İyi okumalar.
7 saat 6 dakika sonra:
"Tabii ki şaka. Onlara yanlış yeri söyledim." hayır ya. Hayır. Gerçekten şakanın sırası mı bilmiyorum ama kendimi samanyolu haber spikeri gibi yere atmamak için zor tutuyorum.
Ha tabii bir de ellerim bağlı.
"Ya sen bizimle dalga mı ge-" mahallenin kaba daysı gibi sesimi yükselte yükselte ona çıkışırken bir anda cümlemi kesti."Şu an tuzak olabileceği için pek çok korumayı da yanına aldı. Geçen seferki gidişlerinin aksine kapıda 12 değil sadece 4 koruma var. " bakışlarını bize çevirdi.
"Kaçış planını anlatacağım, tüm uzuvlarınız ile dinleyin beni."Hepimiz şaşkınlık ile ona baktığında dolayı cevap veremiyorduk. Daha kıpkırmızı olmuş gözlerinin kızarıklığı gitmemişti ve böylesine güçlü konuşuyordu. Sanki daha demin ben kriz geçirdim. Yani nasıl böyle davranıyor? Ah, doğru, unutmuşum, o bir deli.
Biz cevap vermeyince gözlerini devirip ayağa kalktı. Zaten elleri çözülmüş olduğu için bizi çözmeye başladı. Önce Savaş'ı çözdü. Savaş beni çözerken Araf'ı çözdü. Araf Akın'ı; Ege Çağrı'yı çözerken ben put gibi dikilmiş bekliyordum. Acaba Ege Tuna ile iş birliği yaptı ve bizi mi deniyordu?
"Sen nereden biliyorsun kapıda önceden ve şu an kaç adam olduğunu? Madem kaçmak istiyordun ve ellerini çözmüştün neden şimdiyi bekledin? Ellerini nasıl çözdün?" her an üstüme atlayacak gibi bakıyordu ama bu şu an zerre kadar umrumda değildi.
"Biliyorum, çünkü bana biri söyledi. Adamların sayısını azaltmasını bekledim. Baş parmağımı çıkardım ve geri taktım. Oldu mu?" ay bir de dalga geçer gibi konuşuyor!
"Olmadı! Deponun içinde sana kim söyleyecek? Hayır yani madem yerini söylediğinde gideceğini biliyordun, neden daha önce sahte bir yer söylemedin?"
"Aklıma şu an gelmiş olabilir mi? Yanımda sürekli ağlayıp zırlayan bir kız, katil, tanımadığım iki genç, bana bağran çocukluk arkadaşım ve sevgilisini düşünen ikinci çocukluk arkadaşım olunca kolay düşünülümüyor!" anlık duraksadı ve devam etti. "kimin söylediği seni ne ilgilendirir?" Tabii canım alt tarafı güvenilir biri söyledi ise yaşayacağım. Güvenilir olmayan biri söyledi ise öleceğim! Beni ne ilgilendirir? Anlamıyorum depoda kim ona söylemiş olabilir? Tabii ya! Deli olduğuna bünyem hala alışamadı.
"Ne güzel, Ege'nin sanrısına göre hareket edeceğiz. En güvenli kaynak!"
Bana doğru küçük çaplı bir uçuş gerçekleştireceği sırada hemen yanında olan Çağrı onu tuttuğu gibi geri yere bıraktı.
"İster güven ve gel. İster güvenme ve burada oturmaya devam et!" gözlerimi devirdim. Deneyelim bakalım...
"Nasıl yapacağız? Direkt kapıdan çıkacak mıyız?" Araf'ın sorusuna kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Sizi götürdüğü arka kısımda bir çıkış daha olması lazım. Önce oraya bakalım." hızlı adımlarla deponun köşesindeki kapıya varıp içeri girdik. Burası kesinlikle bir depo gibi değildi. Sanki normal bir evin normal bir odasıydı. Gözüm makyaj aynasının önünde duran yerlere saçılmış saçlarıma takıldı. Kafamı biraz daha çevirdiğimde buz dolu küvetin içindeki buzları eridiği için taştığını gördüm. Onun dışında pek çok kanlı peçete ve sargı bezi vardı. Odanın içinde olan ve çıkış kapısı olduğunu düşündüğümüz kapının önüne geldiğimizde Ege tam açacakken Savaş onu durdurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elmas Kaçakçıları
Mystery / ThrillerKulağımıza dolan acı dolu ses ile hepimiz derin bir nefes verdik. Rahatlama dolu bir nefes. Çünkü sesin sahibi kendimiz değildik. Arkada bulunan bir görevliydi. Ne kadar da acıydı bir insanın ölümüne şükretmek? Ama ölen biz değildik ve bu şu an için...