On İkinci Bölüm : Grimmauld Meydanı 12 Numara

626 73 42
                                    

On İkinci Bölüm: Grimmauld Meydanı 12 Numara

Gwen, Parkinson ailesiyle kaldığı hafta boyunca oldukça iyi vakit geçirmişti. Çoğu kişinin aksine Pansy'i ve onunla vakit geçirmeyi seviyordu. Ön yargıların arkasındaki sevecen ve eğlenceli kızı görüyordu çünkü. Dışarıya kendini ne kadar soğuk ve kibirli biri gibi yansıtsa da  -bu bazı durumlarda doğruydu- arkadaşlarına karşı gayet ılımlı ve bir o kadar da sadıktı. Bundan o günler içinde daha da emin olmuştu. Bir gün Draco Malfoy ve Blaise Zabini gelmişti Parkinson evine. Pansy'nin kendi dışındaki arkadaşlarına da nasıl davrandığını görmüştü. Üstelik Draco ve Blaise ile vakit geçirdiğinde Slytherin öğrencilerine olan ön yargısı hepten yok olmuştu.

Tatilin ortalarında bir gün babası gelmişti. Gwen ile bir işi olduğunu söylemişti. Pansy başta huzursuzlanmıştı Gwen'in gideceğini sandığı için. Snape ise birkaç saat sonra geri geleceklerini söylemişti. Hatta döndüklerinde Snape de Parkinson ailesi ile akşam yemeğine kalacaktı.

Gwen, Snape ile Parkinson evinden ayrıldığında bahçeden tamamen çıkana dek konuşmadılar. Herhangi birisi kulak misafiri olabilirdi onlara. Devasa demir kapıyı arkalarında bıraktıklarında Gwen doğrudan babasına döndü.

"Biliyor mu, ben gidince mi söyleyeceksiniz?" diye sordu herhangi bir isim kullanmadan.

Snape birkaç saniye sessiz kaldı. Sonra "Henüz bilmiyor. Sen başta yanımızda olmayacaksın. Üst katta Potter ve Weasley çocukları oluyor. Onların yanına çıkarsın. Seni daha sonra çağıracağız." dedi.

Snape bulunduğu durumdan hiç ama hiç memnun değildi ve bunu fazlasıyla belli ediyordu. Gwen onun içten içe endişe duyduğunu biliyordu. Sirius'un öğrenmesi Gwen'in kendisinden kopmasına sebep olacakmış gibi düşünüyordu sanki. Gwen onun bu şekilde düşünmesini normal buluyordu ama  Gwen ne olursa olsun ondan kopamazdı. On dört yıldır onunlaydı. En mutlu anında da en mutsuz anında da onunlaydı. Kendisini büyüten, her daim destek çıkan oydu. Gwen onun gerçek babası olmadığını öğrendiğinde bütün gün ağlamıştı. Ama öğrenmesine rağmen ona böyle hitap etmeyi bırakamamıştı. Çünkü Severus Snape, Gwen için gerçekten de bir babaydı. Biyolojik olarak başkasının kızı olabilirdi ama manevi anlamda Snape ona çok şey katmıştı.

Gwen'in kendisi de Snape'e çok şey katmıştı aslında. Snape, Lily öldüğünde bunu ağır bir bunalıma girmeden atlamayı Gwen sayesinde başarabilmişti. Onu büyütürken, başkası için fedakarlık yapmayı öğrenmişti. Kendi karanlığı içinde boğulmaktan, Gwen'e tutunarak kurtulabilmişti. Bu yüzden aralarında derin bir bağ vardı.

Bir süre yürüdüler. Evle aralarında mesafe oluşması için yapıyorlardı bunu. Snape yürümeyi kestiğinde Gwen de kesti. Snape kızına döndü ve kolunu uzattı. Gwen, Snape'in kolunu tuttuğu anda cisimlendiler.

Ayakları yere temas ettiğinde Gwen başını kaldırarak etrafa bakındı. Büyükçe bir meydana gelmişlerdi. Muggle dünyasında bir yer olduğu çok açıktı. Tabii meydanın oldukça karanlık bir köşesine cisimlenmişlerdi. Hava alacakaranlık olmasına karşın Snape kendine ve Gwen'e bir hayalbozan büyüsü yaptı. Kimseye görünme riskini göze alamazlardı. Cübbeli ve pelerinli insanlar pek alışılageldik bir şey değildi. 

Ses çıkarmamaya çalışarak sessizce evlerden birine doğru ilerlediler. O sırada Gwen meydandaki evlere göz gezdiriyordu. Evlerin görüntüsü oldukça kasvetliydi. Snape bir noktada durduğunda, Gwen de hemen yanında yürümeyi kesti. 

"Dumbledore'un girebilmen için söylediğini hatırlıyor musun?" diye sordu Snape neredeyse duyulmayacak kadar sessiz bir fısıltıyla. Gwen başını sallayarak onayladı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 16, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

The Spy | Gwendolyn SnapeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin