Giriş

80 7 10
                                    



Ulaşılamazlık bazen kaygısal, bazen algısal, bazen de tam anlamıyla gerçek olabilir. Eh, yaratılıştan gelen bir istek de yok değil hani. İnsanız, hep severiz. Hümanist bir düşünce değil benimkisi. Zira 'insanı insan olduğu için severim' saçmalığının kuyruğuna bir kaç kutu kola şişesi bağlayıp, egosuna iğne batırdığım insanların arasına göndereli çok oldu. Beni kimse insan olduğun içi sevmedi. İnsanlar çoğu zaman, benim de düşünebileceğimi, benim de kendi karalarımı alabileceğimi, hatta benim de hislerimin olduğunu unuttular. Sonuç olarak, iyi başladığım cümlelerime daha nokta koymadan ünlemler karıştı. Virgüller kenara atıldı. Noktalar üç noktaya dönüştü.

  Neredeydik? Ulaşılamaz olandan. Hani hayalini kurduklarımızda... Hani iç geçirdiklerimizde... Hani gözyaşı döktüklerimizde...

Ulaşalamazlık, bilinçli alınan bir karar da olabilir. Aynı zamanda inadın, endişenin ya da süper egonun sonucunda da ortaya çıkabilir. Her kavram farklı anlamlar yükleyebilen ben, her zaman ulaşılmaz olanı çok sevmişimdir. Çocukken, annemin alamadığı o oyuncak bebek için ağlamış, ortalığı bir birene karıştırmışımdır. Ama bir nesneden ziyade ulaşamadığımız insanı sevmek her zaman daha zordur. Bir nesne çalışıp satın alınabilir. Ama insan... konu bu noktaya geldiğinde, kimse değer biçmez. İşin içine hayranlık, duygular, ve diğer yüzlerce insani duygu karıştığında bize de tavana bakıp hayal kurmak düşer.

Elimizde ne var?

Yalızca saf sevgimiz.

Sevgi dedik...

Kendi tam anlamıyla adamak, bir gün geriye dönüp baktığımızda saçma gözükecek olsa da birisini sevmek, birisine aşık olmak, hayranlık duymak her zaman iyi hissettirir insana. Çünkü öyle zamanlarda gerekten olağanın dışında yaşıyoruz. Her zaman içinde onu barındıran hayaller kuruyor, anlık mutlulukların engin sularında kulaç atıyoruz sonsuzluğa doğru. İnsansız dedik ama 'bir insanı sevmekle başlayacak her şey' sözünün değerini de çoğu zaman unuttuk. Hümanist olun demiyorum. İnsancıl biri olmadığımı söylemedim çünkü.

Sevin.

Âşık olun.

Kendinize küçük bir saksıda, bir kaktüs alın. Kaktüsleri kimse sevmez. Ama ben bilirim. Siz, sevilmeyeni de sevmeyi bilirsiniz.

Sevin.

Delicesine.

Midenize kramplar girecek kadar, avuç içleriniz terleyecek kadar, onu uzaktan izleyip onun için mutlu olacak kadar sevin. Okul koridorunda onu izlemek kötü bir şey değil. Ya da bi noktaya dalıp gitmek. Hepimizin kişisel bir egosu var. Bugün yüreğinizi birine açın. Bir sokak kendisine, soğuk havda üşüyen bir evsize, bir kaktüse yahut o kişiye.

Çünkü kimse ulaşılamaz değildir.

Ve onu gökyüzü kadar sevin.

Ulaşmayı ise amaç edinmeyin.

Ulaşılamazlık sonuç olarak olağan, amaç için ise saçmalıktır.

lights🚦/ Taehyung {texting} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin