BUĞRA
Kapının açılması ile görüş alanıma giren iki yüz ile gülümsedim. Uzun zamandır görüşmüyorduk ve özlemiştim.
İçeri girer girmez ceketimi çıkardım ve Umut'a uzattım. O askıya asarken önden İlker, hemen arkasından ise ben odasına doğru ilerledik. Umut'un peşimizden gelip İlker'in omzuna kolunu attığında ikili, gülüşerek yatağa oturdular. Küçük bir tebessümle karşılarındaki koltuğa oturdum.
Odadaki sessizliği bozmak için, "İlker'in mi evine geldim Umut'un mu belli değil ya," deyip güldüm. Benim gibi gülerek karşılık verdi Umut, ardından sevgilisinin yanağını öpüp, "İkimizin evi burası," dediğinde göz devirdim. İlker ise hayran hayran bakarken kusar gibi yaptım. Hareketlerimin hepsi dalga geçmek içindi ancak kendime de kızgındım.
Ben de Aras ile onların olduğu gibi olabilirdim. Onlar gibi el ele tutuşup, öpüşüp koklaşabilirdim ancak korkum izin vermiyordu buna. Olan ihtimalimiz de yok etmiştim. Çok salaktım.
"E daldı gitti bu."
İlker'in sesiyle düşüncelerimi bölüp onlara döndüm ve "Pardon dalgınım bu ara biraz," dediğimde dikkatle inceledi Umut beni. "Belli ediyorsun."
Oflayıp saçımı karıştırdığımda İlker kaşlarını çatmıştı. Merakla, "Senin canın neye sıkkın böyle?" diye sorduğunda arafta kalmıştım. Ama şöyle bir şey de vardı ki anlatmayıp bir fikre sahip olmazsam daha da boka batacaktım. Pes ederek kısaca olayı anlatmaya karar verdim.
Gerçekten kısa bir şekilde anlattıktan sonra tahmin ettiğim ilk tepki Umut'tandı. "Sen geri zekâlı mısın, Buğra? Neden elinin tersiyle her şeyi itiyorsun?" Dudak büzüp, "Anlattım size işte, Arat'ın tepkisi geri çekiyor beni. Hem arkadaşımı hem de sevdiğim insanı kaybetmek istemiyorum," dediğimde İlker 'peh' diye mırıldanıp yanındaki küçük yastığı bana attı.
Ani geldiği için tutamayarak direkt yüzüme gelmişti. Yüzüme çarpıp yere düşen yastıkla benim de yüzümden düşen bin parça olmuştu.
"Yardım için geldim amına koyayım, hakaret duymak için değil," deyip kafamı koltukta geriye yaslayıp tavanı izledim. "Mantıklı davransaydın duymak zorunda kalmazdın, Buğra," deyip yerdeki yastığa uzandı İlker. Dışarı doğru bir nefes verdim. "Yapamazdım. Arat'ın karşısına çıkıp abini seviyorum diyemezdim."
Sözüme karşılık güldü, Umut. "Az önce bardaki olayı anlatırken öyle değildi ama. O kadar insanın önünde öpmeye çekinmiyorsun ama Arat'tan mı çekiniyorsun?" Şerefsiz mantıklı konuşmuştu. Bir akrebin zehri gibi akıtmıştı sözlerini.
Kafamı kaldırıp ikisine de tek tek baktım. "Ne öneriyorsunuz yani?" Birkaç saniye düşünüp İlker'e baktı göz ucuyla Umut. "Aras'tan özür dile ve Arat'la konuş." İlker'e döndüğümde yatağa uzanmış ve Umut'u seyrediyor olduğunu gördüm. Onun da görüşü önemliydi ve ihtiyacım vardı. Beklenti dolu bakarken ona dudaklarını aralayıp kapattı. Bana kısa bir bakış atıp, "Bence tut Aras'ı dudağına yapış. Hepsinden etkili," dediğinde daha da mantıklı gelmişti.
Kendi fikirlerim dışında her fikri uygulamam gerektiğini düşünüyordum çünkü en son bunu yaptığımda mahvolmuştu her şey. Aniden ayağa kalktığımda ikisi de bana şaşkınca baktı. "Tamam. Aras'ın yanına gidiyorum, dediklerinizi yapacağım ve düzelteceğim her şeyi."
Sözümü bitirir bitirmez odanın kapısına yöneldiğimde arkamdan İlker seslendi. "Önce tut öp, sakın bırakma!"
Seslice gülüp kafa salladığımda kapının kolunu çevirirken bu sefer Umut konuştu. "Hayır! Önce özür dile, gönlünü al."
![](https://img.wattpad.com/cover/220584998-288-k56712.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bad liar [bxb]
Contoi'm a bad liar, bad liar now you know, you're free to go ° earth kitabından Buğra'nın hikâyesidir.