- 2 -

160 21 13
                                    

Jinyoung yeni sabaha gözlerini açmıştı. Canı çok sıkkın, bir okadar da mutsuz hissediyordu. Nedenini gayet iyi biliyordu. Jackson onun canından bir parçası gibi olmuştu. Onu bırakmayı hiç istemiyordu ama ona kilometrelerce uzaktaki birine daha fazla bağlanamazdı. Bunu kendine yapamazdı. Yapmamalıydı.

Jinyoung üniversiteden mezun olalı 1 ay geçmişti ve bulduğu her yere iş başvurusunda bulunmuştu. Her türlü işe razıydı.

Yatağından kalkıp kendini duşa attı. Çıkıp üzerini giyip mutfağa yol aldı. Öyle herkes gibi çift katlı bir evde kalmıyordu. Kiralık bulabildiği müstakil bir dairede yaşıyordu.

Herzamanki gibi süt ile gevreği dolaptan çıkartıp bir kapta birleştirerek afiyetle yemeğe başladı.

Ailesinden çok uzaktaydı. Belki aynı ülke içinde olmaları biraz yakınlık katabilirdi ama yinede farklı şehirlerinde olmaları onları birbirinden uzak ediyordu.

Gevreğini bitirdikten sonra e-mail'e girip onaylanan görüşmeler varmı diye baktı. Birkaç başvurduğu şirketten onay gelmişti ama onlar öylesine başvurduğu için önemsememiş ve hayalinin mesleğinden iş teklifi gelmişti.

Park jinyoung bir çevirmen olmak istiyordu.

Jinyoung mail'deki adresi bulup hemen evden çıktı. Taksiye binecek kadar zengin değildi. Adımlarını otobüs durağına çevirip otobüs durağına ilerledi.

Durağa vardığında otobüs ilk defa erken gelmişti. 'Bu bir işaret olmalı' diye geçirdi içinden. Hemen otobüse binip yolculuğa başladı.

Adrese yakın bir durakta inen jinyoung tabana kuvvet koşuyordu. Neden koştuğunu bilmiyordu ama içinden bir ses 'yavaş gidersen işi kaybedeceksin' diyordu ki kısa sürede adrese ulaşmıştı.

Karşısındaki gökdelen misalli binaya bakakaldı.

"Has-"

Devamını getiremedi. Çünkü o küfür etmez ve edenlerden nefret ederdi. Birkaç dakika olduğu yerde kendini sakinleştirdi ve kendinden emin adımlarla şirkete yürüdü. Kalbi resmen ağzında atıyordu.

Dönen kapıdan içeriye girdiğinde karşısındaki koca ' W ' ile dudakları 'o' şeklinde kıvrılmıştı. Adımlarını danışmana çevirip 'iş görüşmesi' için geldiğini söylediğinde. Yanına gelen genç adam ile birlikte asansöre bindiler ve gelmeleri gereken kata gelince durdular.

"Bayım şefin odası ileride sağda."

"Teşekkürler."

Jinyoung adımlarını odaya doğru yönlendirdi ve odaya vardığında kapıyı çaldı. 'Gir!' Sesini duyduğunda kapıyı açıp başını içeriye uzattı.

"Merhabalar. Ben iş görüşmesi için gelmiştim."

"Üniversiteyi 1.lik ile bitirmiş çevirmen park jinyoung."

Jinyoung başını hafif utançla eğdi ve başını olumlu anlamda salladı.

"İşe aldındınız park jinyoung"

...(^,^)...

5.5.20.

Ultima Lettera (JİNSON♥)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin