--6--

4 1 5
                                    

"Ne? Niyeymiş o?"

Onunla dertlerimi, hatta hayır hayatımı paylaştım; beni anladığını düşündüm ama o bana değerli gördüğüm birinden uzak durmamı söylüyor. Bu mümkün olamaz.

"O sandığın gibi biri değil. Ayrıca ileride birilerinden dolayı onunla birkaç sorun yaşayacaksın gibi görünüyor söylemedi deme."

"Hayır."

"Evet Leon. Uzak duracaksın."

"Sağol yumurta güzel olmuş. Hazırlanmaya  gidiyorum sonra çıkalım." dedim ve aç olmama rağmen yumurtamı yarım bırakıp odama çıktım.

Yanıma ne almalıyım bilmiyordum. O yüzden çanta almamaya karar verdim. Basit bir pantolon ve tişört giyip aşağı indim.

Kafamı kurcalayan şey ileride yaşayacağımız olaydı. Bir sorun olacağından bahsetti. Robbie zaten içindeki kişiliği tam olarak yansıtamayan biri, bu yüzden onun hakkında şüphelenmeye başlamıştım. Umarım bu olay bizi fazla kötü etkilemez.

Hala mutfaktaydı. Burayı toplamam gerektiğini düşündüm yoksa eve gelince iki tabağı görürlerse kötü şeyler olabilirdi.

Her yeri düzgünce toparladıktan sonra ona döndüm. O da bana bakıyordu.

"Ne?" dedim. Beni izliyordu.

"Neden beni dinlemiyorsun? Bir kez olsun beni dinle. Bana bir şans ver Leon."

"Kıskanç biri misindir? Çünkü şuan öyle davranıyorsun." Bunu duyunca gözlerini devirdi ve yok oldu.

Ofladım ve ayakkabılarımı giyip anahtarı aldım, dışarı çıkıp kapıyı kilitledim.

Hava serindi. Başka yerlere yağıyordu. Kafamı orman tarafına çevirince onu gördüm. Bekliyordu. İlerlemeye başladım.

________

Göle yaklaşınca başka şeylerden bahsetmeye başladık. Bana eski anılarını anlatıyordu. Oldukça güzel şeyler yaşamış.

"Benim hayatım bundan ibaretti işte." diye bitirdi cümlesini. "Çok bir şey yaşamadım. Yani sen daha tecrübelisin."

"Sanmıyorum, benim de çok şey yaşadığım söylenemez."

Göle gelmiştik. Dinlenmek için durduk. O günü düşünmeye başladım. O gün izlediğimiz göle baktım. Hala aynıydı. Ama o zamanki gibi güzel değildi. Rengi daha koyuydu sanki.

O gün oturduğumuz yere ilerlemeye başladığım sırada bir grup yaprak gördüm. Eğildim ve incelemeye başladım. Altında yeşillenmiş bir beyaz vardı.

"Jake, yardımcı olur musun?" dedim ve kalkıp ince bir dal parçası buldum. O da fark etmişti yapay yaprak topluluğunu.

Dal ile yavaşça yaprakları itelemeye çalıştım. Sonra burada birinin olduğunu anladım. Tüm kanım çekildi. Duraksadım. Dalı bırakıp yaprakları elimle toplamaya başladım.

"Leon, bu iyi bir fikir değil..." Bazı yapraklarda kırmızılık görünce iyice tedirgin oldum. Yaprakların altında Robbie vardı.

Geriye düştüm ve öylece kaldım. Bunu kim yapmıştı? Ya da NEDEN yapmıştı?

Jake de hareketsizdi. Ona bakıyordu. Gözlerimin dolduğunu hissedince kalktım ve başımı kalbinin hisazına yerleştirdim. Atıyordu. Kanın nereden geldiğini anlayamamıştım.

Yanakları hariç teni beyazlaşmıştı. Gözleri kapalıydı ve giysileri ıslaktı.  Dürtmeye başladım.

"Robbie, uyan... Lütfen..." uyanmıyordu. Jake'e döndüm. Başka bir şekilde bakıyordu Robbie'ye. Başka bir duyguyla.

"Ne yapacağız?" diye sordu.

"Hastaneye götürelim. Sonra eve getireceğiz." Fakat telefonumu getirmedim.

Siktir.

"Yok artık." dedi.
Bunların hepsi benim hatam.

"Onu direkt bize götürelim. Orada ambulansı arayalım." dedim ve onu kaldırmaya çalıştım. Ama çok ağırdı.

"Bekle bir saniye." demesiyle onu yerine geri yatırdım.

"Ceketini ve ayakkabılarını çıkar. Öyle dene." Çıkardıktan sonra kaldırmaya çalıştım. Hala ağırdı.

"Bana dokunabiliyorsun, o zaman ona da dokunabilirsin? Sen taşısan olmaz mı?"

"Yo hayır, olmaz. Ben yapmamalıyım. Hemen onu seven sensin, ben değil." kızardım.

"Onu sevdiğimi nereden çıkardın?"

"Leon, ben de SENİ yaşıyorum. Senin düşüncelerini bilebiliyorum. Bu konuyu da konuşacağız çünkü kötü şeyler olacak. Ve tamam, taşırım." dedi ve kaldırıp ilerlemeye başladı.

Bir şekilde oldu işte. Hiçbir şey yolunda gitmiyor.

_______

Onu bize getirmiştik. Evde kimse olmadığı için şanslıydım. Koltuklardan birine yatırdı ve ben de üstünü örttüm.

Yoldayken kanın nereden geldiğini anlamıştık. Sol elinin artık olmayan yüzük parmağından. Parmaktan geriye kalan kısım sargı beziyle sarılmıştı ve bezde koyulaşmış kan vardı. Telefonumu kaptım ve ambulansı aradım. Yoldaydılar.

Telefonu kapattıktan sonra Robbie gözlerini açmaya ve titremeye başladı. Yanına oturdum. Sakin kalmaya çalışıyordum.

"Hey, iyi misin? Neler oldu sana böyle?" Kafasını bana çevirdi ve kısık gözleriyle bir süre beni süzdü. Sonra diğer tarafımdaki Jake'e döndü. Jake kıpırdamıyordu ve sadece ona bakıyordu.

Onlar bir dakika bakıştıktan sonra Robbie yine bana döndü ve hafifçe gülümseyip gözlerini yeniden kapattı. Jake'e döndüm.

"Beni görüyor olamaz değil mi? Görmedi, değil mi?" korkmuş gibi bir hali vardı.

"Mümkün değil, görmemiştir." Şaşkındım ve açıkçası ben de onu gördüğünden emin değildim.

"Ooof göremez ki beni? Nasıl görsün? İmkansız, görmemiştir." delirmiş gibi dönüp duruyordu.

"Heey sakin ol. Hem görse ne olacak ki?" bunu duyunca gözleri kocaman oldu. Böyle korkunç görünüyordu.

"Ne mi olacak? Ne mi olacak?" diye bağırdı. "Bu senin de benim de sonum olur. İkimizin de sonu olur. Anlıyor musun beni Leon, anlıyor musun? Bu çok kötü... Ben... Ben gideyim. İyi değil... Hiç iyi değil..." diye sayıkladıktan sonra yavaşça yok olmaya başladı.

O gittikten beş dakika sonra ambulans geldi, onu ve beni aldılar ve sonra hastaneye yola çıktık.

Yolda olanları düşündüm. Her şeyin başlangıcı neydi? Ne zaman başlamıştı bu olaylar? Kelebek kanatlarını kaçıncı çırpışında etkisini gösterdi?

Oydu.

Rüyamda gördüğüm o çocuk
O oğlan çocuğu
Oydu.
Jake'ti.
Ve bunu daha yeni anlıyorum.
Aptal

Her şeyi anlamanın etkisiyle gözlerim faltaşı gibi açıldı. Başım dönmeye başlayınca arkama iyice yaslandım. Ambulansın sesi boğuklaşmaya başladı.
Göz kapaklarım düşerken katilin yüzü canlandı gözümde. Katil de, Robbie'ye bunu yapan da aynı kişiydi.

_________

Selllam! Soru:
Sizce katil kim?
Görüşmek üzere.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 20, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yorgun AvcılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin