10-Tehlike

14 3 26
                                    


'Yara almış insanlar tehlikelidir.
Cehnnemde nasıl evde gibi hissedeceklerini bilirler.'

<><><>

Boş ve ıssız sokaklarda bu defa korkmadan yürüyordu Elena. Etrafına baktı. Her baktığında değişen sokaklara. Sonra gözyaşlarını sildi ve bağırdı. "BELLA COLIN!" Ses sokaklarda yankılanırken etrafına bakıyordu. "ÇIK ORTAYA!" Rüzgar esmeye başladı. Arkasına döndüğünde tanıdık bir sokağı gördü. Buraya ilk geldiğimde korkuyu hissetmesine sebep olan o ıssız sokaktı bu. Gözlerini kapatıp diğer tarafa döndü. Bu defa adamların önünü kestiği sokaktaydı. Yutkundu. Etrafına bakındı kimse var mı diye. O an kulağında bir ses yankılanır gibi hissetti. Gözlerini kapattı acıyla.

'KIZI BIRAK!' Masmavi gözler ona bakıyordu.

Başını iki yana salladı. Gözlerini açtı. Hepsi bir oyundu. Bella Colin'in bir tuzağı. Gözleri dolmaya başlamıştı. Boğazına oturan yumru yutkunmasını zorlaştırıyordu. "AZICIK GURURUN VARSA KARŞIMA ÇIKARSIN!"

Derin bir nefes alıp ilerlemeye devam etti. O sırada esen soğuk rüzgarı fark etti. Bir yerden hatırlıyordu Elena bu rüzgarı.

"Sen benim üşümemi engelleyebiliyor musun?" Elena'nın gözleri kocaman açılmıştı. "Evet! Evet bana baktığında da yapmıştın! Nasıl yaptın bunu?!"

"Yapmadım hiçbir şey!"

"Çok kötü bir yalancısın." Cole ona döndü. Gülümsedi.

Artık onu ısıtacak şapşal bir yalancı yoktu. Gözleri yeniden dolmaya başlamıştı. Sesleri sanki bir kayıt cihazında kaydedilmiş gibi beyninin içinde tekrar tekrar dönüp duruyordu. Acıyla bastırdı dudaklarını birbirine. Bir iki damla yerle buluşmuştu. Hemen başka bir sokağa yürüdü. Ama bu defa evlerinden üç sokak arkadaki sokaktaydı karşısında Cole vardı. Yerde öylece yatıyordu. Gözleri kapalıydı. O an ne tepki vereceğini bilememişti. Tek yaptığı bağırıp ona doğru koşmak olmuştu. "COLE!" Ona dokunduğu anda Cole toz gibi dağılmıştı. Ve sokak eski haline gelmişti. Şaşkınlıkla ayağa kalktığında karşısında hayatında gördüğü en güzel kadın duruyordu. Siyah giyimli uzun ince kadın. Daha önce evlerinde de görmüştü bu kadını Elena.

"Bella'yı mı arıyordun?" Elena şaşırmıştı. Kadın ona uzak duruyordu. Etrafında bir sürü adam vardı. Korumalar olmalıydı.

"Evet."

"Hmm..." Kadın bir çocukla konuşurcasına devam etti. "Neden arıyorsun?"

"Sormak istediklerim var."

Gülümsedi kadın. "Şanslısın öyleyse." Elena'yı süzdü. "Aramana gerek kalmadı. Karşındayım. Sor ne istiyorsan."

Elena kadını inceledi. Cole'u öldüren kadını. Siyah tulumu, paltosu, parlak aksesuarları, parlak stilettoları, uzun siyah bukleli saçları... Ve yüzü. Parlıyordu resmen. Tanrıça gibiydi. Karşısında tüm endamı ve gücüyle ona bakıyordu.

Derin bir nefes aldı Elena. "Koskoca Bella Colin..." Etrafı işaret etti. "Ona gelenleri sokakta mı ağırlıyor?"

Hafifçe gülümsedi Bella. "Bir mekan istiyorsun yani."

"Evet." Gayet kararlıyı Elena.

"Seni tuzağa düşürüp öldürebileceğimden falan korkmuyorsun yani?"

"Sen beni zaten öldürdün. Dün." Duygusuz bakışlarını Bella'nın gözlerine çevirdi. "Korkacak bir şeyim yok."

Afallamıştı Bella. Yüzündeki gülümseme silindi. Kız bir bakışıyla onu sarsabilmişti. Kızın gözlerinde kendini görmüştü çünkü. Gençliğini. Korkusuzluğun, öfkenin verdiği acıyı görmüştü. Ölmeden ölmeyi görmüştü. Ama artık aynı Bella değildi. Çok değişmişti. Bu his onu çok değiştirmişti. Ama ne kadar değişirse değişsin, bazı acılar geçmemişti. Hep aynı kalmıştı. İçine attığı kadar öfkelenmişti. Öfkelendiği kadar kararmıştı içi. Ve şimdi. Simsiyahtı.

Nevona Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin