24

2.7K 231 135
                                    

ARAS

"Senin bu yaptığına eve erkek atmak denir, Buğra."

Dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemek için kendimi sıktım. Buğra'ya sataşmak çok hoşuma gidiyordu. Karşı taraftan gelen birkaç hışırtıdan sonra tekrar bana döndü.

"Böyle yapacaksan gelme şerefsiz." Kendimi salıp seslice güldüm ve "Yapacağım ve geleceğim," dedim. Daha sonra bir marketin önünden geçerken durdum ve hattın ucundaki Buğra'ya döndüm. "Gelirken bir şey almamı ister misin?"

Birkaç saniye sessiz kaçtıktan sonra, "Alkol alabilirsin," dedi. Muhtemelen bunu söylerken sırıtıyordu çünkü sesinde ona benzer bir tını vardı. Sesimi ciddi çıkarmaya çalışarak, "Hayır almayacağım. Neyse kapat gelmek üzereyim," dedim ve markete yöneldim. Almayacağım demiş olsam da tabi ki alacaktım. Maksat gıcık olsundu.

Biraz homurdandıktan sonra kapattı ve ben de alkol reyonuna ilerledim. Rastgele birkaç içki aldıktan sonra kasaya gittim ve paralarını ödedim. Marketten çıkarken havanın da kararmış olduğunu gördüm. Açıkçası beni bu saatte çağırmasına şaşırsam da hoşuma gitmişti. Arkadaşları dururken beni aramıştı sonuçta, tabi işime gelirdi.

Öte yandansa her bir araya gelişimizde kalbimde bir sızı oluyordu. Onunla olmayı, onu öpmeyi seviyordum ama her şey çok karmaşıktı. Resmen bir erkekten etkileniyordum ve bu kardeşim yaşında bir çocuktu. Bütün bunlar benim için yanlış geliyordu ama asıl doğru neydi ki zaten? Kime karşı ne hissedeceğimi ben değil kalbim karar veriyordu artık.

Buğra'nın yanında kontrolümü kaybediyordum sanki. Onun yanında rahat ve mutluydum ancak bu kısa sürecek gibi geliyordu bana. Ondan etkilenmek eğer hata veya yanlışsa en güzel yanlışım buydu.

Kendi düşüncelerimden sıyrılıp gelmiş olduğum binaya diktim gözlerimi. Dışarıya doğru bir nefes verip içeri girdim ve merdivenlerden hızlıca çıktım.

Kapının önüne vardığımda zile bastım ve bekledim. Çok kısa sürede açılan kapıyla görüş alanıma Buğra girdi. Belindeki şortunu çekiştirip gülümsedi ve "Hoş geldin," dedi. Onunkine benzer bir gülüşle içeri girdim ve ağzımın içinden 'hoş buldum' dedim. Kapıyı ardımdan kapattıktan sonra elimdeki poşeti görmesiyle elimden kaptı.

"Yalancı almışsın işte."

Dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken aşina olduğum odasına ilerledim ve arkasından seslendim. "Seni sinir etmek hobim oldu."

Peşimden hızlıca gelirken sahte bir gülüşle beni geçti ve odasına girdi. Ardından, "Senin de sinir olman lazım o hâlde," dedi ve kendini yatağına attı. Yanına geçip otururken tek kaşımı kaldırdım ve "Nasıl olacağım?" diye sordum. Yapacağı en büyük şerefsizlik aldığım içkilerin hepsini tek başına içmek olurdu. Umursamazdım da onu.

Yattığı yerden bir süre düşündü ve gözlerini gözlerimle buluşturdu. "Her şeyi bilme be Aras." Aklıma dolan şeyler ile kıkırdadım ve onun sesini taklit ederek, "Aras abi, Aras abi," dedim ve dalga geçtim onunla. "İşine gelince çok da güzel Aras oluyoruz."

