~2~

3.2K 204 135
                                    

🧸

Tony yeniden doldurduğu viski bardağından gözünü ayırıp masada duran mektuba baktığında yeniden gözünden akan yaşı fark etti. Bu sefer silmeyecekti.

Küçük göz yaşı adamın yanağından kayıp yavaşça yere düştüğünde Tony ciddiyetle yutkundu ve elindeki bardağı kafaya dikti. Bardak tamamen boşaldığında masaya yavaşça bırakıp bu sefer eline açılmamış mektubu aldığında koyu renkli gözlerini kırpıştırdı.

Miray denen kız gideli yaklaşık iki saat oluyordu ama o sadece oturmuş içmişti. Mary ölmüştü. Tanrım.. Mary.. O ölmüştü..

Tony uzun süredir rüyasında bile görmediği kadını deli gibi özlediğini fark edip yüzünü utançla kapatırken utancı kendineydi. Kendinden utanıyordu. Yaptığı şeyden sonra.. Çok utanıyordu.

Onu senelerdir hiç görmemişti, hiç konuşmamıştı. Hatta bir ara onun öldüğünü bile içten içe düşünmüştü ama şimdi.. Görüyordu da onun kızı bile vardı. Onun kızı olmuştu. Mary başkasını sevmiş olabilir miydi? Başkasından çocuk yapabilecek kadar o kişiyi sevmiş miydi? Hayatını yaşamış mıydı?

Miray denen kız kimin kızıydı?

Tony toparlayamadığı cesaretine bir küfür edip mektubu yeniden masaya bıraktı ve bıraktığı boş bardağı yeniden doldurdu.

Bir tane daha... Bir tane daha... Bir tane daha Ve... Bir tane daha...

Tony deli gibi ağırlaşmış başını kaldırıp manzaranın önündeki cama çevirdiğinde gökyüzünün turunculaştığını gördü. Gerçekten sabah mı olmak üzereydi?

Tony tabloya benzer manzarayı biraz izleyip sinirle mektubu eline aldı. Mary'nin kendine ne yazdığını bilmiyordu, bilmek istemiyordu ama merak ediyordu. Onu yeniden aklına, kalbine sokmak asla mantıklı değildi ama merakı her şeyden ağır basıyordu.

Defalarca incelediği küçük, defalarca katlandığı için yıpranmış beyaz mektubu yeniden inceledi. Koyu renkli gözleri mavi tükenmez kalemle yazılmış "Tony'e" yazısında uzunca bir süre gezip sonunda açmak için bir yer ararken elleriyle bulduğu yeri yırttı.

İçinden çıkan bozuk kağıdı düzeltip kaşlarını çattı ve alkol yüzünden akan burnunu çekip dönen başına rağmen gözlerini kısıp yazıları netledi.

"Sevgili Tony,
Merhaba... Görüşmeyeli çok oldu. Açıkçası tam olarak ne yazacağımı bilmiyorum. Ne yazmam gerektiğini de bilmiyorum. Ölümümden sonra okuyacağın bu mektup belki umrunda bile olmayacak, bilmiyorum ama şunu bil ki bu mektup benim için çok önemli. Gitmeden önce bu dünya da kendime ait sadece 1 şey bırakıyorum. Kızım, Isabell Miray. O sana emanet Stark. Çünkü babası sensin."

Tony okuduğu kısımla durup şok içinde kalırken kalp atışını kontrol edememesi yüzünden ağlamak üzereydi. Bu da ne demekti?! O kız.. O kız onun kızı mıydı?!

"Bu senin için çok zor olabilir. Benim için de çok zordu. Sana önceden söylemem gerektiğini biliyorum ama kızımın seni tanımasını yaptığın o şeyden sonra hiç istemedim ve bu mektubu aldığında tek ümidim umarım değişmişsindir. Eğer kızımıza bakmak istemezsen anlarım. Bir andan sana çıkıp böylesine büyük bir yük veremem. Eğer ona kendi evini ve yüreğini açmazsan Türkiye'de bazı tanıdıklarımız var. Onlar seve seve bakarlar ama lütfen bu senin en son tercihin olsun. Kendine iyi bak. Bu arada... Ne kadar uzağa da gitsem, sana böyle de davransam, seni hep sevdim ve seveceğim. Seni 3000 kez seviyorum Stark.
İmza: Mary White."

Daughter of Stark || DüzenleniyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin