Final Part 1- Beni bana anlatman lazım

357 52 138
                                    

** Nct'nin bu güzel vokallerinin şarkısını da dinleyebilirsiniz, çok hoş :(

İyi okumalar ve bol yorumlar ♥♥

****

Yaşadığımız tutkulu ve özlem dolu öpüşmenin ardından ikimiz de yan yana öylece susarak oturuyorduk. Yüzüne bakamıyordum çünkü biraz utanmıştım. Ona öyle bir sarılmış, öyle kendimden geçerek öpmüştüm ki o ayrılmasa nefesim tükense de bırakamazdım sanırım. Çünkü kabullenmesi uzun zaman alsa da ortada daha önceleri adlandıramadığım bir hasret vardı. Evet, hep hissetmiştim. Hatta ona susamış olduğumu da biliyordum ama az önce bunu ilk kez bu kadar iyi anlamıştım. Tüm hücrelerimde hissetmiştim. Haliyle Luhan'ın dudaklarında can bulan hasretimi sonlandırmak da biraz zor olmuştu. Şimdi burada, yatağının üzerinde, yan yana otururken de bu yüzden sessizdim. Ama buna bir son da vermem gerekiyordu çünkü konuşacak çok fazla şeyimiz vardı.

"Sehun..." fakat ben daha ağzımı açamadan Luhan başlamıştı konuşmaya. "Seninle bir şey konuşmam gerek." Bakışlarımı ona çevirip dikkatle yüzüne baktım. Gergin görünüyordu.

"Evet, konuşulması gereken şeyler var. Sen başlayabilirsin." Luhan ayağa kalkıp elini ensesine götürdü ve etrafta kısa bir tur attı.

"Benim gitmem gerek." Anlamadığım için kaşlarım çatılırken yanıma geri geldi ve başımda dikildi. "O uçağa binmek zorundayım." Yüzümdeki ifade aniden düşerken öylece kaldım. Ne demem gerektiğini bilmiyordum.

"N-Ne?"

"Sehun, bak..." önümde eğilip dizlerinin üzerine oturdu. "Seni çok seviyorum. Çok çok fazla ama... Japonya'ya gitmem gerek. Babama şirketin oradaki şubesinin başına geçeceğime söz verdim." Bu cümle oldukça açık bir şekilde gitmek zorundayım demekti ama onu bırakmak istemiyordum. Daha yeni kavuşmuşken ona doyamamışken bırakmak zorunda kalmamalıydım.

"Babanla konuşsan... Olmaz mı?" çaresizce ve çekingence söylemiştim. Çünkü onun hayatında ben uzun zamandır var olsam da ben de hala her şey ilkmiş gibiydi. Bu yüzden bu tarz bir konuda tamamen rahat olduğumu söyleyemezdim.

"Dinlemez çünkü bir kere söz verdim. Diğer türlü buradan gitmeme izin vermezler diye bu yolu seçmiştim ama... Senin bana döneceğini bilemedim." Başım aşağıya düşüp dudaklarımı ısırmaya başladım.

"Anlıyorum." Onu tek bir cümleyle tam da kazanmışken yeniden kaybetmiştim. Ona bir kere git demem kendisine doğru koşarken önüme engel olarak çıkmıştı. Deli gibi pişmandım. Ama o zamana geri dönsek ve o anki ruh halinde olsam yine aynısını yapardım, biliyordum. Git dememek için şimdiki düşüncelerim lazımdı bana.

"Sehun..." Üzüldüğümü her ne kadar belli etmemeye çalışsam da yüzümden okunuyordu. Hayal kırıklığımı engelleyememiştim. Çünkü onunla olan geleceği düşününce bile heyecanlanıyordum ama şimdi... "Her gün birbirimizi görüntülü ararız. Ben sık sık kaçar gelirim." Dizlerimin üzerindeki ellerimi ellerinin içine alıp yüzünü görüş açıma soktu. "Olur mu? Hı?"

"O-Olur." Öyle kötü hissediyordum ki sesimin titremesinin bile önüne geçememiştim.

"Öyleyse ben... Çıksam iyi olur. Uçağa anca yetişirim." Başımı çaresizce aşağı yukarı salladım. Ona gitme demek, yalvarmak, ağlayıp zırlamak istiyordum ama yapmayacaktım. Ayağına ve hayatına bir kez daha taş bağlamak istemiyordum. Bu sefer o bana göre değil ben ona göre hayatımı şekillendirmeliydim.

"Peki. O zaman... İyi yolculuklar." Onunla beraber ben de ayağa kalktığımda çantasına uzandı. Gözlerim bu hareketle beraber yanmaya başlamıştı bile. Tanrım! Onu uğurlamak istemiyordum. Luhan ise tam da o anda bana bakıp gözlerini sımsıkı kapattı. Ardından bir anda gülmeye başlamıştı. Ben ağlamak üzereyken o gülüyor muydu sahiden? Hiç mi üzülmüyordu? "Niye gülüyorsun? Komik bir şeylerin olduğunu düşünmüyorum." Sinirlendiğim için ona çıkıştığımda çantayı olduğu yere bırakıp bana doğru gelmeye başladı.

Cappuccino Kiss // HANHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin