edeyim diye.

Ikınır gibi bir inleme sesi çıkardığında derin bir soluk aldım. Şuan yatakta olmayı dilerdim onunla beraber. Alt tarafım Karan'ı işaret ederken birden kapının ordan bir ses duyunca küfür ederek durdurdum dudaklarımı.

"G-Gelin..." Veterinere döndüğümde şok olmuş bir şekilde bizi izlediğini gördüm. Karan yanımda nefesini tutmuştu ve anında kızarmaya başlamıştı.

"Tamam." dedim ifadesiz sesimle. Sanki çıplak yakalamıştı tepkiye bak...O içeri giderken Karan'a döndüm.

Yanakları gerçek anlamda kıpkırmızı olunca çenesini kaldırıp yanağına bir öpücük kondurdum. Boynunda ki ıslaklığı da elimle sildim.

"Utanma." dediğimde bana alttan bir bakış atıp, kafasını eğdi ve içeri doğru adımladı.

Gülümsememek için dudaklarımı dişlerken içeri girdim. Veteriner ve Karan birbirlerinin gözlerinin içine bakmadan konuşuyordu. Kedi birkaç gün burada kalacaktı. Karan kafasını sallarken, ücreti sordu. Burası sokak hayvanlarına bedavaya bakıyordu.

Ücret olmadığını anlayınca kafasını sallayarak bana bir bakış attı ve veterinerden çıktı. Hemen arkasından giderken o hızlı hızlı yürüyordu.

"Kaçma benden." dedim küçük adımlarına yetişip.

"Neden böyle yapıyorsun?" dediğinde gülümsedim.

"Çünkü seni bir kavrama koymayacak kadar çok seviyorum, benim bu sevgimin dünyada bir karşılığı yok Karan..." dediğimde ani itirafım ile durdu. Onunla beraber bende durdum. Gözlerimin içine bakıyordu.

"Bana şimdi öl desen, bir saniye bile düşünmem. Senin için ölürüm de." dedim uzun süredir tuttuğum hislerimi söylemenin yoğunluğu ile. Karan şok olmuş bir şekilde bakıyordu.

"Çok seviyorum.." dedim gözlerinin içine bakarak.

Korku ya da ne yapacağını bilememe hissi ile gözlerini kaçırdı ve hızla yürümeye devam etti. Bu sefer arkasından yürüyüp onu yalnız bıraktım. Ellerinin titrediğini gördüm.

O an düşündüm; ben bu oğlana ömrümü verirdim.

ZAAF Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin