" Kuzen sen çok yakışıklı olmuşsun inanmıyorum."
" Saçlarını boyamışsın."
" Ahh. Evet Amerikalı sevgilim beni terk ettiği için depresyona girdim."
" Seni çok özledim hadi içeriye geçelim."
" Merhaba!"
" Merhaba."
Mi Ji Lee Jong Suk kulağına eğilerek.
" Kuzen sizi rahatsız mı ettim?"
" Şey. Yanlış anladınız."
" Hayır yanlış anlamadım Lee Jong Suk uzun süreden sonra eve kız atıyor benim bir kaç işim vardı. Siz keyfinize bakın."
Mi Ji bavulunu bırakıp gitti.
" Neden bişey demedin?"
" Himmm bu durum hoşuma gitti sanırım."
Tebessüm ederek salona geçti. Arkasından gittim.
" Ben gidiyorum."
" Tamam. Akşam geç kalma."
Ahhhh! Ne sinir bozucu bir tavırdı teyzemin yanına gittim. Biraz yardım ettim telefonum çaldı...
" Alo!"
" Hadi eve gelmiyor musun?"
Anneme baktım...
" Git kızım!"
" Geliyorum hemen."
Lee Jong Suk evine gitmiştim. Kapı açıktı...
"Kimse var mı?"
Ses yoktu.
" Hırsız mı var acaba."
İçeriye temkinli şekilde girdim. Sessiz adımlar atıyordum o sırada arkamdan birisi dokundu. Çığlık attım gözlerimi kapatıp Lee Jong Suk bacak arasına tekme attım.
" Ahghhhh!"
Gözlerimi açtım.
" Ahhh! Ben.. ben özür dilerim."
"Lee Jong Suk niye kıvranıyorsun?"
" Ahghhhh!"
" Şey birazcık canı yandı sanırım. Büyük bir yanlış anlaşılma var."
Lee Jong Suk bana baktı.
" Senin derdin ne!"
" Heyyy! Kapıyı açık bırakıyorsun sonrasında da.."
" Sonrasında sana her dokunana tekme mi atıyorsun."
" Ahghgh! Çok sinir bozucusun."
" Heyy! Anlaşılan o ki siz birbirinize aşıksınız."
İkimizde birbirimize baktık.
" Hadi yemekler soğuyor."
" Mı Ji biz sevgili falan değiliz."
" Doğru söylüyor."
" Ahhh! Uzaktan çift gibi gözüküyorsunuz."
Sessiz kalmıştık. Yemeği yedikten sonra odaya geçtim ve uyudum. Sabah alarm çalmıştı. Hemen kalktım elimi yüzümü yıkadıktan sonra salonda Lee Jong Suk bekledim o sırada kedisi ve Mi Ji geldi.
" Nasıl? Rahat uyudun mu?"
" Evet."
" Suzy! Ben hazırım hadi çıkalım."
" Tamam. Görüşmek üzere Mi Ji."
" Görüşürüz 🙌."
Evden çıkmıştık.
" Suzy!"
" Efendim."
"Annen dün gece beni aradı."
" Evet."
" Gel biraz oturalım. Sana bunu nasıl anlatsam bilemiyorum."
" Neyi?"
" Annen..."
" Evet."
" Yani... "
Dün gece...
" Alo"
" Oğlum seninle konuşmam gereken bişey var."
" Dinliyorum Teyze!"
" Bu anlattıklarımı kızıma da anlat. Benim cesaretim yok."
" Dinliyorum."
" Oğlum evi yakan Suzy babasıydı.."
" Nasıl yani?"
" Açıkçası Suzy babasını bizi terk etti diye biliyor ama babasının onun varlığından bile haberi yoktu."
" Peki evi yakmasıyla ne ilgisi var?"
" Olanları öğrenmiş çok sinirlendi eve geldi."
" Ahh! Teyze inan hiçbir şey anlamıyorum."
" Suzy zengin bir aileye gelin vermek istiyor."
" Ne!"
" Kabul etmeyince. Evi ateşe verdi."
" Siz ne yapmayı düşünüyorsunuz?"
" Bilmiyorum oğlum senden başka güveneceğim kimse yok sen onun öğretmenisin, benim köye dönmem gerekiyor bizim evi tadilat yaptıktan sonra ona göz kulak olmanı istiyorum."
" Tabi olurum ama kendinize dikkat edin isterseniz polise gidelim o adam pek tekin birisine benzemiyor."
" Yok oğlum sen Suzy dikkat et yeter bana. Sana güveniyorum."
Bugün...
Lee Jong Suk olanları bana anlattı anneme çok sinirliydim neden bunu yaptı.
" Annem bunu bana nasıl yapar!"
" Hey! Bunu anneni suçla diye anlatmadım."
" Ben artık evimde kalsam daha iyi olacak."
" Suzy!"
Arkamı döndüm hızla otobüs durağına gittim.
" Bayım yanınızdaki benim yakınım olur izninizle yanına oturabilir miyim?"
" Ben o adamı tanımıyorum."
Adam kalkmıştı Lee Jong Suk yanıma oturmuştu.
" Beni dinlemeden nereye gidiyorsun?"
" Dinleyecek bişey yok. Annemin bana bunları sizden önce anlatması gerekiyordu."
" Ben senin öğretmeninim"
" Daha fazla konuşmak istemiyorum!"
Otobüsten hızla inmiştim arkamdan Lee Jong Suk da geldi karşıdan karşıya geçerken yine ceketimi tuttu.
" Bırakın lütfen!"
Ses etmeden yola devam ettik. Ben sınıfa girdim.
" Suzy! Seni Lee Jong Suk hoca çağırıyor."
Öğretmenler odasına girdim.
" Beni çağırmışsınız."
"Evet. Sınıfta sadece seni çok iyi tanıyorum. Bu yüzden, asistan öğrenci olarak seni seçiyorum."
" Ben istemiyorum."
" Notlarına yansır!"
" Ahghhhh! Bana bunu niye yapıyorsunuz."
" Sebebi yok."
Sınıfa gittim.
" Suzy! Neden canın sıkkın."
" Sorun yok. Kafa dağıtmak istiyorum sadece."
Okul çıkışı otobüs durağına giderken Kang Dae önüme çıktı.
" Suzy! Seninle konuşmam lazım."
" Dinliyorum."
" Şey sana olan duygularımı...?"
" Ne!"
" Bu gece randevuya çıksak kendimi sana affettirmek için bir fırsat olur belki."
" Tamam kabul ediyorum. Akşam saat 6.00 beni evden al."
" Kabul."
Ahhh salak Suzy düzgün bir elbisen bile yok nasıl çıkacaksın randevuya. Annemi arasam ,ona çok sinirliyim. Lee Jong Suk evine gittim kalan kıyafetlerimi topladım o sırada Mi Ji geldi.
" Nereye gidiyorsun?"
" Artık evimde kalsam daha iyi olacak."
" Ama..."
" Mi Ji senden bişey rica edebilir miyim?"
" Tabi."
" Bana elbisen varsa ödünç verebilir misin?"
" Ahh. Tabi gel hemen bakalım."
Lee Jong Suk da eve gelmişti.
" Evde kimse yok mu?"
" Odama gel! Suzy elbise bakıyoruz."
" Ahh! Niye onu çağırdın ki!"
" Özür dilerim ben ikiniz şey ediceksiniz sandım."
" Nereye gidiyorsun?"
" Kang Dae ile randevum var!"
" İzin vermiyorum!"
" Senden izin alan yok zaten!"
" Unutma annen.."
" Ahhh! Annem beni sana emanet etti öylemi? Yeter artık ben 19 yaşındayım kendi kararlarımı kendim verebilirim!"
" Gidebiliyorsan git hadi!"
" Sakin olur musunuz!"
Aynı anda ikimizde...
"SEN KARIŞMA!"
" Tamam. Ben salona geçiyorum."
" Bana inat yapıyorsun değil mi?"
" Evet! Anneme ve sana çok sinirliyim o yüzden kafamı dağıtmaya ihtiyacım var."
" Anneni suçlamayı kes artık!"
" Bana sahip çıkmak zorunda değilsin!"
" Zorundayım! Çünkü ben...!
" Sen?"
" Benim öğrencimsin!"
" Hah! Hangi öğretmen dışarı da öğrencilerinin derdiyle bu kadar çok uğraşıyor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON BAHAR
ChickLit"Yapamazdım, onu öylece ölüme terk edemezdim... Duygusunu çok önceden kaybetmiş bir kızdım ben, ölümden gram korkmuyordum ama o ölürse ben yaşayamam. Tanrım yalvarıyorum benim nefesimi benden alma..."