18

2.8K 229 166
                                    

BUĞRA

Arat'ın kursta olması belkide ilk defa beni üzmüştü. Aras ile başbaşa ders çalışmak önceden benim için sorun olmazdı fakat şu an beni bir tık geriyordu. O gün beni öpmesi kesinlikle dumura uğratmıştı beni. Elimde olmadan utanmıştım ve ondan kaçmak istemiştim. Açıklama yapmasını bile istememiştim.

Kafamı yerden kaldırıp mutfaktan gelen Aras'a döndüm ve "Çalışalım mı?" diye sordum. Elindeki bardağı kafasına dikip omuz silkti. "Daha erken ya ama sen bilirsin yine de."

Haklı olduğunu düşünüp biraz daha vakit öldürmeyi seçtim. Ama onunla ne yapabilirdim ki?

"Ne yapalım o zaman?" Karşıma geçip oturduğunda soruma bir cevap bekledim. Dudağını büzüp birkaç saniye yüzüme baktı. Gözlerim büzdüğü dudaklarına kaydığı sırada, "Pişti oynayalım?" sorarcasına konuştuğunda fark etmez diyerek cevap verdim ve odasına gitmesini seyrettim.

Dakikalar sonra elinde kartlar ile geldiğinde masaya geçtim. Hızlı ve pratik bir şekilde kartları dağıttığında "Önce sen at," dedi ve geriye yaslandı. Kaşlarımı çatıp elimdeki kartlara göz attım. İlk hamlemi Sinek İkili ile yaptığımda dudaklarını kemirerek eline baktı ve hızlıca bir kart attı. Bana mı öyle geliyordu yoksa bugün dudaklarıyla fazla mı uğraşıyordu? Aklıma takılan şeyin bu olması saçmaydı fakat düşünmeden edemedim. Boş vererek dikkatimi oyuna verdim ve attığı As'ın üstüne Kupa Sekizli attım.

Aras'ın sırıtmasıyla elinde Vale olduğunu anlamak zor değildi. İlk yenilgiyi hissederek kart atmasını bekledim. Beni şaşırtarak Karo Beşli attı ve altta kalmamak için rastgele bir kart attım.

Oyun böyle ilerlerken göz açıp kapayıncaya kadar bitti. Ne olduğunu idrak edememişken benim puanım Aras'tan çoktu. Tam sevinecekken kart fazlalığı ile oyunu kazanan Aras oldu. Elindeki kartları masaya atıp arkama yaslandım. "Sinir oldum şu an sana."

Aynı sırıtış ile karşılık verip "Güzel oynadın ama. Etkiledin beni," dediğinde 'he he' diyerek geçiştirdim onu. Daha sonra ciddi bir tavırla kartları yerleştirip, "Ciddiyim ama. İyi oynadın," dedikten sonra odasına ilerledi. Oturduğum yerde daha da sıkılarak arkasından ilerledim ve "E başlayalım artık," dedim. Kafasıyla beni onaylayıp geldiğimde çalışma masasına bıraktığım kitabı ve defteri açtı. Yanındaki sandalyeye oturup anlatmasını bekledim. "Üst raftan A4 kâğıdı verir misin?" Ricası ile raftan kağıt aldım ve önümüze koydum.

Uzun uzun anlatmaya başladığında tüm dikkatimi ona vererek dinlemeye çalıştım. Yaklaşık yarım saat geçmişken hocadan bile güzel anlattığına kanaat getirdim. Asla beynine girmeyen konuları şimdi çok daha iyi anlıyordum. Teşekkürü hak ediyordu.

Dakikalar su gibi akarken birden Aras ile olan yakınlık dikkatimi çekmişti. Aramızda en az bir kafa boşluk varken şimdi dipdibe sayılırdık. Hangi ara bu kadar yakınlaştık anlayamamışken bana dönen gözler ile duraksadım. "Sen beni dinlemiyor musun, Buğra?" Yönelttiği soru ile kafamı belli belirsiz sallayıp hemen "Tabi ki dinliyorum, devam et," diye geveledim. Elindeki kalemi bırakıp yüzüme bakmaya başladığında ben de aynı şekilde karşılık verdim. "Dikkatini dağıtan şey ne? Anlat çözüm bulup devam edelim."

