Dokuzuncu Bölüm: Müdür ile Bir Konuşma

486 54 52
                                    

Dokuzuncu Bölüm: Müdür ile Bir Konuşma

Hogsmeade gezisinden sonraki perşembe günü son dersti. Beş dakika sonra dersler sona erecek ve öğrenciler rahat bir nefes akacaktı. Tabii öğretmenlerin üzerlerine yıktığı ödevlerden alabilirlerse.

Zindanlarda, yine bir iksir dersi vardı. Beşinci sınıfta okuyan Ravenclaw ve Hufflepuff'lı öğrencilerin ortak dersiydi. Profesör Snape masaların arasında gezerek yapılan iksirleri kontrol ediyordu.

"Sen buna iksir mi diyorsun Turpin?" diye sordu Snape kazanından yoğun bir duman tüten kıza, ters bir şekilde. Gwen'in yüzünde yamuk bir gülümseme belirdi. Ama kafasını kaldırmadan kendi kazanını usul usul karıştırmaya devam etti.

"Profesör-"

"Çamur isteseydim bunu sizden kaynatarak elde etmenizi istemezdim." dedi ve gözlerini devirerek masaların arasında dolaşmaya devam etti.

Ernie Macmillan'ın kazanına bakıp yüzünü buruşturdu. Onun hemen yanındaki Hannah Aboot'un kazanına uzun süre baktıktan sonra bir şey demeden geçti. Ardından Terry ve Gwen'in birlikte çalıştığı masaya geldi.

İksirin lacivert ve koyu kıvamlı olması gerekiyordu. Yeni yeni buharlanmaya başlamalıydı. Gwen'in aynen böyleydi. Terry'in ise çivit maviydi ve olması gerekenden daha akışkandı.

"Daha hızlı karıştır Boot." dedi Snape masaya parmağıyla birkaç kez vurarak. Terry elindeki kepçeyle daha hızlı karıştırmaya başladı.

Snape gelip Gwen'in kazanına baktı. Yüzünde ufak bir tebessüm belirir gibi oldu. "Aferin." dedi ve diğer öğrencileri kontrol etmeye devam etti.

Gwen'in Snape ile büyümesinin bir sürü avantajı vardı. Bunlardan birisi de iksir yapımıydı. Büyü de gerektirmediğinden yazları evde iksir çalışırdı. Bazen karşılıklı kazan kurar, birlikte yaparlardı. Gwen yanlış yaptığında Snape onu azarlar ama bir dakika sonra belli belirsiz gülümseyerek nerede yanlış yaptığını açıklardı. İksirleri mükemmel yapabilmesi için bilinmeyen bazı tüyolar da verirdi. Bu yüzden Gwen'in kendine en güvendiği alanlardan biriydi iksir. İleride St. Mungo's Hastanesi'nde şifa iksirlerini yapan bir iksir ustası olmak gibi hayalleri vardı.

Gwen'in Snape'den öğrendiği bir diğer şeyse Zihnebend ve Zihnefend'di. Aslında Zihnefend konusunda çok iyi değildi. Birinin düşüncelerine girebilmesi için karşıdakinin zihni çok savunmasız olmalıydı ancak. Ama kendi zihnine girilmesini çoğu zaman engelleyebilirdi. Casus olduğu süre boyunca da engellemek zorundaydı.

Ama bunların aksine Karanlık Sanatlara Karşı Savunma'da pek iyi olduğu söylenemezdi. Evet Snape bunda da çok iyiydi aslında ama birlikte çalışmak için vakit bulamıyorlardı. Okulda zaten fırsat yoktu, okul dışında da Gwen'in büyü yapması yasaktı.

Biçim Değiştirme konusunda idare eder düzeydeydi. Kesinlikle iyi değildi ama çok berbat da değildi. James'in biçim değiştirmedeki yeteneği kızına pek geçememiş gibiydi.

Aslında bakınca iksir dışında olağanüstü aldığı bir ders yoktu. Ravenclaw deyince çoğu kişinin aklına çok çalışkanlık geliyordu. Herkes onlardan derslerinin en iyi olmasını bekliyordu. Ama Ravenclaw çok çalışanları almıyordu binasına; mantıksal hareket edenleri, bilgiyi sevenleri ve yaratıcı düşünceye sahip olanları alıyordu. Bu yüzdendir ki Gwen de Ravenclaw'da ama başarılı değildi.

"İksirinizi şişeleyip masama bırakın." dedi Snape sınıfa. O sırada sınıfın en arkasındaydı. Sınıftaki şişeleme kargaşasından yararlanarak Gwen'in yanına geldi. "Eşyalarını kuleye bıraktıktan sonra odama gel. Biraz konuşup Dumbledore'un yanına gideceğiz." dedi.

The Spy | Gwendolyn SnapeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin