5.Bölüm

3.3K 215 50
                                    

0537...: Beni mi arıyorsun?

Akın:  Tabii ki seni arıyorum.
O hediye neydi lan!

0537...: Hediyemi beğenmedin mi?

Akın: O pembe donu sen giy amına koduğum!
Senin yüzünden dalga geçiliyorum.

0537...: Ne!
Pembe don mu?

Akın: Dantelli birde!
Senin benle zorun ney?

0537...: Öyle bir hediye değildi.
Ayrıca neden onu sana hediye olarak vereyim ki?

Akın: Senin yüzünden herkes beni fetişci bir sapık sanıyor.
Sayende.

0537...: Sana öyle bir şey ben almadım, yemin ederim.
Onu kim koyduğunu biliyorum.

Akın: Hem hediye mi beğendin mi diyorsun hem ben almadım diyorsun?
Kendinle çeliştiğinin farkındasındır umarım.
Siktir git benimle uğraşma.

0537...: Bana inanmayacağını biliyorum.
Özür dilerim ama yemin ederim ki sana onu ben almadım.
Aptal gibi bana inanmayacağın halde yemin etmeye devam ediyorum.

Akın: Son kez söylüyorum peşimi bırak.

Şuan o yazdığına üzülecek kadar sinirden kuduruyordum. Söyledikleri kırıcı olmasına rağmen öfkem daha ağır basıyordu.

Mehmet'e doğru ilerlerken onun Ece denilen kıza karşı gülmesini müsait bir yerlerine sokmamak için savaş veriyordum.

Omzuna yumruk atarak şakasına sanmaları için "Nerdesin ya Mehmet bende seni arıyordum?" diyerek gülerken gözlerine oyacak derecede bakıyordum.

"Bu güzel hanfendiyi bırakamadım." diyerek sırıtırken Ece'nin kişnemesiyle kulaklarımı tıkamak istedim.

Kadınlardan nefret etmemin bir sebebi daha.

Yavşak herkese zıplayıp duruyor. Boğazımı temizleyerek "Benimle bir gelir misin Mehmet çok önemli de, kusura bakma Ece." dememle Ece gülümseyerek "Ben gideyim siz konuşun, görüşürüz Mehmet." diyerek el salladı.

Mehmet'in öpücük atmasıyla öğürmemek için zorlandım. Ece arkasına dönmesiyle dudaklarına vururken "Sikerim seni Mehmet." diyerek omzuna yumruk geçirdim.

"Sikecek başka kişiler var sanki?" diyerek manalı konuşmasıyla Akın'ı düşünürken kaçmaya çalıştığı için böyle yaptığı beyin sinyallerim kırmızı ışık vermesiyle "Pembe kadın donu mu koydun lan sen kutuya?" dedim öfkeyle ve kimse duymasın diye kısık sesle.

Mehmet gözlerini kocaman açarken "Açıklayabilirim kanka olay öyle olmadı." demesiyle sakin kalmaya çalışarak dökülmesini söyledim gözlerimle.

"Şimdi ben Eceye hediye almıştım hediye şeyini sonra benim kutuyu verirken senin kutuyu vermişim Ece'de kutuyu açıp hediyeye beğenerek bir an iç çamaşırı çıkacak diye korkmuştum demesiyle şey edemedim." demesiyle sinirlerim daha çok tepeme çıktı.

"Lan gerizekalı o penalarda baş harfimiz yazıyordu." diyerek diretirken "Anlamam bu olayı çözeceksin." diye noktaladım.

Mehmet "O zaman senin kim olduğunu bilir." demesiyle omuz silktim, beni bilmesi umrumda değildi sadece sevdiğimin farkında olmasıydı saçma bir şekilde.

Kaşlarımı çatarak "Ayrıca Ece gitar mı çalıyor?" diye dudaklarımı öfkeyle ısırırken hayır anlamında başını salladı.

"Kendi şarkımızı oluştururuz falan dedim." diye suç işlemiş çocuklar gibi sesi kısıktı. Gözlerini yerden ayırmıyordu.

"Falanını malanını anlamam, şimdi gidiyorsun o çamaşırı Ece'ne verip penaları geri alıp Akın'a veriyorsun." dediğimde Mehmet yalvarırcasına gözlerime baktı.

Ellerini birleştirerek "O zaman benden ayrılır, özür dilerim Alp çok özür dilerim." diyerek boynuma sarıldı.

Belinden tutarak kendimden çekmeye çalışırken "Bu benim ne kadar sikimde peki dostum?" diye umursamaz bir tavır sergiledim.

"Sen arkadaş düşmanısın."

Akın'ın tuvalete girmesiyle Mehmet'e bir şey demeden çekilmesiyle işaret parmağımı dudağıma götürerek sus işareti yapıp bende Akın'ın arkasından tuvalete girdim.

"Niye bu kadar abarttın ki? Zaten kimse senin eşcinsel olacağını tahmin edemiyor tavırların sayesinde." diye soruyu soran Burak ile pür dikkat işimi yaparak dinliyordum.

Akın öfkeyle iç çekişini duymamla "Bunu öğrenirse herkes benim işimi biterirler, Burak sikerim seni! Konuşulacak yer mi burası?" dedi.

Burak "O gizli sapığına mı aşıksın?" diye gülen Burak'la sessizce bende kıkırdadım. Onu öfkelendirmek için dediğini bilsem de söylemesi bile güzeldi.

"Tuvalete kimse yoktu değil mi lan?" diye tereddütle soran Akın ile elimle ağzımı burnumu kapadım.

"Niye bebeğim?" diye soran Burak'a kıl olmaya başlamıştım.

Akın sinirle "Bunları konuşmayacağız diye kaç kere söyleyeceğim oğlum!" diyen Akın'a üzülmüştüm. Öğrenilmesinden bu kadar korkması içimde bir burukluk bırakmıştı.

Kendimi hatırlatmıştı bana. Lisedeyken kimse öğrenmemesi için her yolu denerken dalga geçildiğim kabuslar gözümün önünde canlandığın da yutkunmamak için kendimi zor tuttum.

"Kimse yok panik yapma hadi bekliyorum seni." diyerek Burak'ın çıkmasıyla kabinden çıkmazken sessiz girişimin işe yaradığına sevinerek tekrar çıkma sesiyle Akın'ın da çıktığını düşünmüştüm.

Kabinden çıkmamla duvara yaslanmam bir oldu."Seni küçük sıçan!" diye kolunu boğazıma dayarken şaşkınlıkla kahve gözlerine baktım. Nefesimi keserken bakışlarından da nefesim kesilmişti.

єкмєк вαиαяιм Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin