Kafamdaki tek soruyla durmuş karşımdaki çocuğa bakıyordum. Daha adını öğrenememiştim bile. O da karşımda durmuş boş gözlerle bana bakıyordu.
"Kimsin dedim?"
''Ben...tekrar...özür dilerim.'' dedi ve çekip gitti.
Bu çocuk ciddi anlamda benim sinirlerimi bozuyordu sinirden resmen titriyordum bir daha karşıma çıkmamasını umarak karşıdaki büfeye gidip bir su aldım.
Durağa tekrar döndüğümde otobüs gelmişti. Cam kenarında bir yere oturarak kulaklığımı taktım oldukça sakin bir müzik açarak sinirlerimi yatıştırmaya çalışıyordum.
Sonunda otobüsten inebilmiştim. Kütüphane biraz aşağıda dar bir sokaktaydı. Sokağa girdiğimde burada bir kütüphane olacağı aklımın ucundan geçmezdi. Çünkü sokak tenha, sessiz ve bir o kadar da ürkütücüydü.
Kaldırımda 'Kütüphane' yazan tabelayı görünce rahatlamıştım çünkü bu sokakta daha fazla yalnız yürümek istemiyordum.
Sola dönerek kütüphanenin merdivenlerini çıkmaya başlamıştım. İçeri girdiğimde içimi bir huzur kapladı her taraf kitapla doluydu ve bu da bana mutluluk vermişti. Kütüphane genel olarak gri ve krem tonlarından oluşuyordu. Ortada büyük bir masa vardı pencere kenarlarında da ikili koltuklar bulunuyordu. Oldukça güzel bir yerdi.
Ben böyle boş boş etrafı incelerken yanıma gelen bayanı fark etmemiştim bile.
''Leyla?"
''Ahh evet benim kusura bakmayın dalmışım.''
''Sorun değil canım ben Hacer yeni patronun anlaşacağımızdan eminim.'' dedi gülerek.
''Memnun oldum Hacer hanım bende anlaşacağımızdan eminim.''
''Hanım kelimesi fazla ciddi gibi ne dersin?"
''Ama...''
''Aması falan yok Hacer abla diyebilirsin canım.''
''Peki.''
Daha önceden yapacaklarım söylendiği için bişey sormadım zaten o sıra Hacer ablanın telefonu çaldı ve yanımdan uzaklaştı.
Kütüphane çok fazla büyük değildi ama çokta küçük değildi. Etrafı incelemeye karar verdikten sonra elime bir fincan kahve aldım. Gerçekten güzel bir kütüphaneydi ama burada çalışan kimseyi görememiştim. Ne yani tek ben mi yapacaktım tüm işi ?
Tekrardan ilk geldiğim noktaya döndüm ve karşımdaki kişiyi görünce hareket edemedim. Yine aynı çocuk. Onu görmemle sinirlerim tekrar harekete geçti.
''Ne işin var burada!? Beni mi takip ediyorsun sen ?"
''Hayır ben burada çalışıyorum.''
Duyduğum şeyle birlikte gözlerim iri iri açılmıştı. Kurtulamayacak mıydım bu yakışıklı ama bir o kadar da sinir bozucu olan insandan ?
Sinirle oradan uzaklaştım ve yeni gelen kitapları gruplarına göre yerleştirmeye başladım. İçinde yırtık kitaplar olursa tutkalla birleştiriyordum.
Aslında işim basitti ama çok fazla ayakta durduğum için akşama pert bir halde eve varacaktım muhtemelen. Kitaplarla biraz vakit geçircem kafamı dağıtmama yetmişti.
Eğilip yerden başka bir kitap almıştım ki önümde bir çift ayakkabı belirdi. Kafamı kaldırdım ve yine o.
''Kocaman kütüphanede kitapları yerleştirecek başka bir yer bulamadın mı ?" dedim oysa kütüphane o kadar da büyük değildi.
''Sana büyük bana küçük.'' dedi ve yeni gelen diğer kitapları alıp gitti.
Bir saniye o demin göz mü kırpmıştı ? Bir insan nasıl hem bu kadar karizmatik hem de bu kadar dengesiz olabiliyor anlamıyorum.
Çok güzel gözleri vardı. Çikolata rengi gözleri vardı. Bakışları hem sertti hem değildi. Sanki elim ona değse yanacaktım sanki tüm bedenim alev alacaktı. Tehlikeliydi hem de çok tehlikeliydi. Lakin onda farklı bir şeyler vardı oldukça farklı..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Seninle Sevdim
RomansaTesadüfen karşılaşan iki gencin birbirlerine karşı besledikleri duyguların nefretten ibaret olduğunu zannetmesi üzerine ortaya çıkan bir aşk hikayesi..