Alt dudağını kemirirken gözlerini kaçırdı. Hemen sonra ise doğrulup yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "İstediğim zaman sana istediğimi derim." Sesindeki tını flörtözdü ve istemeden hoşuma gitmişti. Kalbimin ritim değiştirdiğini hissederken ortamın havasını bozmak için kendimi geri çektim ve "Getir içkileri de içelim hadi," dedim. Sesimle yerinden kalktı ve mutfağa bıraktığı poşeti getirdi. Zaten iki şişe aldığım için bardağa gerek yoktu. Kafamıza dikerdik işte.

---

Saatin ilerlemesiyle Buğra, Buğra olmaktan çıkmıştı ve açıkçası daha da hoşuma giden bir Buğra olmuştu. Sarhoş hali gözüme tatlı gelirken iyi ki gelmişim diyordum kendime. Kendi şişesini bitirmiş, üstüne üstlük benim yarım bıraktığım şişeme konmuştu. Burada kalmayacağım için eve ayık dönmem gerekiyordu, bu yüzden fazla içmemiştim.

Kendi kendine bir şeyler sayıklayıp gülen Buğra'ya dayanmak daha da güç oluyodu sanki. Her ne kadar az içmiş de olsam fazla ayık olduğum söylenemezdi ve düşünmeyi bırakmıştım. Aklımdan tam olarak geçen Buğra'nın alkolle birleşen dudaklarıydı.

Eski pozisyonda kaldığımız için hâlâ yatağında uzanıyordu. Kuruyan dudaklarımı dilimle ıslatıp, "Buğra," diye seslendim. Sesimle bana döndü ve "Hı?" dedi. Yavaş yavaş üstüne eğilirken, "Seni öpeyim mi?" dedim. Gerçekten ne dediğimi bilmiyordum. Kelimeler akıl süzgecimi es geçerek direkt dudaklarımdan çıkıyordu.

Yaklaşan yüzlerimiz ile gözlerime baktı uzun uzun. Nefesi dudaklarıma çarparken, "Öpsene," dedi kısık sesle. Aldığım onayla hiç beklemeden dudaklarına kapandım. İlk defa öpüyormuş gibi bir his vardı üzerimde. İlk öptüğümdeki heyecan ve titreme.

Alt dudağını kavramamla dişlerini üst dudağıma geçirdi. Küçük bir iniltiyle öpmeye başladım. Başta küçük öpücükler ile başlasak da giderek büyüyor ve hızlanıyordu. Dilimi ağzına doğru ittiğimde anında kabul etti ve aralandı dudakları. Diliyle buluşan dilim birbirine dolanıyordu. Her yerini keşfetmek istercesine geziniyordu ve bu Buğra'nın inlemesine sebep oluyordu. İnlemesiyle alt dudağına dişlerimi geçirdim ve bir kez daha aynı sesi duymayı bekledim. İstediğimi alarak boynuna indim kendimi durduramadan.

Dudaklarımda boynunum her köşesini öperken elleri saçlarımı buldu. Kafamı boynuna bastırırken gülümsedim. İstiyordu işte amına koyayım.

Dişlerimle ince deriyi çektim ve emmeye başladım. Bunu ilk defa bir erkeğe yapıyor ve büyük mutluluk duyuyordum. Boynunun her yerine izlerimi bıraktıktan sonra dudaklarına çıktım. Üstünden küçük bir öpücük verdikten sonra mırıldandım.

"Dayanamıyorum sana." Ondan bir cevap beklerken konuşmak yerine tekrar dudaklarıma uzandı. Sert öpücükleri ile ne demek istediğini net bir şekilde anlayamasam da boş verdim.

Aramız yeterince iyiydi. Bozmaya gerek yoktu herhalde?

____

aras'ın da duygularını güzelce anlatmışımdır inş

asıl olay şimdi başlayacak diye düsünüyorum :)))

ve yeni maNga hikâyesi yazdım, adı 'hayat bu işte' bakmayan varsa baksın:**

bad liar [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin