Emre
Sabah alarmı ertelemeden kalkmıştım ve oldukça da enerjiktim bugün. Bir haftadır üzerime oldukça tesir etmiş hastalığı tamamen atlatmış bulunmaktaydım. Oldukça zorlu bir süreçti, iki gün okula gidememiştim. Ama notlar her zamanki gibi elime ulaşmıştı.
Kızdaki istikrar ve azim bende olsa dünyanın dörtte üçünü fethederdim.
"Emre kahvaltı hazır. Kalk oğlum."
Anneme cevap vermedim. İlk ders beden eğitimi olduğundan siyah eşofman takımı giyip onun yanına gittim.
"Günaydın canım anam."
Öpücük atıp babamın çayını doldurmaya devam etti. Gazetesiyle içeri giren babam saçlarımı karıştırıp sofraya geçti. Uzun zaman sonra -bir hafta kadar- birlikte kahvaltı yapıyorduk.
Hasta olduğumdan iştahım kesilmişti. Ölüm gibi bir şey olmuştu ama kimse ölmemişti.
Muhabbetle geçen kahvaltımızdan kalkmadan önce fındık ezmesi sürdüğüm ekmeği ağzıma tıkıp sandalyemin kenarına bıraktığım çantamı omzum astım. Kendimi çatlatacak kadar çok yemiştim.
"Ben çıktım. Kendinize dikkat edin."
Ağzım dolu olduğu için boğuk boğuk çıkan sesime aldırmayan babam 20'lik uzattı.
Elinden hızlıca çektiğim parağı yanağıma sürtüp sırıttım.
"Kesene bereket reis."
Annem iki tane kare şeklindeki kutuyu çantama yerleştirip kapıya doğru itekledi. Bir kere çıkıyorum, dediğim an çıksam pembe fosforlu çorap giyeceğim.
İçimdeki sönmeyen enerji ile hızlı hızlı okula gittim. Hayır koşmadım, hızlı hareket ettim, koşmak sabah sabah çekilecek iş değil.
Sınıfa girdiğimde beni büyük bir curcuna karşıladı. Sude sıraya oturmuş yanındakilere dün gece olay olan magazin haberinden bahsediyordu. Cem ve Osman hararetli bir tartışmanın içerisindeydi. Arkada uzun eşek oynuyorlardı.
Klasik 11-A.
Cora ve Can'ın sırtına atlayarak bağırdım.
"Ben geldim g*t herifler."
"Hege sümüklü."
Cora boğazını kaçan tostu öksürmeye çalılırken ayakları ve kollarıyla bana saldırıya geçti. Sırt çantamı yüzüme siper ederek bağırdım.
"Lan nerden bileyim ağzında yemek olduğunu."
"Yalnız kanka bunun ağzı boş durmuyor."
"Bak bu doğru."
Zilin sesiyle Cora üstünü başını düzeltip kenara çekildi. Olumsuz bakışlar atıp cıklayarak sırama geçtim.
Her zamanki gibi posit burada. Şaşırdık mı? Yo.
Zil çaldığı için okumadan eşofmanımın cebine attım kâğıdı.
"Kanka bir şey diyeyim mi?"
"Ne diyeceksin merak ettim, söyle."
"Bu kız seni seviyor."
Can bize dönüp eliyle açtığı ağzını kapattı.
"Furkan, Allah aşkına sesini kes lan. Sen bir şey falan deme."
"Ciddi bir şey bekliyordum mal. Kız zaten dizi sonu jeneriği gibi sürekli diyor ya, seni seviyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOT: SENİ SEVİYORUM
Teen Fiction|ithaf: Emre Murat Uzunboy| "Bakın," dedim bir kez daha. "Eğer bu sizin başınızın altından çıkıyorsa ve söylemiyorsanız duygularımla oynamış olursunuz, bilin." •• -Boşuna bu notları sizin gruptakilere yaftalama. Emin ol, onların kalbi seni görünce...