Ultima Lettera (JİNSON♥)

- 16 -

"Beni çağırmışsınız bay wang."

Jinyoung gülerek jacksona bakıyordu. O günün üzerinden 3 gün geçmesine rağmen şirkette iş dışarıda arkadaş gibiydi ilişkileri. Daha fazlası yoktu.

"Bir karar aldım bay park. Bu yüzden sizinle paylaşmam gerektiğini düşünüyorum."

Jackson oturduğu yerden kalkıp jinyoung'un karşısına geçti. Bir elini jinyoung'un yanağına koyup yavaşça okşamaya başladı.

"İş yerindeyiz bay wang. Bir gören olabilir."

"Birincisi burası benim odam ve istediğimi yaparım. İkincisi bende bunu diyecektim. Bizden babama bahsedip seni kendime alacağım bay park jinyoung."

Jinyoung jacksonun söylediklerini gülerken jacksonda tebessüm etmekle yetinmişti.

"Ben ciddiyim jinyoung."

Jinyoung gülmeyi kesip dikkatle jacksona baktı.

"Jackson. Buna gerek var mı? Yani başkan wang kızmaz mı?"

Jackson jinyoungun dediğine cidden kahkaha atmıştı.

"Seni bulabilmem için yardım eden oydu. Kızmaz merak etme."

Jackson jinyoungun yanağına bir öpücük bırakıp yerine oturdu.

"Başka birşey var mıydı bay park?"

Jinyoung jacksonun dediğine gülüp başını olumsuz anlamda salladı.

"Beni çağıran sizdiniz bay wang. Önemli birşey yoktu bu yüzden."

Jackson jinyoung'a göz kırpıp gülümsediğinde jinyoung gülmüştü.

"Ben çıkıyorum o zaman."

"Odadan çıkabilirsiniz ama kalbimden asla."

Jinyoung gülerek odadan çıktığında jackson da sırıtıyordu.

...

Mesai bitiş saati geldiğinde jinyoung çıkmak için hazırlandı ve odasından çıktı. Tam asansöre yöneldiğinde başkan wang'ın odasından gelen sesler ile olduğu yerde kaldı.

"O KİM BENİM HAYATIMA KARIŞIYOR!"

Jinyoung jacksonun sesini duyduğunda yönünü başkan wang'ın odasına çevirdi.

"O piç beni aldatmadan önce düşünseydi! Şimdi umrumda bile değil! Ben jinyoung'u seviyorum!"

Jinyoung silik bir gülüş atıp kapıyı çaldı. Kapıyı araladığında sinirden kızarmış bir Jackson beklemiyordu.

"Ben çıkıyordum da. Bir isteğiniz var-"

"Bu konu hakkında bir daha konuşmak istemiyorum. Sakın bana bir daha böyle birşey deme."

Jackson büyük adımlarla jinyoung'un yanına gelip elini tuttu. Sessizce 'gidelim' diyerek ilerlemeye başladı.

"Jackson bana bir açıklama yaparsan daha mutlu olurum."

Jackson durup bakışlarını bir adım ardındaki jinyoung'a baktı. Gözlerindeki kırgınlık jinyoung'un kalbine işlemişti.

"Tamam. Önce şuradan çıkalım."

Birlikte asansöre binerek aşağıya indiklerinde hemen şirketten çıktılar. Jackson'nun arabasına binip yola koyuldular.

Yarım saat kadar bir sürede jinyoung'un evinin önünde durmuşlardı.

Birlikte arabadan inip binaya girdiler. Asansöre binerek 7.kata çıktılar. Asansörden inip evin önüne geldiler. Jinyoung kapıyı açtığında birlikte eve girdiler. Jackson salona geçip koltuğa oturdu. Jinyoung da hemen yanına geçti.

"Dinliyorum."

Jackson derin bir nefes alıp tamamen jinyounga döndü.

"Jinyoung hatırlıyormusun sana ilk sevgilimden bahsetmiştim."

Jinyoung başını olumlu anlamda salladı.

"Beni aldatıp yüz üstü bıraktığını da söylemiştim."

Jinyoung yine başını salladı.

"O işte geçen gün toplandıda olan kunpimook tu. İlk sevgilim. Beni en yakın arkadaşım ile aldatıp onunla birlikte kaçtı. Aylarca hatta yıllarca bir haber alamadım. Hatta öyle bir durumdaydım ki intihar etmeyi bile düşünüyordum. Tâki seni bulana kadar. Yanlışlıkla bana gelen ilk mektubuna kadar. Sen benim hayata tutunma nedenimsin jinyoung. Sen olmasaydın eğer belki şuan ya-"

Jinyoung jacksonu dudağından öperek susturmuştu. Hemen geri çekildiğinde jackson şok olmuştu.

"Artık geçmiş geçmişte kaldı. Ben seni buldum, sen beni. Artık birbirimizi korumak için hiçbir engelimiz yok. Seni her zaman koruyacağım wang jia er."

Jackson tebessüm ederek jinyoung'a yaklaştı ve dudaklarını esir aldı. Ne bambam ne de babası. Kimse jacksonun jinyounga olan sevgisini yok edemezdi. Jinyoungun da jacksona olan yok olmayacak sevgisi gibi.

...(^,^)...

Bambam'in rolünü anlamayan var mı hâlâ?

Saçmalamış olabilirim^^

Umarım beğenirsiniz.

5.7.20