- 10 -

97 15 22
                                    

Jinyoung uykudan uyanıp hemen klasik şeyleri halledip şirkete geldi. Asıl görevini yapmak için odasında birkaç not alarak şirkete birkaç dakika önce gelmiş olan jackson'a bildirmek için odasına gitmişti. Kapısını çaldığında 'gel!' Sesiyle birlikte içeriye girip kapıyı kapatmıştı.

"Günaydın. Bay wang."

Jackson tebbesüm ederek jinyoung'a bakmaya başladı.

"Sizede günaydın. Bay park."

Jinyoung jackson'a birkaç adım daha atarak masasının yanına geldi.

"Bay wang bugün sizin için bir tane toplantı koymuşlar. Bir tanede yemek."

Jackson başını olumlu anlamda salladı.

"Yemekten sonra boş muyuz?"

"Evet efendim. Eğer sizede uygunsa yemekten sonra korece çalışalım diyorum."

Jackson sevinçle cevap verdi.

"Tabi tabi uygun. Çalışabiliriz."

"Tamam. Ben izninizle çıkıyorum."

"Bir dakika şuraya bakarmısın?"

Jinyoung jackson'un gösterdiği yere bakarken jackson jinyoung'un kokusunu ciğerlerine dolduruyordu.

"Bu büyük sayıların olduğunu belirten simge."

"Hm? Aa. Şey tamam. Teşekkürler."

Jinyoung selam vermek için eğildikten sonra odadan çıkmıştı. Tabiki jackson'un kokusunu oda doldurmuştu ciğerlerine ama biliyordu ki bu yaptığı yanlıştı.

"Ne yapıyorum ben tanrı aşkına.!"

Jinyoung hızla odasına girip kendini koltuğuna attığında kendini koca bir boşlukta hissetmişti. Jackson ise bir süre boyunca jinyoung'un kokusunun etkisinden çıkamamıştı. Çıkmayı da pek istediği söylenemezdi.

"Yaktın beni park jinyoung."

...

"Bay wang toplantıya gitmemiz gerek."

Jackson başını sallayıp oturduğu yerden kalktı. Jinyoung'u önden gitmesi için yönlendirirken adım adım ilerliyorlardı.

Jackson jinyoung'u arkasından süzerken önce sırtında takılı kalmıştı gözleri. Ardından da hafif dolgun kalçalarında.

'Aman tanrım bu ne!?'

İçinden söylediği cümle ile toplantı odasına çoktan gelmişlerdi. Jackson gözlerini havaya kaldırıp derin bir nefes aldıktan sonra koltuğuna oturdu. Jinyoung'da yanına.

Jinyoung toplantıyı başlatırken jackson ne kadar önüne bakmaya çalışsada gözleri jinyoung'a kayıyordu. Özellikle de ne söylediğini bilmediği dudaklarına.

"Bay wang. Bay choi sizinle iş birliği yapmak için sizi mokpo ya çağırıyormuş."

"Tabiki... hayır!"

Jinyoung jackson'un tepkisine şaşırırken jackson çatık kaşlarla jinyoung'a bakıyordu.

"Madem bizimle anlaşma yapmak istiyor. O zaman buyursun gelsin bir zahmet. Biz TEAM WANG olarak küçücük bir şirketin ayağına gidemeyiz."

Jackson konuşmasını noktalarken jinyoung hayran bakışlarla ona bakıyordu. Her hareketi jinyoung'u o kadar etkilemeye başlamıştıki jinyoung wanggae jackson'unu unutuyordu.

"Bay park?"

Jinyoung bir anda transtan çıkarmışcasına önüne döndükten sonra bay choi'nin asistanına dönerek jackson'un söylediklerini düzelterek söyledi. Adamlar jinyoung'u onayladıktan sonra toplantıyı sonlandırdılar.

Jackson ile jinyoung birlikte toplantı salonundan ayrıldıktan sonra jinyoung hayranlıkla bakmaya devam ediyordu.

"Yemek kaçta bay park?"

"Hm? Şey öğlen 1'de."

Jackson başını sallayarak odaya girdi. Jinyoung da arkasından.

"Bay wang. Yemeğe kadar bir istediğiniz var mı?"

"Hayır yok teşekkür ederim."

Jinyoung başını olumlu anlamda sallayarak odadan çıktı. Jackson ise çalışmaya devam etti.

...

"Az kaldı. Az kaldı. Herşeyi öğrendim sayılır."

Kapının çalmasıyla jackson irkerek kapıya döndü. 'Gel!' Diyerek seslendikten sonra içeriye giren jinyoung ile tebessüm etti.

"Bay wang. Çıkabiliriz."

Jackson saate baktığında bire gelmek üzere olduğunu gördü. Oturduğu yerden kalkıp üzerini düzelttikten sonra jinyoung'un yanına gitti.

"Çıkalım bay park. Çıkalım."

...(^,^)...

Seviliyorsunuz...

4.6.20

Ultima Lettera (JİNSON♥)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin