Emre
"Kimler var şimdi radarımızda?"
Cora'dan bana gelen soruyla masada duran eline vurdum.
"Bağır, bağır. Duymadı kimse, biraz daha bağır. Hem kız kesiyormuşuz gibi, yapma." Yanarız.
"Biraz öyle oluyor ama neyse. Düzelteyim senin için, kim var şüpheli olarak?"
"11/C Gizay Derya Sirkeci. Şiir yarışmasında, öğretmenlerin seçtiklerinde birinci olan kız. Kumral, boyu normal.
"10/A Lavin Turan. Şiir yarışmasında, öğretmenlerin seçtiklerinde ikinci olan kız. Kumral, boyu normal.
"11/B Sevim Ak. Şiir yarışmasında, öğrencilerin seçtiklerinde birinci, öğretmenlerin seçtiklerinde beşinci olan kız. Kumral, boyu normal."
"Nergis kokuyor, dedin. Oradan gidemez miyiz?"
"Sevgili Can'cığım, sapık gibi kızları mı koklayacağız? Ayrıca, aklı varsa şampuanını ya da parfümünü, her ne haltıysa onu değiştirir."
"O zaman niye ipucu olarak kaydettin?"
"Laf olsun, torba dolsun. O an sadece kızı bulma odaklıydım."
"Kapşonlusu?"
Suratımı ekşittim ve yanaklarımı şişirdim. "Onu da giyecği zannetmiyorum."
Furkan kafama vurdu. "Ne var elimizde o zaman?"
"Boyu ve yazısı?" Bak bu boy bilgisi çok işime yarar, ülkede herkes 1.80 zaten. "Of," dedim tek nefeste uzunca. "Mal gibi beklemeseydim görebilirdim. Bir daha anneannemle hint dizisi izlemeyeceğim."
Kısa bir sessizlik oluştu, ne zaman ki Cora'nın çığlık kategorisine girecek anlamsız tepkisi duyulana kadar.
"11/C Gizay Derya Sirkeci, sana bakıyor şu an. Saat 8 yönünde, ama sen sakın bakma."
Peki ben durur muyum? Tabii ki hayır.
Sandalyemi ses çıkartarak itip saat 8 yönüne baktım. Kızla gözlerimiz kesişirken güldü ve başını masasına çevirdi.
"Mal, harbi mal."
"Bakma, kelimesinden anlamayan bir adet Emre çizelim buraya."
"Kızmayın oğlum, bir an gaflete düştüm."
"Ben bunun niye kızı göremediğini daha net anladım, salak çünkü." Bana hakaret eden Can'a öpücük attım.
"Peki bu kızın olma olasılığı yüzde kaç?"
"Yüzde otuz."
"Niye otuz?"
Anlamazcasına soran Cora'ya büyük bir rahatlıkla cevap verdim,
"Bilmem, öylesine bir sayı."
İkisi bana kızgınca bakarken ağrıyan boğazım için su içtim. Beklenen olmuştu sonunda, hasta olmuştum.
Cora yemeğini yemeğe dönerken -artık ağzının boş durmasına şaşmıyoruz- çığlık bu defa Can'dan geldi.
"Yine mi bakıyor bana?"
"Hayır."
"Lavin'i ya da Sevim'i mı gördün?"
"Hayır," dedi heyecanla. Ben sormadan devam etti sonra. "Ece, Cora'ya bakıyor."
Ve Cora'dan boğulma şov geldi.
Bir yandan ağzını kapatmaya, diğer yandan öksürmeye çalıştığı için kıpkırmızı kesildi. Ağzıma üç ton şey atsam ben de böyle olurum. Biraz sonra konuşmaya çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOT: SENİ SEVİYORUM
Teen Fiction|ithaf: Emre Murat Uzunboy| "Bakın," dedim bir kez daha. "Eğer bu sizin başınızın altından çıkıyorsa ve söylemiyorsanız duygularımla oynamış olursunuz, bilin." •• -Boşuna bu notları sizin gruptakilere yaftalama. Emin ol, onların kalbi seni görünce...