1. Bölüm - Galiba aşık oldum

1K 93 345
                                    

** İlk bölümün kopukluğu ve acemiliği için üzgünüm :( iyi okumalar, umarım keyif alırsınız sizi seviyoreeee ♥

**** 

Masanın üzerinden telefonumu ve cüzdanımı kaptığım gibi hareketlerime biraz daha hız kattım. Kapıya doğru koşar adım ilerlerken bir yandan da kolumdaki saatime bakıyordum. Otobüsüm gelmek üzereydi. Eğer şimdi çıkmazsam yetişemeyecektim. Bu hızım da bu yüzdendi.

"Gidiyor musun?" ayakkabılarımı ayağıma geçirirken annem peşimden koşturarak gelmiş ve nefes nefese sormuştu.

"Evet. Hemen çıkmazsam geç kalacağım." Ayakkabılarımı bağladıktan sonra doğrulup yanağına bir öpücük kondurdum. Ardından kapıdan çıkıp koşmaya başlamıştım ki annemden gelen ses kısacık bir duraksama yaşadım.

"Sehun, şemsiyeni almayacak mısın?"

"Şu an onun için dönemem, anne. Seni seviyorum." Koşarken bir yandan da bağırarak cevaplamıştım.

Hava kapalıydı, muhtemelen yağmur yağacaktı ama geri dönersem otobüsü kesin kaçırırdım. Buna vakit ayırmak yerine yavaşlamadan durağa yöneldim. Sokaktan çıkıp caddeye geldiğimdeyse durağın oradaki otobüsü görmüştüm fakat ben daha varamadan otobüs gitmişti bile.

"Kahretsin!" giden otobüsün ardından ellerimi dizlerimin üzerine yaslayıp soluklandım. Hem yorulmuştum, hem terlemiştim hem de otobüsü kaçırmıştım. "Harika! İşe de geç kaldım." Bir sonraki otobüs bir saat sonra olduğu için bu, işe de 1 saat geç kaldım demekti. Ve bu hafta üçüncü kez oluyordu. Son günlerde sıklaşan baş ağrılarım yüzünden uyanmakta zorlanıyordum. Bir de üstüne sabaha kadar ders çalışıp birkaç saatlik uykuyla tüm günü atlatmaya çabalayınca 12'de bile uyanamamıştım. Bunun sonucunun böyle olacağını biliyordum.

Çaresizliğime bir iç çekip sakin adımlarla durağa vardım ve oturup otobüsü beklemeye başladım. Bu sırada da Kyungsoo'ya mesaj atıp geç kalacağımı, beni idare etmesi gerektiğini bildirmiştim.

****

Kafenin kapısından içeriye girdiğim gibi burnuma dolan kahve kokusuyla kocaman gülümsedim. Bu kokuyu, bu mekânı seviyordum. Küçük, kendi halinde bir yerdi. Zaman zaman yoğun olsa da genelde müşterileri belliydi. Bu yüzden de diğer kafelere göre daha hafif bir temposu vardı. Çalışmak için okulla beraber götürebildiğim ideal bir işti benim adıma.

Fakat ben, işe geç kalan biri olarak burada daha fazla dikilip etrafı izleyemezdim. Bir an önce patrona gözükmeden üstümü değiştirmem gerekiyordu. Şu ana kadar yakalanmadığım için şanslı bile sayılırdım. Ve daha fazla şansımı zorlamanın anlamı yoktu. Bu yüzden de etrafı kolaçan edip hızlıca arkadaki odaya yöneldim. İçeriye girdiğim gibi dolabımı açıp ceketimden kurtuldum. Dolaptan önlüğümü çıkarıp keten gömleğimin üzerine geçirdikten sonra yaka ismimi taktım. Sorunsuz bir şekilde işimin başına geçeceğimi düşündüğüm sırada aniden kapı açılmıştı. Başımı çevirip gelen kişiye baktığımdaysa kocaman gülümsedim.

"Patron!"

"Sehun."

"Bugün çok yakışıklı görünüyorsun." İki başparmağımı birden kaldırıp sırıttığımda göz devirdi.

"Bugün çok iyi yalakalık yapıyorsun."

"Böyle diyerek kalbimi kırıyorsun ama! Ben sadece doğruları söylüyorum. Lütfen." Söylediğimi ciddiye almadan yanıma yaklaşıp saatini gösterdi.

"1 saat! Tam 1 saat geciktin." Yakalanmayacağım ihtimalini bana düşündüren neydi bilmiyordum ama yakalanmıştım.

"Otobüsü kaçırdım." Bakışlarımı düşürüp mahcup bir ifadeyle konuştum.

Cappuccino Kiss // HANHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin