Bölüm Şarkısı : The Wanted - Glad You Came
Sherlock'un sabırsızlıkla beklediği o zaman gelmişti. Restoranta giriş yaptı.
"Efendim, yardımcı olabilir miyim?"dedi girişte onu karşılayan adam.
- Müstakbel Baba
"Karın mesaj attı, muhtemelen sancıları başladı."diyerek adamı başından savdı Sherlock. Hafifçe gülümsedi ve buraya gelme nedenini aramaya başladı gözleriyle. Ve sonunda gözleri aradığını buldu.
"Affedersiniz."diyerek önünden bir garson geçti. Sherlock, kadının papyonuna baktı. Tüm garsonlar takıyordu. Süpriz mi yapmak istiyordu? Şaşırtacak mıydı? Öyleyse bir papyona ihtiyacı vardı ve bir papyon bulacaktı.
En yakınındaki masaya, kendinden emin bir şekilde ilerledi. Masada duran bardağı aldı ve kazara(!) adamın üzerine içindekini döktü.
"Efendim, çok özür dilerim. Mutfağa gidip sizin için temizlememe izin verin."
Bir sosyopat olmanın faydalarını kullanıyordu. Papyonu kolaylıkla adamın boynundan aldı. Her şey o kadar ani olmuştu ki, adam neler olduğunu bile anlamamış gibi duruyordu. Öfkeyle üzerini temizlemekle meşguldü.
Sherlock papyonu takarken bir adamın çıkarttığı gözlüğünü gözüne kestirdi. Bu iş giderek keyifli bir hâl alıyordu.
"İşiniz bitti mi efendim? Ben alayım onu."dedi, menü ile birlikte gözlüğü de alırken.
Gözlüğü kendisine takarken, açık bir el çantasındaki, göz kalemini fark etti. "Hanımefendi bu menüye bakmanızı önerebilir miyim? Tamamen aynısıdır."
dedi kendi elinde tuttuğu menüyü kadına verip, kadının elindekini de aldı. O masadan ayrılmadan önce de göz kalemini almayı unutmadı.Kendisine ufak bir bıyık çizdi. Hedefi olan masaya ulaştığını az kalsın fark etmeyecekti.
"Size yardımcı olabilir miyim efendim?"
"Merhaba, evet. Bir şişe şampanya arıyorum. İyisinden."dedi John, Garson Sherlock'a doğru düzgün bakmadan. Buna gerek duymamıştı. Fazla gergindi ve her şeyin mükemmel olmasını istiyordu.
"Bunların hepsi çok kalitelidir efendim."dedi Sherlock, bozuntuya vermeden. John kafasını menüden kaldırmayarak, "Pek benim ilgi alanıma girmiyor, siz ne önerirsiniz?"dedi.
Sherlock her ne kadar, John'un onu görmezden gelişini, görmezden gelmeye çalışsa da onun kadar iyi olamıyordu.
"Hepsi çok iyidir ancak kişisel önerimi isterseniz, listenin en sonundaki benim en sevdiklerimdendir. Deyim yerindeyse, geçmişten gelen bir yüz gibidir."dedi Sherlock, etkileyici bir şekilde gözlüğü çıkartarak.
"Harika. Onu alacağım."
Pekâlâ, Sherlock bunu beklemiyordu. Şimdiye kadar John onu fark eder diye düşünmüştü. Şansını tekrar denedi.
"Tanıdıktır ancak şaşırtıcı özellikleri vardır."
"Şaşırt beni."dedi John, elindeki menüyü Sherlock'a uzatarak. Sherlock sinirle menüyü kaptı ve "Ben de buna uğraşıyorum, efendim."diyip gitti.
Konuşmaları boyunca John bir kez bile Garson Sherlock'a bakmamıştı. Bunun kaba bir davranış olduğunu biliyordu ama bunu umursamayacak derecede gergindi. Tabii eğer garson sandığı adamın Sherlock olduğunu bilseydi, durum değişirdi.
Sol eliyle, ceketinin iç cebine ulaşıp, küçük bir kutu çıkardı. Mary gelene kadar söyleyeceklerinin üzerinden bir kez daha geçebilirdi. Kutuyu açıp, içindekini kontrol etti. Eğer orada olmasaydı, tam bir fiyasko olurdu. Kutuyu kapatıp, önüne bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE GAME IS OVER// JOHNLOCK
FanficSherlock Holmes iki yıldır 'ölüydü'. Arkasında bir yaşam bırakmıştı. Ve şimdi, o yaşama geri dönme zamanıydı. Ama John Watson, 'dostunu' gerisinde bırakmıştı. En azından bırakabileceği kadar bırakmıştı. Yeni bir hayat kurmuştu. Peki yeni hayatında...