Kafa sallayarak, "Yok bir şey," dedim ancak ikna olmadı. Biraz daha yaklaşıp gözlerini gözlerime kenetledi "Bir şey olmasaydı dikkatin de dağılmazdı," diyerek. Artık dayanamadığımı fark edip onu ellerimi göğsüne koyup biraz geriye ittirdim ve "Sorun bu yakınlığın amına koyayım," dedim sakin olmaya çalışarak. Anlamamış bakışlar ile tek kaşını kaldırdı ve "Neyden bahsediyorsun sen?" dedi. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım iki saniyeliğine. Geri açtığımdaysa "En son bu kadar dibime girdiğinde öpmüştün beni diyorum," dedim aynı zamanda elimi saçıma atarak.

Saçlarımı karıştırıp tekrar yüzüne baktım. "Sanki her an beni öpecek gibisin ve bu yanlış. Arkadaşımın abisisin sen, yapmamalısın." Kafasını arkaya atıp sesli bir şekilde ofladı.

"Tamam yanlıştı yaptığım ama anlık oldu ve bitti. Özür dilerim. Daha ne yapayım?"

Alt dudağımı dişlerim ile ezip odada gezdirdim bakışlarımı. Tekrar ona döndüğümdeyse, "Bu konuyu bir daha açmamak için... Ben de seni öpeyim, ödeşelim ve artık bir suçlusu olmasın. Çünkü biliyorum illa konusu açılacak ve suçlu aranacak."

Yüzüme bir süre baktıktan sonra omuzlarını sarsarak güldü. Bakışları ile ezildiğimi düşünerek söylediğim aptalca şey için kendime küfürler yağdırdım. Çocuk gibi öneriydi amına koyayım ne bekliyordum? Malzeme oldum gözünde resmen.

Fakat ellerini omzuma koyup, "Böyle son bulacağını düşünüyorsun yani?" dedi ve yaklaştı yüzüme doğru. Şaşkın bakışlar ile bakmaya başladığımda, "Peki, istediğin gibi olsun ve bitsin," dedi. Yutkunup önümdeki dudaklara baktım. Başta fikrim bana mantıklı gelirken şu an tereddüte sokmuştu. Deneyip görmek istediğim için dudaklarına uzandım ve gözlerimi kapattım.

Kalbimin teklediğini hissettiğimde yok saymak için dudaklarımı hareket ettirdim. Çabucak karşılık verdiğinde yalnızca bir dakika sürecek olan öpüşmeye odakladım kendimi.

Alt dudağımı emerek elini boynuma yerleştirdiğinde tekleyen kalbim kendini bir kez daha hatırlatmıştı. Üst dudağını dişlerim ile sıkıştırıp onun gibi emdiğimde kulaklarıma belli belirsiz bir inleme doldu. Muhtemelen yaptığım hareket ile olduğunu düşünerek üstüne durmak istemedim. İzin istercesine dilini getirdiğinde ne de olsa son olacak, diyerek kabul ettim ve ben de dilimi çıkardım.

Öpüşmenin harareti giderek arttığında nefesimin kesildiğini hissettim. İlk defa öpüşmüyordum, tamam, ama ilk defa bu kadar güzel öpüştüğümü düşündüm. Dilde'yle gerçekleşen bir öpüşmeden çok daha uzak ve güzeldi o an.

Dilini damağıma sürtüp ağzımın içinde dolaştırdığında, kendimi tutamayarak inledim ve üst dudağını tekrar dişlerim ile ezdim.

Daha ben çekilmeden dış kapıdan gelen sesle hızlıca ayrıldık. Şokla gözlerine baktığımda utanacak vakit bulamadım ve "Biri mi gelecekti?" diye sordum. Kolundaki saate bakarak, "Arat gelmiş olabilir," dedi ve sandalyeden kalktı. Hemen ardından ben de kitapları toplayıp kalktım ve kapıya yöneldim. Gelen dediği gibi Arat'tı. Rahat bir nefes verdiğimde Arat'ın gözleri beni buldu ve "Hayırdır Buğra?" dedi gülümseyerek. Boğazımı temizleyip, "Abin ders çalıştırabileceğini söylemişti, onun için geldim. Az önce bitti çıkmak üzereydim," dedim hızlıca.

Kafa sallayıp odasına geçtiğinde Aras ve ben kaldık kapının önünde. Zoraki bir gülümseme ile açık olan kapıya adımladım ve "Anlattığın için teşekkür ederim," dedim utangaç bir tavırla. Kolunu kapının pervazına yaslarken, "Önemli değil. Her şey hallolduysa ne mutlu bana," dedi her şeye vurgu yaparak.

"Halloldu aklın kalmasın."

___

wow uzun olmuş

bu yüzdeen çok yorum zaten onca zamandır yazamadım bi, özür dilerim;(

bad liar [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin