20

1.1K 114 26
                                    


20

"Burası harika görünüyor."

Arabadan inerken gözümü etraftan almam imkansızdı. Çok uzun bir yolculuk değildi ama yine de bacaklarımı esnetme ihtiyacıyla olduğum yerde hafifçe salladım. Ağaçlardan yerlere kadar her yerin sade ama güçlü ışıklarla kaplandığı, nehir kenarında, serin ve canlandırıcı bir yere gelmiştik. Nehir kenarındaki masalardan birkaçı doluydu. Çoğu genç olan misafirlerin eğlenceli kahkahaları bulunduğumuz yere kadar geliyordu. Şimdiden enerjim yükselmişti.

"Bir de gündüz gör. Bu hiçbir şey."

"Tahmin edebiliyorum." dedim etrafa bakmayı bırakıp Mete'ye dönerek. Işıl ışıl görünüyordu. Önümüzdeki birkaç günü burada geçirecek olmanın düşüncesi bile omuzlarımın hafiflemesine neden oluyordu. Plansız hareket ettiğimiz nadir anlar vardı. Eğer her plansız hareketimiz bu kadar güzel sonuçlanacaksa bundan sonra daha fazla plansız hareket edebilirdim.

Küçük bavullarımızı arabadan indirip etrafa baka baka ağır adımlarla otelden içeri girdiğimizde daha da keyiflendim. Vintage ve modern çizginin buluştuğu bu yapıda yapmak istediklerim aklımda yavaşça sıralanıyordu.

"Vay, Mete hoş geldin." diye seslenen adam beni gördüğünde şaşırdı ve dudakları şaşkınlıktan küçük bir o harfine benzese de cümlesini "Hoş geldiniz." diyerek bitirdi. Adamın keyifli halinin bir anda sönmesinin nedenini merak ederken resepsiyona yönlendirildik. Çalışan ve patron arasındaki gergin bakışmalara ve bilgisayar kontrolüne bakılırsa konuşmaya iyi başlamayacakları belliydi.

"Hoş buldum Metin. İşletmenin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum. Beni daha önce çağırmalıydın, bir kere gelmiş olsaydım arada kaçar gelirdim." Mete'ye dönüp önümüzdeki gerginliği anlayıp anlamadığına baktım. Ona baktığım gibi başı bana döndü, bakışlarımızın birleştiği o saniye göz kırpıp önüne döndü. Bir süre bakışlarım olduğu yerde, yan profilinde kaldı. Gerginliğin farkında olduğunu anlamıştım ama takıldığım nokta rahatken nasıl yakışıklı olduğuydu. Önümüzdeki birkaç gün karşı karşıya kalacağım Mete hakkında hiçbir öngörüye sahip olamadım o an. Sürprizlerle doluydu.

"Arkadaşım ne zaman istersen gel dedim her konuşmamızda. İnci Hanım, sizi aramızda görmek çok büyük bir onur. Kitaplarınızı okudum, hayranınızım." dediğinde adam kibarca gülümsedim. "Fakat geleceğinizden haberim yoktu." dedi kızgın bakışlarla Mete'ye bakarken. "Mete'nin başka biriyle geleceğini düşünmüştüm, başka bir hanımefendiyle yani."

"Sadede gel Metin." dedi Mete. Olan biten neyse anlamış, düz bir ifadesi vardı.

"Sen geliyoruz diyince, son Suit odamızı da senin için ayırdım. İnci Hanım'la geleceğini söyleseydin tek odamız kaldığıyla ilgili bilgilendirirdim seni."

"İkimiz için tek oda mı ayarlandı?" diye sordum şaşkınlıkla.

"Gerçekten üzgünüm bu karışıklık için." Adam mahcup bir tavırla hem Mete'ye hem de bana bakarken bir an için ne yapacağımı bilemedim. Yavaşça ensemi ovaladım ve ne yapabileceğimizi düşünürken plansız hareket etmek için düşündüklerimin üzerini çizmeyi de ihmal etmedim.

Bütün keyfim yerle bir olmak üzereydi. Dönmek istemiyordum. En başından iyi olup olmayacağı hakkında endişe ettiğim bu kaçamak için fazla hevesliydim. Mete'nin kolunu tutup bana dönmesini sağladım. "Gelsene biraz." Başını onaylarcasına salladıktan sonra arkadaşına dönüp bize birkaç dakika vermesini rica etti.

Geldiğimiz kapıdan dışarı çıkıp serin havayla buluşunca daha iyi hissetmeye başladım. Mete ise hevesli halinden çoktan gerginliğe geçiş yapmış bana bakmamak için elinden geleni yapıyordu. "Benim hatam. Seninle geleceğimi söylemedim. Geliyoruz dedim ve kapattım. Olacak iş değil, günün yorgunluğu bir yana o kadar da yol geldik." dediğinde genişçe gülümsedim.

Yarın EtkisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin