єкмєк вαиαяιм

4.Bölüm

Heyecanımı yenmeye çalışırken onun o kahve gözleri yine başımı döndürmesini istemiyordum. Kimya bölümü odasına ilerlerken Akın ve iki arkadaşıyla birlikte hızlıca koşmalarını gördüm.

Akın'ın önüne geçerek ne olduğunu sormak için durdurmaya çalıştım fakat sertçe bana çarpmasıyla bunu hiç beklemediğimden dengemi kaybetmemi sağlayıp düşmüştüm.

Akın ilerlerken durup geri dönmesiyle tersce gözlerime baktı. "Önüne baksana kardeşim. İyi misin?"diyerek kalkmam için elini uzatmasıyla kardeşim demesine mi kırılsam yoksa elini uzatmasına mı sevinsem bilememiştim.

Elini tutarak kalkmama yardımcı olurken "İyiyim, sağol." diyerek gülümsedim. Endişeyle koridorun sonuna doğru bakarken beni takmayarak başını salladı.

"İyi o zaman ben gidiyorum." diyerek at gibi koşmaya devam etti. Tamam dememi bile müsade etmemişti. Yine okulda ne haltlar yemişti?

Kantine ilerlerken arkadaşım olan Mehmet ile kahve içmeye başladık.

"Ne oldu, anlat." diyerek merakla bakmasına gülümsedim. Bugün karşısına çıkacağımı söylemiştim ve merakla cevabımı bekliyordu.

Umutsuz vaka olduğum için başımı olumsuz anlamda salladım. Olan biteni kısaca anlattım.

Mehmet elini tüh diye bacağına vururken "Gay olsam sana yürürdüm ne diye seni kabul etmedi?" diye teselli verirken onun o tepkisine kıkırdadım.

"Sibel duymasın sonra sizin ilişki durumu karışık olur." dememle Mehmet omuz silkti.

Bıkkınca başını yana çevirip sinirle söylendi. "Senin gay olduğunu öğrendiğinden beri seni kıskanıyor, istemiyorum kardeşiz diyorum olsun onla olduğun kadar benimle birlikte olmadın triplerini giriyor." demesiyle bende omuz silktim.

Kıskançlığını anlıyordum fakat Sibel'in onu sevmediğini bildiğim için çok da umursamıyordum. İlişkileri tamamen birbirine anlaşmalı istediklerini yapabilmeden başka bir şey değildi.

"Ayrıl o zaman yavru." diyerek göz kırptım. Mehmet göz kırpmamla gülerek eliyle yanağımı sıktı. Acıyla yüzümü buruştururken hızla ve sertçe çektim.

"Yapma dedim sana kaç kere!" diye öfkeyle acıyan yanağımı tutarken "Yavru deme demiştim sana kaç kere!" diye beni taklit etmesiyle sabırla başımı salladım. Öfkeyle içimden Mehmet'e sövüyordum.

"Seninki geliyor toprağam." diyerek gülen Mehmet'e ters ters bakmayla  uğraşamayıp Mehmet'in kaş göz işaret ettiği yere baktım. Akın'ın oturmasını izledim.

Akın sinirle yanındaki arkadaşlarına kızıp söverken önüne düşen saçlarını elinin tersiyle geriye savurdu. Elinin üzerindeki kızaran çizgiyi fark etmemle gözlerimi kısarak yaraya baktım.

Daha yeni oturmalarına rağmen bir kaç kız yanına sandalyelerini çekerek numara istemelerine kudururken kızları tek eliyle itmesi ile gülümseyerek telefonu elime alıp mesaj bölümüne girdim.

0537...: Bakıyorum da pek bir keyifsiziz.

Akın: Kantinde misin?

0537...: Bilmem.

Akın:  Bugün sen benim yanıma gelecektin değil mi?

0537...: At gibi koşarak bir yere gidiyordun.

Akın: O da var.

0537...: Nereye gittin öyle?

Akın: Sanane.

0537...: Söyleme ben öğrenirim.

Akın: Banane.

0537...: Kızlara bakmıyorsun her zamanki gibi.

Akın: Şuan umrumda değiller akşam hallederim onları merak etme.

0537...: Terbiyesiz.

Akın: Seninle de uğraşamam yazma.

0537...: Sus ve elindeki o yarayı nasıl yapmayı becerdiğini anlat.

Akın: Bilmediğim bir kızın tırnağı .d
Ayrıntıya girmemi pek istemezsin sanırım.

0537...: İnanmıyorum.

Akın: İlgilenmiyorum.

0537...: Orospu çocuğu, götüne girsin o el.

Akın: Karşıma çıkta kime giriyormuş birlikte görelim.

0537...: O şansını kaçırdın.

Akın: Çok üzüldüm..

0537...: Emin ol yüzünün bozulduğu 1 metre öteden bile yüzünden okunuyor.
Çok üzüldün mü bir kez daha düşün.
(Görüldü)

0537...: Neyse senin o kızlarla hiç bir işin olmadığını biliyorum.
Yine kalbimi kırmakta pek başaralı olamadın.
✓