" Öğretmenim! Yardım edin lütfen"
Lee Jong Suk hemen eve doğru ilerlemişti. Annemi kucağına aldı.
" Ahhh! Şükürler olsun sana Tanrım!"
" Ev..im yanıyor!"
" Sakin olun teyze itfaiye ekipleri yangını kontrol altına alacaklar."
" Anne!"
" Ben iyiyim kızım!"
Yangın sönmüştü.
" İsterseniz bize gidelim."
" Oğlum size de zahmet vermeyelim şimdi."
" Lafı bile olmaz. Ben evde tek yaşıyorum."
" Ama kıyafetlerim."
" Hallederiz. Teyze sizi taşıyayım."
Lee Jong Suk evine gelmiştik.
" Teyze siz şöyle geçin. Suzy sana yeni kıyafetler vereyim benimle gel."
Odasına girdim bir erkeğe göre oldukça düzenli bir odası vardı.
" Bu nasıl? "
" Sanırım bu bana biraz büyük."
" En küçük kıyafetim bu var. Acaba sen mi çok küçüksün?!"
" Öğretmenim!"
"Suzy!"
"Ahghgh! Yine aynı hatayı yaptım özür dilerim."
" Hadi giy bakalım seni içeride bekliyoruz."
Lee Jong Suk içeriye geçmişti. Kıyafeti giydim ama bir sorun vardı bu bana çok büyüktü çok komik gözüküyordum.
" Bu ne! Hahahahhaa. Çok özür dilerim, bu kadar şey olacağını düşünmedim."
" Ahhh! Oğlum ben buna bin kere söylüyorum biraz süt iç de boy at diye 1.60 boy mu olur."
" Anne! Beni rezil etmeyi bırak."
" Süt içmeyi pek sevmiyor o zaman."
" Maalesef. Bunun kadar zor çocuk görmedim."
" Ahhh! Peki acıkmadınız mı?"
" Ben hemen bişeyler hazırlayayım."
" Ben yardımcı olayım siz rahatınıza bakın Teyze."
" Dikkat edin benim salak kızım mutfağı yakabilir."
" Anne!"
Buz dolabını açtım ve dolaba baktım sebzeleri çıkardım Lee Jong Suk da ellerini yıkıyordu.
" Size minnettarım."
" Lafı bile olmaz evim uzun zamandır böyle kalabalık değildi."
"Sormamda sakınca yoksa aileniz nerede?"
" Onlarla görüşmüyorum yurt dışında yaşıyorlar."
" Ahh!"
" Dikkat etsene!"
" Ben kan görmeye dayanamam!"
" Gel buraya."
Elimi ağzına almıştı.
" Heyy! Bunu yapmaya gerek yoktu."
" Merak etme vampir falan değilim."
" Öyle demek istemedim."
" Büyük annem elimi kestiğimde hep böyle yapardı... Bunu da yapıştırdık mı tamamdır."
Yemeği beraber hazırlamıştık, onunla vakit geçirmek bana iyi geliyordu...
" Ahhh! Size inanmıyorum... Kimchi çalmak nedir?"
" Sonra o teyze kulağımı çekerek beni büyük annemin yanına getirmişti..."
Sofrayı kurmuştuk
" Çok lezzetli olmuş ellerine sağlık oğlum."
" Yemeğin çoğunu kızınız yaptı."
" Vayyy! Yemek yapmayı başardıysa evlenme yaşı gelmiş demektir."
" Anne!"
" Yani Suzy okulu bırakıp görücü usulüyle evlilik yapabilir."
" Öğretmenim.. Pardon!"
" Takılıyorum sadece :)!"
"Teyzenle konuştum bir süre orada kalıcaz ama okul sana daha uzak düşecek."
" Peki ben nerede kalıcam?"
" Sorun olmazsa bende kalabilir."
" Ahh! Oğlum sana daha da yük olmak istemiyoruz"
" Eğer içiniz rahat değilse. Amerika'dan kuzenim Mi ji gelecek."
" Tamam o zaman sadece bir ay. Emin olun kendime ev bulur bulmaz..."
" Teyze. Ben onun öğretmeniyim yabancı birisi değilim."
" Çok teşekkür ederim oğlum"
Yemeğimizi yedikten sonra sofrayı toplamıştık. Bulaşıkları yıkandıktan sonra uyumaya odaya girdim ama manzara çok kötüydü. Lee Jong Suk yere çökmüş ağzından gelen kanı siliyordu.
" Siz!"
" Önemli bişey değil yemek yerken çok hızlı yedim galiba ağzımın içini ısırmışım."
" Geçen de burnunu...."
" Hadi bakalım yatağını hazırladım. Şimdi güzelce uyu. İyi geceler."
" Şey! Ben her şey için teşekkür ederim."
Lee Jong Suk tebessüm etmişti...
Yastığa başımı koymuştum pencereden gökyüzünü izlemeye başladım. Yan odadan hoş bir müzik geldi gözlerimi kapattım sözleri o kadar anlamlıydı ki öyle uyuyakalmıştım....
" Kızım!"
" Efendim anne!"
" Ben çıkıyorum. Arkamdan sende gel istersen bugün hafta sonu adamın üstüne yeterince yük olduk."
" Ama?"
" Kızım. Henüz Lee Jong Suk tanımıyorum açıkçası korkuyorum sende genç kızsın o genç ve yakışıklı bir erkek her ne kadar öğretmenin olsa da..."
" Anne! Bence çok yanlış düşünüyorsun içimden bir ses onun yufka yürekli olduğunu söylüyor."
" Salak kızım benim! Ben adama kötü demedim ki zaten."
"Anne! Zaten bana bakmaz. Etrafında dönen bir sürü kadın var benim gibi ergeni ne yapsın."
Annem kafama vurmuştu.
" Ben gidiyorum telefonun açık kalsın. Rahat durun."
" Yuhh anne! "
Annemi yolcu ettim Lee Jong Suk hala uyuyordu. Ben de mutfağa geçtim kahvaltı hazırladım o sırada salonu süpürdüm kendi kendime akşam ki şarkıyı söylüyordum. Arkamı bir döndüm Lee Jong Suk bana bakıyordu.
" Günaydın."
" Günaydın. Şey kahvaltı hazır bende şimdi çıkıyordum zaten."
" Gel beraber yapalım acelen yok ya."
Masaya oturduk ikimizde sessizce yemeğimizi yedik.
" Kediniz nerede?"
" Benim odamda sizi rahatsız etmesini istemedim."
" O çok şirin beni nasıl rahatsız etsin ki."
" Birazdan getireyim."
Sofrayı toplamıştık tam bulaşıkları yıkarken.
"Sen dinlen sabahtan beri evle ilgileniyorsun."
" Ahh yok ben yaparım!"
Önüne geçtim nefesini boynumda hissettim.
" Peki madem. Kahve yapıyorum içersin değil mi?"
" Evet!"
Bir anda kapı çaldı Lee Jong Suk kapıya koştu.
" Hoşgeldin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON BAHAR
ChickLit"Yapamazdım, onu öylece ölüme terk edemezdim... Duygusunu çok önceden kaybetmiş bir kızdım ben, ölümden gram korkmuyordum ama o ölürse ben yaşayamam. Tanrım yalvarıyorum benim nefesimi benden alma..."