6. Bölüm

19 6 0
                                    

Selamlar ve iyi okumalar 🍯

6 saat 15 dakika sonra:
"Öykü'den uzak duracaksın! O zaten karnına bir çizik almıştı! S**tirme belanı!" Bunu söyleyen Savaş dersem kaçınız şaşırır? Eminim ki pek çoğunuz. Çünkü bilirsiniz ki Savaş birini düşünecek en son kişi. Ama belli ki son bir buçuk saat onu çok değiştirdi. Ne mi saçmalıyorum? Size kısaca son  2 küsür saatin durum özetini geçeyim.

1-Araf yaklaşık 15 dakika boyunca iri yarı adamlar tarafından iç kanama geçirmeyecek şekilde -nazikliğe bakar mısınız- dövülmüş en son da bayılmıştı. Kendisi devrilmiş sandalyesinin üstünde yanımda baygın olarak duruyor.

2-Akın ise yaklaşık 45 dakika buz dolu küvette kalmış bilinci kaybolmaya başlamışken de buradan götürmüşlerdi. Ayrıca saçının bir kısmı yok çünkü Tuna saçının bir kısmını kibritle yaktı.

3-Çağrı damardan aldığı uyuşturucu sebebiyle uzun süre saçmalamış daha sonra ise kan çanağına dönen gözleri yediği başka bir iğne ile kapanmış yerde baygın şekilde duruyordu.

4-Ege şerefsizi ise tüm bu olanları Tuna'nın hemen yanı başında ağzı bağlı bir şekilde izliyordu.

5-Savaş zaten çıldırmış bir halde.

6-Ben de ağlamaktan bitkin düşmüş bedenimle etrafa boş bakışlar atarak işkence zamanımı bekliyordum.

6 madde de ancak bu kadar iyi anlatılabilirdi(!)

"Ne demek cezasını çekti? Arkadaşları böyle bir durumdayken sadece karnına  kazınmış bir isim ile kurtulmak yeterli değil. Hatta isim babama ait olduğu için bu ceza bile değil. Bir ödül." aynen onun ismini taşımak benim için bir onurdur(!)

Kolunu Ege'nin sandalyesinden çekip bana doğru yürümeye başladı. Gelme, gelme, gelme... Allah'ım. Biliyorum pek çok günahım oldu ama bunları hak edecek ne yapmış olabilirim?

Eli yanağım ile temas ettiğinde korku ile kafamı geri çektim. O ise bu hareketimi umursamadan elini bu sefer omzuma koydu.  Bakışları ise Savaş'taydı.

"Onun masum olduğunu, bunları hak etmediğini düşünüyorsan neden elmasların yerini söylemiyorsun?"

SAVAŞ'IN AĞZINDAN:

"Onun masum olduğunu, bunları hak etmediğini düşünüyorsan neden elmasların yerini söylemiyorsun?"
Bir bilsem! Bir bilsem elmasların yerini! Söyler miydim orası muamma ama kesin bir şeyleri değiştirirdim! Ege beni korumak için saçma sapan bir yalan söylemiş topu bana atmıştı amk. Yine de ona kızmıyorum, bir karar vermiş ve uygulama çabaları içerisinde.

Düşünüyorum da: bir adam var, çok kötü bir adam. İnsanları öldürüyor, uyuşturucu satıyor, uyuşturucu kullanmaya teşvik ediyor, belgede sahtecilik yapıyor... Kısacası boktan ne varsa yapıyor. Bense bu adamı öldürecek bir yol bulmuşum. Karşılığında ise 2 kardeşim, 3 yabancı ve ben acıdan geberip gideceğim. Ama karşılığında o adam öldürürlecek. Evet, yine illegal işlerle uğraşan biri tarafından öldürülecek ama binlerce kişiyi kurtarmış olacağım. Kararım ne olurdu?

Ege kararını vermişti ama sebebi farklıydı. Bora'nın onca insana acı çektirmesini umursamıyordu, babasını öldürmüş olduğunu önemsiyordu.

Ege'ye kızamıyorum  çünkü sorunun cevabına daha karar veremedim bile. Bir karar versem aklını başına toplamasını söyleyeceğim ama sorunun cevabı zihnimin yakınında dahi yok!

"Yerini söylemeyeceğim." bakışlarım belki de bir milyonuncu kez Öykü'yü buldu. Yalvaran bakışlarının yerini boş bakışlar almıştı. Büyük ihtimal benim vicdansızın teki olduğumu düşünüyordu. Zaten kısa süre önce gayet güzel sövmüştü bana.

Elmas KaçakçılarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin